Özel Haber: Halide Tonga

1 Eylül’de av yasağı sona erecek ve Türkiye’deki balıkçılar ‘Vira Bismillah!’ diyecek. Üç bir yanı denizlerle kaplı olan Türkiye’de balıkçılık sektörü de canlanacak. Balık türleri bakımından çok büyük zenginlik olmasına rağmen son yıllarda yaşanan iklim değişikliği, deniz yüzeyinde artan su sıcaklığı, aşırı ve yanlış avlanma gibi nedenler doğayı, insan sağlığını ve ekonomiyi olumsuz etkiliyor.

Akdeniz Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya, yeni dönemde balıkçılık sezonunu bekleyen olası durumları, iklim değişikliğinin deniz canlılarındaki etkisini ve tezgahlara yansıyacak balık fiyatları ile ilgili Elipshaber’e değerlendirmelerde bulundu.

Sular derinliğe doğru her sene daha da ısınıyor

İklim değişikliğinin deniz sularındaki biyoçeşitlilik üzerindeki olumsuz etkisi nedir?

Birincisi suların derinliğe doğru her sene daha da ısınması ki bizim sıcaklık ölçerlerimiz de bunu gösteriyor, 2015 yılından beri olan artışı görüyoruz. Balıklar üzerinde termal bir stres yaratıyor. Bazı balıklar soğuk sudan hoşlanmadığı için yazın suların ısındığı noktalardan Batı Akdeniz’e doğru veya Kuzey Ege’ye doğru kaçıyorlar. Mesela sinarit, kesinlikle sıcak suyu sevmiyor. Ama öbür tarafta sıcak suyu seven balıklar var. Mesela gün balığı denilen bir lapin türü var. Çok renkli bir balık. Mesela o da sıcak suyu seviyor.

Ama suların ısınması demek gelen bir türü istilacı türün de yaşam alanlarında artışı demek. O yüzden, biyoçeşitlilik olarak bakarsak bir sürü yeni istilacı tür geliyor. Biyoçeşitlilik teknik olarak baktığınızda artıyor. Ama yerel türler üzerinde çok ciddi bir baskı oluyor. Yerel türlerle ilgili azalma oluyor yani sonuçta suların ısınması olarak baktığında biyoçeşitliliğe bu durumun çok büyük etkisi var.

Akdeniz Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya

Sadece balıklar değil, soğuk su habitatı tümüyle etkileniyor

Sırf balık olarak bakmamalıyız. Özellikle bizde Akdeniz’de koralin habitatlar dediğimiz kitabımızda da bilgilerinin yer aldığı süngerlerin, mercanların koralin habitatın bulunduğu 20 metre derinlikteki ve daha aşağı az ışık alan yerlerde, bunlar hep soğuk su habitatıdır. Orada küçülüp yok oluyorlar. Yerlerine Kızıldeniz kökenli süngerler, mercanlar kaplıyor. Dolayısıyla orada çok ağır bir biyoçeşitlilik kaybı var.

Daha ötesi, bitkilere gelelim. Deniz çayırları 20 derecenin üzerindeki sularda rahatsız olur. 29’unda ölmeye başlar. Sığdaki tüm deniz çayırları şu an bembeyaz olmuş durumda. Dolayısıyla deniz çayırlarını çok ciddi bir kaybetme durumumuz var. Yine her ne kadar makro algler istilacı türlerden dolayı büyüyemiyorsa da büyüdüğü yerde de sıcaklıktan etkileniyorlar. Dolayısıyla makro alglerin büyüme imkanları artan su sıcaklığı ile beraber düşmüş oluyor. Yani her ihtimalde biyoçeşitlilikle ilgili çok ciddi bir ortalık kompleks bir hale geliyor. Bir sürü yerel tür, omurgasız, makro alg, deniz çayırları gibi hem biyoçeşitlilikleri düşüyor hem yaşam alanları daralıyor. Balıklarda eğer istilacı türler olmasa biyoçeşitlilik düşüyor. Ama istilacı türler geldikçe, su ısısı arttığında yaşam alanları genişlediği için baktığında bu biyoçeşitlilik artmış gibi görünüyor. Ama bunu biyoçeşitlilik olarak mı görmek lazım yoksa tamamen başka bir açıdan mı bakmak lazım bu tartışılır.

Balıkçılık sektörü çok ciddi etkilenecek, olmayan balığı yakalamak için sezon açılıyor

Yaşanan iklim değişikliği, artan hava ve su sıcaklıkları balıkçılık sektörünü etkiler mi?

Bu durum av yasağının kalkması ile birlikte balıkçılık sektörünü çok ciddi etkiler. Çünkü birçok balık, tamamen su sıcaklıklarının ve bu sıcaklıkların ayın hangi dönemine denk geldiğine göre yumurtlama dönemleri var. Örneğin, geçen sene Karadeniz’de su sıcaklıklarından dolayı av sezonu durduruldu. Çok ciddi miktarda pelajik balıkların üreme takvimi değişecek.

Sezon açılıyor ama ne göreceğiz bunu zaman gösterecek ama zaten aşırı avcılıktan dolayı bir şey kalmamış ki. Sezon açılıyor diye insanlar seviniyor da olmayan balığı yakalamaya çalışmak için açılıyor sezon. Aşırı avlanıp daha da bir şeyler yakalamak için. Tabi ki avlanılacak. Su ısısı düşünüldüğünde, özellikle Karadeniz’de (yüzde 70 hamsinin burada olduğu düşünüldüğünde) hamsinin üremesindeki en ufak bir üreme sekmesi Türkiye’deki balıkların da yüzde 70’ini etkileyecek demektir ki kesin etkileyecek. Karadeniz’in şu an yüzey sıcaklığı yüksek. Geçen sene yaşanan olaylar bence bu sene de yaşanacak.

Balık artık yenmeyecek kadar pahalı, çiftlik balığı da ne kadar sağlıklı!

İklimdeki bu değişiklik balık fiyatlarına nasıl yansır sizce?

Balık fiyatları zaten arza çıkmış vaziyette. Bundan 10 sene önce bir röportajda söylemiştim. Balık artık yenemeyecek kadar pahalı bir şey. O yüzden balığın adını unutsunlar. İnsanların yiyebileceği tek balık var o da sardalya. Onun kilosu geçen sene 150 liraydı bu sene 200-250’den aşağı çıkmaz. Dolayısı ile insanlar nasıl protein yiyecekler? Çiftlik balığına sarılacaklar. Ne kadar sağlıklı? Bu bir soru işareti. Ben sardalyadan başka balık yemiyorum, anlamsız buluyorum.

Şu an piyasayı doyuracak kadar istilacı balık yok. Asker balığı hariç. Kilosu çok pahalı olsa inanılmaz derecede piyasaya çıkar. Ama ayıklaması ve pişirmesi zordur. Balığın özelliği bu olsa da lezzetlidir, o başka. Şu an aslan balığını kimse tanımıyorsa, restoranlar haricinde kimsenin bir yerden bu balığı alıp yeme şansı yok. Yarın öbür gün artar, piyasaya düşer o zaman alınabilir. Şu anda bence istilacı balıklar çok ucuz.

Önümüzdeki 10 sene içerisinde balık insanların alabileceği gıda olmaktan çıkacak

Şu an lağosun balıkçıdan çıkış fiyatı 750 lira. Restoran size en az bin 500 liradan veriyor. Şimdi 750 liradan balığı kaç kişi alacak da nasıl yiyecek? Dolayısıyla balık baktığınızda artık normal insanın ulaşması konusunda sıkıntı. Tabi bir de Akdeniz ile Ege’yi ayırmak lazım. Akdeniz’de olmadığı için balık çok az. Akyaka’ya, Gökova’ya gelen balık toplasan 25-30 kilodur ve anında tükenir. Urla’da durum daha farklı. İzmir Körfez’e çok balık geliyor. Çok balık geldiği için de mezat kuruluyor ve çok insan geliyor. Orda balık fiyatları kalitesine göre düşük olabilir. Ama önümüzdeki 10 sene içerisinde balık normal insanların alabileceği bir gıda olmaktan kesinlikle çıkacak.

Editör: Halide Tonga