Özel Haber: Sümeyye Aksu

Seçimlerin sonra gündeme gelen konulardan biri de 'genel af' ya da 'kısmi af' çıkarılmasına yönelik iddialar oldu. Ülke tarihinde dönemsel ihtiyaçlara göre çıkarılan genel veya kısmi afların yanı sıra, İnfaz Kanunu'nda yapılan düzenlemeler, affın sürekliliğini de sağlayabiliyor. En son Kovid-19 salgını sırasında 2020 yılının nisan ayında infaz kanununda yapılan değişikliklerle 120 bin kişi hapisten izinli olarak çıktı. Bu izin şimdiye kadar iki kez uzatıldı. Mahkumlara verilen Kovid-19 izni, 31 Temmuz 2023'te bitecek.  

Mahkumlar genel af yasasını dört gözle bekliyor

AK Parti döneminde artan ceza infaz kurumu talepleri karşılamazken, 340 bini aşan mahkum ve aileleri genel af beklentisi içerisinde AK Parti kanadından gelen af yasasını dört gözle bekliyor. Bunun yanı sıra af için bazı STK’lar da kamuoyu oluşturmak adına genel af çağrılarını sık sık yineliyor. Bu kapsamda seçim sonrasında siyasilerden gelen açıklamalar da mahkumların beklentilerini yeniden yükseltti. 

“Siyasi mahkumları da kapsayacak”

Eski Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan, 16 Haziran'da yaptığı açıklamada Cumhuriyet'in 100. yılı nedeniyle 29 Ekim'de çıkartılacak bir af çalışmasının sürdüğünü iddia ederek “Çalışma henüz tamamlanmamış ama genel af adli mahkumların yanında siyasi mahkumları da kapsayacak. Burada ‘eline silah almamış’ ifadesi konularak onlarda bu genel affın kapsamı içine alınacak" ifadesini kullanmıştı.

Doğan’dan yeni bir açıklama geldi

Memur zammının belirlenmesinden sonra Twitter hesabından açıklama yapan Doğan TBMM’nin yeni gündeminin genel af olacağını savundu. Doğan yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

“AK Partinin hazırladığı taslak parti gruplarına gönderilecek, partiler metin üzerinde görüşlerin belirttikten sonra teklif meclise sunulacak! Meclis tek gündem #GenelAf olmak üzere, olağanüstü olarak toplanacak…”

İktidarın af konusuna yönelik net bir açıklaması yok

AKP ve MHP kulislerinde bir süredir af çalışması yapılacağı konuşulurken, AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, "Genel af değil ancak bir af çalışması var, bir af gelebilir" demişti. Ensarioğlu katıldığı bir programda, "Af, Müslüm Doğan'ın belirttiği 29 Ekim 2023 tarihinde mi ilan edilecek" sorusuna ise, “evet olabilir" yanıtını vermişti. İktidardan ise henüz af konusuna yönelik net bir açıklama gelmiş değil. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin yetkili organlarında af konusunun gündeme gelmediğini söylüyor. Ancak tutuklu ve hükümlü yakınları af konusundaki beklentilerini sosyal medyadan yüksek sesle dile getiriyor. Seçimlerin ardından gündeme gelen genel af ya da kısmi af tartışmalarını CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal ve Avukat Mustafa Tırtır ile konuştuk.

“Cumhuriyetin 100’üncü yılında af bir ihtiyaçtır”

Toplumdaki ki bozukluklar, açlık, işsizlik, eğitimsizlik ve buna benzer olumsuzlukların suçlular ve suçtan çoğaldığını söyleyen Tanal, “Toplumun dalgalı evresinin barışla kapatmaması ve olumsuz sonuçların tasfiyesinin en büyük siyasal ve hukuksal aracı (bazı suçlar hariç) aftır. Cumhuriyeti'nin kurulusunun 5, 10, 50, 75’inci yıl gibi önemli tarihlere denk gelen dönemlerde genel af kanunlarına başvuruldu. Bir takım ekonomik, siyasi, hukuki vs. amaçlara bu sayede ulaşılmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu açıklamalar ışığında cumhuriyetin 100’üncü yılında af bir ihtiyaçtır.  Terör, uyuşturucu, taciz, tecavüz, cinsel istismar vb. suçlar kapsam dışı kalacak şekilde, kader mahkumlarına yönelik bir genel af düzenlemesi, TBMM’de oturulup konuşulmalıdır.  Vatandaşın umutlarıyla oynamamak lazım” diye konuştu.

Müslüm Doğan-1

“’Ayrımsız’ bir genel af çıkarılması gerektiği görüsündeyim”

Türkiye’de bir genel af zorunluluğu olduğunu dikkati çeken Tanal, sözlerini şöyle sürdürdü; “Türkiye'de toplumsal uzlaşma ve barış yasası niteliğinde olacak "ayrımsız" bir genel af çıkarılması gerektiği görüsündeyim. Genel af, kamu davasının düşmesi veya ceza mahkumiyetinin tüm neticeleriyle birlikte ortadan kalkması sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. Ozel af, kesinleşmiş hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden vazgeçilmesi veya cezaevinde infaz edilecek sürenin azaltılması veya hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesini sağlayan bir ceza hukuku kurumudur”

“Usule uygun adli bir yargılama yapabileceğini savunmak abesle işgaldir”

Tanal, “15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaklaşık 4500 hakim meslekten ihraç edildi. İhraç edilenlerin büyük bir kısmi örgüt üyeliği suçu nedeniyle yargılanmaktadır. Kendisi örgüt üyeliğinden mahkum olmuş bir hakimin, yasadışı örgütsel faaliyet yürüttüğü sırada usulüne uygun adil bir yargılama yapabileceğini savunmak abesle iştigaldir” ifadelerini kullandı.

“Köklü çözümler ancak genel af kanunu ile mümkün kılınabilir”

Cezaevlerinin dolup taştığını dile getiren Tanal sözlerini şöyle tamamladı;

“Cezaevleri dolmuş tasmış vaziyettedir, 10 kişilik koğuşlarda 30-40 kişi kalmaktadır. Ceza, insan haysiyetine uygun infaz edilmelidir. Cezaevi idaresi, mahkemenin kararını infaz ederken hükümlüyü ek yükümlülüklere tabi tutamayacağı gibi infazı ağırlaştıran koşulları da ortadan kaldırmalıdır. Cezaevlerindeki yoğunluk nedeniyle hükümlülerin aileleriyle yüz yüze veya iletişim vasıtaları yoluyla iletişim kurması dahi büyük bir probleme dönüşmüş durumdadır. Cezaevleri ile mahkemeler arasındaki mesafenin uzunluğu nedeniyle, cezaevi ring araçlarında nefessiz kalarak uzun mesafeleri kat etmek zorunda kalan tutukluluklar tüm yargılama boyunca adeta işkenceye maruz kalmaktadır. Türkiye, çok kutuplu siyasal çatışmaların yaşandığı bir ülkedir. Hapis cezası, siyasal sorunların ertelenmesi dışında bir fayda sağlamamakta, köklü çözümler ise ancak toplumsal uzlaşma ve barış yasalarına adeta bir giriş niteliğinde genel bir af kanunu ile mümkün kılınabilir”

“Af konusu yoğun bir şekilde gündeme geldi”

“Genel af, kamu davasının düşmesi veya ceza mahkumiyetinin tüm neticeleriyle birlikte ortadan kalkması sonucunu doğurur” ifadelerini kullanan Av. Tırtır, “Yani basit bir şekilde söylemek gerekirse, bir kişi ceza aldığında, bu ceza için kişi ceza İnfaz kurumuna girmez. Uzun süredir genel af konusu gündemde. Bundan 2-3 yıl öncesinde dahi genel af konusu gerek hukukçular arasında, gerekse başında hep gündemde olan konuların başında gelmekteydi. Af konusu, bilhassa son dönemde yoğun olarak gündemde olan bir konu haline gelmiştir. Seçimler öncesinde de siyasi parti başkanlarının çoğunun af konusunda konuştuğu da bilinmektedir.  Ancak affın çıkıp çıkamayacağı, çıkacaksa hangi konuları kapsayıp kapsamayacağı konusunda net bir bir şey söylemek mümkün değil. Zira henüz ortada somut bir adım yok. Ancak bu konu bu kadar konuşulduğu için bir af kanunu çıkabileceği yönünde emareler bulunmaktadır” dedi.

Mustafa Tırtır

“Tüm suçları kapsar şekilde genel af çıkarılması doğru değildir”

Cumhuriyetin 100’üncü yılında bir af kanununun çıkıp çıkmayacağının tek bir gerekçeye dayandırılmaması gerektiğini dile getiren Tırtır, sözlerini şöyle sürdürdü;

“Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında olması önemli bir merhaledir. Ancak sadece bu gerekçeyle tüm suçları kapsar şekilde genel af çıkarılması doğru değildir. Genel af, bazen suçları kapsamına almakta, cezaevindeki mahkumların tahliye olmasına sebebiyet vermektedir. Ancak mahkumların bir uyum sürecine ya da bir iyileştirme sürecine sokulmadan cezaevinden tahliye edilmesinin de sakıncaları olacaktır”

“Faydadan çok toplumun zarar görme ihtimali doğabilir”

 “İnfaz rejimimize göre, kişi önce kapalı cezaevine alınmakta, cezasının belli bir süresini yattıktan sonra açık cezaevine alınmakta” diyen Tırtır, “Dışarda geçirdiği süre de, sanki cezaevinde yatmış gibi sayılmaktadır. Görüldüğü üzere, infaz rejimine göre, hükümler için cezaevine alma ve topluma uyum için bir süreç belirlenmiştir. Bunu söylememizin sebebi şudur. Türkiye’de zaman zaman bir kısım suçlar affedilmekte, ancak kişi cezaevinden çıktıktan sonra yeniden aynı suçları işlemeye devam etmektedir. Bunu bütün gazetelerden görebilmekteyiz. Bu sebeple genel af çıkarılacak ise topluma uyum için bir takım çalışmalar yapılmalı ve hükümlülerin uyacağı bir takım yükümlülükler de getirilmek zorundadır. Aksi taktirde faydadan çok toplumun zarar görme ihtimali doğabilir” değerlendirmesinde bulundu.

“Hassasiyet oluşturanlar kapsam dışında bırakılmıştı”

Af kanunun  kimleri kapsayacağının ancak çıkarılacak kanuna bağlı olduğunu dikkati çeken tırtır, “Yani tüm suçları da kapsayabilir, bir kısım suçları da kapsayabilir, KHK’lıları da kapsayabilir, Osman Kavala ve Can Atalay gibi siyasi hükümleri de kapsayabilir. Türkiye’de daha önce çıkarılan kısmi af kanunlarında, genel olarak, adam öldürme, uyuşturucu suçları, cinsel suçlar gibi toplumda hassasiyet oluşturanlar kapsam dışında bırakılmıştır” ifadelerini kullandı.

“Çok büyük tepki ile karşılandı”

Af kanunlarının çeşitli sebeplerden dolayı toplum tarafından kesinlikle kabul görmediğini dikkati çeken Tırtır sözlerini şöyle devam etti;

Türkiye’de zaman zaman kısmi af kanunları, zaman zaman infaz düzenlemeleri, bazen de kimi suçlara suç olmaktan çıkarmak şeklinde düzenlemeler yapılmıştır. Bu şekilde bir davada yargılanan sanıklar hakkında açılan davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi,  haklarında mahkumiyet kararı kesinleşen hükümlülerin cezaevlerinden tahliyesi halinde, toplumu oluşturan bireylerin tepkisi ile karşılanmaktadır. Rahşan affı olarak nitelendirilen 4616 sayılı dava ve cezaların ertelenmesine ilişkin kanun ile 2000 yılından önce işlenen bir kısım davaların kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi, haklarında mahkumiyet kararı kesinleşen hükümlerin cezalarından on yıl indirilmesi şeklinde düzenlemeyi içermekteydi. Bu kanun çıktıktan sonra toplumda çok büyük tepki ile karşılandı”

“Kanunlarının işlevsizleştirilebileceği sonucuna ulaşmaktadır”

“Kişi bir suç işledikten sonra, cumhuriyet Savcısı tarafından iddianame düzenlenir, dava açılır ve yargılama sonunda bir ceza verilir” ifadelerini kullanan Tırtır,  “Hakim kişinin tutumuna göre, cezaevine gidip gitmeyeceğini karar verir. Eğer hakim kişinin cezasının ceza İnfaz kurumunda çektirilmesine karar vermişse, kişinin yeniden suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluştuğu, bu suçun işlenmesinden dolayı pişmanlık duymadığı anlaşılmaktadır. Ya da kişinin işlediği suçtan dolayı cezasını mutlak surette cezaevine çekmesi gerekmektedir. Çıkarılan kanunlarla yapılan düzenlemelerle, kanun koyucu tarafından, kişinin cezaevinden tahliye edilmesi ister istemez ceza kanunlarının işlevsizleştirilebileceği sonucuna ulaşmaktadır” diye konuştu.

“Cezaevine tahliye etmek doğru olmayacaktır”

Genel af ya da kısmı af çıkarılacak ise kişiyi doğrudan ceza evinden tahliye etmek yerine ona belli yükümlülükler yükleyerek kontrol etmek gerektiğini savunan Tırtır, “O yükümlülükleri uyumadığı taktirde kişinin yeniden cezaevine gireceğini bilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde kişiye hiçbir yükümlülük yüklemeden doğrudan cezaevine tahliye etmek doğru olmayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Editör: Sümeyye Aksu