Fatih'te zehirlenme şüphesi; ölen çocukların dedesi konuştu
Fatih'te zehirlenme şüphesi; ölen çocukların dedesi konuştu
İçeriği Görüntüle

PKK’nın haziran ayında yayına aldığı "Özgür Düşünceler" adlı internet sitesinde, Silivri'de tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı'nın 1997’de PKK lideri Abdullah Öcalan’la yaptığı ve Altaylı'nın ifadesine göre o dönem "kanalın kapanacağı" gerekçesiyle yayımlanamayan röportajın yaklaşık 30 dakikalık dördüncü ve son bölümü yayınlandı.

Röportajın bu bölümünde Öcalan, devlet kavramına, demokrasi tartışmalarına, çözüm ve ateşkes çağrılarına dair değerlendirmelerde bulunuyor. Devletin demokratikleşmesi gerektiğini savunan Öcalan'ın açıklamaları, röportajın en dikkat çeken başlıkları arasında yer aldı.

Devletin tabu olmaktan çıkarılması ve "devlet baba" felsefesinin terk edilmesi gerektiğini savunan Öcalan'ın yanıtlarından öne çıkanlar şöyle:

"Bundan niye korkuyorsunuz?

Devlete karşı insanı büyütelim. Bu benim tezimdir. Devlet küçülsün insanlar büyüsün. Tamam mı? Diğer bir şey herkesin görüşü olsun ama demokrasi hepsinde olsun. Her cinsin kendisi, kendi kimliği olsun. Her ulusun, her kültürün kendi ismi, kendi kültürü olsun. Bunların hepsi neden demokrasi içinde, zaten demokrasi de bu değil mi, içinde bir arada olması. İlla üniter, illa sen hiçsin, sen cücesin. Kim büyüsün o devlet. Bunun mantıkla bağdaşır yanı var mı. İleri devletler de böyle midir? Bundan niye korkuyorsunuz. Özellikle Türk siyasileri de neden biraz kafalarını açmıyorlar. Şimdi devletin böyle demokratikleştirilmesi diğer bir deyişle; insanların, kültürlerin, kimliklerin, cinslerin, sınıfların hatta kendilerini formüle etmeleri, kendilerini organize etmeleri bölünme değil, devletin zayıflaması falan değil, yeniden düzenlenmesidir. Türkiye buna mı karşı? Ben bunu tartışmak istiyorum. Kürtler de bunun içinde kendi kimlikleriyle, en insani, demokratik haklarıyla yapılansınlar diye bir uğraş veriliyor. Bu güzel bir şey. Lütfen bunu Türkiyeliler biraz anlamalı. Ordunun da bu konuda bazı tabuları kırması lazım. 13 yıllık bir savaşı denedi, bizi yıkamadı. 30 kişiyken yıkamadı. Şimdi yıkabilir mi? Yüzü aşkın alanlarımız var. İçeride öyle, dışarıda öyle. Mümkün değil, ha ben öldüm. Benden daha tehlikelileri çıkar. Açık söyleyeyim.

"Koşulsuz ateşkese varız"

Size şunu söylüyorum; koşulsuz ateşkese varız. Şuanda barış temsilcileri nereden, kimden, sağdan da olabilir, İslamcılardan da gelirlerse büyük saygıyla karşılarım. Can-ı gönülden onları kucaklayacağım. Yer vereceğim. Çünkü bu savaş benim en zor yürüttüğüm bir savaştır. Çünkü çok tehlikeli bir savaş. Çok trajik bir savaş. Dünya tarihinde biraz eşi ender rastlanan bir savaş.

Bu öldürme işine son vermemiz gerekiyor. Onun için iyi bir organizatör olduğuma inanıyorum. Geniş bir demokrasi açılımı altında, işleri yavaş yavaş geniş bir siyasi diyalog ortamında bir mecraya akıtalım. Ordu bundan korkmasın. Ordu Almanya'da ne kadar organize ediliyor, Amerika'da bile ne kadar demokratik? Onlar dünyanın en güçlü orduları. O ordu yine güçlü, ayakta kalabilir. Şimdi bu generaller diyecekler, “Apo yine taktik yapıyor.” Taktik ama bunlar iyi, güzel taktikler. Bundan korkmalarına bir anlam vermiyorum. Ben bu vesileyle aslında 97 için umutlu olmak istiyorum. İster Erbakan kanadından, ister askerler kanadından gelsin, bazı açılımların mutlaka… Ben çözümden umutluyum aslında. Çözüm istediğim için yani. Siyasiler fazla güç sahibi olmadığı için bazen, “Tutarlı askerler, subaylar” filan diye bazı deyimler kullandım. Gerçi bunlar Türk ordusunda çok azdır ama çıkabilir.

"Devleti fetiş haline getirmişsiniz"

Niye olmasın. Belçika modeli var. Hatta İspanya modeli, Arap modeli, Afrika, Amerika modeli var. Modelden fazla ne var yani. Meselelerin böyle üniter devlet yapısı diyorsunuz ama gerçekten bir şey anlamıyorsunuz. Devleti fetiş hale getirmişsiniz. Devleti demokratikleştirmek lazım. Devleti tabu olmaktan çıkarmak lazım. Devlet baba felsefesini bırakmak lazım.

Kaynak: Haber Merkezi