Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Selimiye Camii'nde yapılması palanlanan restorasyon çalışmaları hakkında, "Türk halkı değişiyor. Gençlerin tarihe ve sanata ilgisi artmaya başladı. Bu konuyu dahi gençlerin gündemde tutması sayesinde tartışabiliyoruz. Maalesef üniversitelerimiz bu konuda da çok suskun kaldılar" dedi. "Başta bizim kanunlarımız olmak üzere UNESCO’nun kuralları, hassas şartları belli" diyen Ortaylı, "Eğer izinler almadan, oldubittiye getirerek bu işlemi yapmayı hayal ediyorsanız büyük bir yanlış yapıyorsunuz demektir" ifadeleriyle alınan kararlara tepi gösterdi.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Mimar Sinan’ın Edirne’deki ustalık eseri Selimiye Camii'nin restorasyon sürecinde, kubbe yazılarında yapılması planlanan değişiklikler büyük tepki toplamaya devam ediyor. Kubbe yazılarının aslı bozulacak şekilde restorasyonunu öngören proje için Edirne İdare Mahkemesi’nde açılan davada yürütmeyi durdurma kararı verildi.
Ortaylı paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
"Selimiye Camii’nin restorasyonunda çok tenkit edilen kubbe tezhipleri konusu ilgili kurulun pek aldırış etmeden işe devam kararıyla gündeme oturdu. Mahkemeler olmasa bugün çok tatsız bir güne uyanabilirdik. Verdikleri röportajda sadece tezhibi ele aldıklarını söylüyorlar. Kurul üyeleri camideki hattın orijinal olmadığı mealinde fikirler ileri sürüyor. Bu raporun çok teferruatlı olmadığı, insanları ikna edemediği çok açıktır. Hatta içlerinden bazılarının kişisel yorumlarını tatbik etmek istediklerini açık açık söylemelerini şaşkınlıkla karşılıyorum. 2863 sayılı kanunu hatırlayın ve doğru yorumlayın. Tarihi eserler üzerinde yapılacak tahribatta kanunun cezai hükümlerine tabisiniz. Türk halkı değişiyor. Gençlerin tarihe ve sanata ilgisi artmaya başladı. Bu konuyu dahi gençlerin gündemde tutması sayesinde tartışabiliyoruz. Maalesef üniversitelerimiz bu konuda da çok suskun kaldılar.
Kuruldaki bazı kişilerin hat sanatını anlayan, bilen kişiler olduğunu biliyoruz. Bu konuda bir itirazımız yok ama bilmek her zaman ciddi olmanın da vesikası olmuyor. Pekâlâ başka türlü, beklemediğimiz davranışları görebiliriz. Şunu söylemek gerek; Türk hat sanatını Hüseyin Kutlu ekolüne dönüştürmenin mümkün olmadığı ortada. Beğendiğimiz hat hocalarındandır ama her restore edilen camiye imzasını atmasını istemesi kabul edilebilir değil. Başta bizim kanunlarımız olmak üzere UNESCO’nun kuralları, hassas şartları belli. Eğer izinler almadan, oldubittiye getirerek bu işlemi yapmayı hayal ediyorsanız büyük bir yanlış yapıyorsunuz demektir.
Mimar Sinan imparatorluk coğrafyasına, imparatorluğun sanatına kendi üslûbunu ve merkezî Osmanlı havasını veren dâhidir. Lütfen herkes 16. asır Türk mimarisine, büyük ustanın en büyük eserine sahip çıkmayı öğrensin. Beğenmediğiniz hat ve tezhibin tarihini daha kendiniz tespit edememişsiniz. Hin-i muallakta bir hükümle restorasyona girişiliyor, hatta girişilmiş bile. Sinan’ın eserleri her kulun hatta her toplumun kendi tekeline alıp harcayacağı miras değil."