Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Halk TV’den gazeteci İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtladı.
Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ve diğer belediye başkanlarının AK Parti’ye geçmesini değerlendiren İmamoğlu, iktidarın tükenmişliğini ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemindeki açıkları, belediye başkanlarının transferleriyle kapatmaya çalıştığını belirtti. Türkiye'nin iki temel meselesinin 'CHP'ye yapılan baskılar' ve 'Terörsüz Türkiye' süreci olduğuna işaret eden İmamoğlu; "İBB davasıyla tutuklanmam, ‘Terörsüz Türkiye’ ismiyle başlayan sürece yönelik gerçekleştirilmiş en büyük sabotajdır. Bahçeli bunu biliyor" dedi.
"Bütün operasyonlar Erdoğan'ın talimatıyla yapıldı"
Saymaz’ın ‘Belediye başkanlarının AK Parti’ye transferi ne anlama geliyor? Sizce neden bu transferler gerçekleşiyor?’ sorusunu yanıtlayan İmamoğlu şunları söyledi;
“İktidar, tükenmişliğini, yorgunluğunu ve artık yürümeyen Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin açıklarını, tehdit ve fidye yoluyla gerçekleştirdiği belediye başkanı transferleriyle kapatmaya çalışıyor.
Belediye başkanı ‘transferinden’ bir gün sonra İller Bankası’ndan 860 milyon lirayı devletin kasasından bu belediyeye aktaran, hatta farklı yöntemlerle siyasi rüşvet seviyesine kadar düşmüş bir hükûmet ülkemiz adına utanç verici.
Bütün operasyonlar Erdoğan talimatıyla yapılmış, boyun eğmeyen belediye başkanlarına cezaevi yolu gözükmüş, diz çökenlereyse transfer zorunluluğu getirilmiştir. Nihayetinde bu sürecin nasıl ahlaksızca yürütüldüğü, bütün operasyonların hukuki değil siyasi temellerle oluşturulduğu tescillenmiştir.
Bazı soruşturmalarda farklı kişilere yöneltilen aynı iddialar, kimine hapis olarak, kimine ise hiçbir soruşturma ve kovuşturma olmadan yansımışsa, siyasetin yargıyı bir sopa olarak kullandığı ispat olmuştur.
Fidye siyasetiyle gerçekleştirilen bu transferlerin en büyük anlamı ise şudur: Bütün tutuklu CHP’liler aklanmıştır. Devletin yargısını ele geçirenler canhıraş kumpas kurmaya devam etsinler. Kamu vicdanı kararını vermiştir.”
"İBB davasıyla tutuklanmam, ‘Terörsüz Türkiye’ ismiyle başlayan sürece yönelik gerçekleştirilmiş en büyük sabotajdır.
"Tutuklanmam sürece yönelik sabotaj"
Tutuklanmasının, iktidarın “Terörsüz Türkiye” adını verdiği ve PKK'nin silahsızlanmasını öngören sürecin satone edilmesi anlamına geldiğini vurgulayan İmamoğlu, “Özellikle İBB davasıyla tutuklanmam, ‘Terörsüz Türkiye’ ismiyle başlayan sürece yönelik gerçekleştirilmiş en büyük sabotajdır. ‘PKK’yla silah bırakma süreci yürütülürken, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı tutuklanıyor’ çelişkisini milletimizin zihninde uyandırmak için kurulmuş bir kumpastır" diye konuştu.
"Milletimizin Türkiye’ye yaşatılan rezillikleri çekmeye takati kalmadı"
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, kendisine ve Özel’e yönelik ithamlarını ‘vicdanen de hukuken de doğru bulmadığını’ söyleyen İmamoğlu, şöyle konuştu:
"Sayın Devlet Bahçeli’nin, bana ve Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel’e ağır ifadelerde bulunmasını, masumiyet karinesini hiçe sayarak daha iddianamesi bile hazır olmayan bu kumpas davasına dair suçlamalarla yüklenmesini vicdanen de hukuken de doğru bulmuyorum. Ancak, Türkiye’nin kaderini belirleyen bu sürece karşı gerçekleştirilmiş en büyük sabotajı gördüğünü ve bunu yapanları anladığını biliyorum.
Yol arkadaşı olarak ifade ettiği kişiye yönelik suçlamalar CHP tarafından değil, bizzat bu iktidar tarafından yapılmıştır. Kendini herkesten akıllı zanneden kumpasçılar, bu mesele üzerinden bir de Fatih Keleş kardeşime çirkin iftiralar atmıştır. Elbet yargı bir gün tarafsız ve bağımsız olacak, gerçekler er geç ortaya çıkacaktır.
Velhâsıl kelâm, cevapların adresi birdir. Fener yanmış, yelken dalgalanmıştır.
Gözler görecek, akıl karar verecektir. Ancak nihai kararı verecek olan akıl her zaman millete aittir. Terörün ve çatışmanın bitmesi, devletin ve milletin nihayet demokratikleşmeyi gerçekleştirmesi tüm Türkiye’nin hedefidir. Biz bu sabotajın birilerine değil, devletimize ve milletimize karşı yapıldığını ifade ediyoruz.
Ve ısrarla söylüyoruz, milletin kararını vereceği gün yaklaşmaktadır. Sabır taştı, milletimizin Türkiye’ye yaşatılan rezillikleri çekmeye takati kalmadı. İster Bahçeli, isterse İmamoğlu; eğer Türkiye’nin geleceği düşünülüyorsa herkes söyleyeceği sözü iki kere düşünmeli ve millete karşı sorumluluğunu unutmamalıdır."