CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, dördüncü kez seçildiği CHP Kurultayı'nda "Dün elinden zor kurtulduğumuz celladımıza aşık olmamaya davet ediyorum" sözlerine DEM Parti’den sert tepki geldi. DEM Parti’nin resmi sosyal medya hesabından parti Eş Genel Başkanı 'Tülay Hatimoğulları'nın CHP'ye yanıtıdır' başlıklı bir paylaşım yapıldı. Paylaşımda ‘Celladı çok iyi tanırız’ ifadeleri kullanıldı.

Partisinin TBMM’de düzenlediği grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özel’in ‘Cellat’ sözlerine sert tepki gösterdi.

“Benim Kürt kardeşim kimin cellat olduğunu çok iyi bilir”

Erdoğan, şunları söyledi;

“Şimdi çıkmış artık ismini bile duymaya tahammül edemedikleri Selefi Kılıçdaroğlu gibi birilerini cellat olmakla itham ediyor. Neymiş DEM Parti’nin terörsüz Türkiye sürecine katkı vermesi Stockholm Sendromu imiş. Yani celladına aşık olmakmış. İnsanda biraz utanma olur, mahcubiyet olur. Hadi Türkiye'yi bilmiyorsun, hadi dış politikadan haberin yok, insan bari kendi geçmişini bilir, kendi kara sicilini bilir. Şimdi bu beyefendiye sormak lazım; “Ya sen ömrüm boyunca hiç mi CHP'nin utanç lekeleri ile dolu tarihini okumadın mı?”

Dışişleri Bakanı Fidan, NATO Genel Sekreteri Rutte ile görüştü
Dışişleri Bakanı Fidan, NATO Genel Sekreteri Rutte ile görüştü
İçeriği Görüntüle

Tek parti faşizminin bu millete neler yaşattığını hiç mi öğrenmedin? Sen kimin cellat, kimin mağdur olduğunu bilmiyor olabilirsin ama benim Kürt kardeşim kimin cellat olduğunu çok iyi bilir. Şurada ulus meydanında İstiklal mahkemelerinde alelacele kararlar alıp darağaçlarında iskemleyi kimin devirdiğini millet gayet iyi bilir.

Menderes'in Polatkan'ı zorla adım adım darağacına kimin taşıdığını millet bilir. Şimdi ardından timsah gözyaşları döktükleri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarını kimin sessiz kalarak onay verdiğini benim milletim çok iyi bilir. Terörle mücadele adı altında Tunceli'den başlayarak bizim dönemimize kadar Kürt kardeşlerimizin kanını kimin döktüğünü benim milletim çok iyi bilir. Sayın Özel, hedef saptırmasın eğer cesareti varsa ve bir cellat görmek istiyorsa aynaya baksın, kendi tarihine baksın, CHP'nin geçmişine baksın celladı orada zaten görecektir.”

"CHP'ye sert tepki: Siz gidin gırtlağınıza kadar battığınız pisliklerden arının"

Geçtiğimiz günlerde savunma sanayimizde küresel bir başarıya daha imza attık. KIZILELMA adını verdiğimiz insansız savaş uçağımız ‘Murat’ isimli radarımızla tespit edilen bir savaş uçağını ‘Gökdoğan’ isimli füzemizle havadan havaya tam isabetle vurmayı başardı. KIZILELMA havadan havaya görüş ötesi hedefi vurabilen ilk insansız savaş uçağı oldu.

Türkiye, hava savunmasında çok stratejik bir imkana sahip olma yolunda ciddi bir üstünlük elde etti. Milletimize bu gururu yaşatan tüm kurumlarımıza, bilim insanlarımıza çalışanlara ve özel sektörümüze tebriklerimi iletiyorum.

Bu arada testler Sinop'ta yapıldı. Bu küresel başarıya Sinop'ta ulaşıldı biliyorsunuz. CHP Genel Başkanı bu testleri Sinop'ta balıklar rahatsız oluyor diyerek eleştirilmişti.

Siz gidin kurultay üstüne kurultay yapın, siz gidin gırtlağınıza kadar battığınız pisliklerden arının, siz gidin önce içinizdeki yolsuzluk yapanları ayıklayın, bize gölge etmeyin o bize yeter.

Şimdi çıkmış artık ismini bile duymaya tahammül edemedikleri Selefi Kılıçdaroğlu gibi birilerini cellat olmakla itham ediyor. Neymiş DEM Parti’nin terörsüz Türkiye sürecine katkı vermesi Stockholm Sendromu imiş. Yani celladına aşık olmakmış. İnsanda biraz utanma olur, mahcubiyet olur. Hadi Türkiye'yi bilmiyorsun, hadi dış politikadan haberin yok, insan bari kendi geçmişini bilir, kendi kara sicilini bilir. Şimdi bu beyefendiye sormak lazım; “ya sen ömrüm boyunca hiç mi CHP'nin utanç lekeleri ile dolu tarihini okumadın mı?”

Tek parti faşizminin bu millete neler yaşattığını hiç mi öğrenmedin? Sen kimin cellat, kimin mağdur olduğunu bilmiyor olabilirsin ama benim Kürt kardeşim kimin cellat olduğunu çok iyi bilir.

Şurada ulus meydanında İstiklal mahkemelerinde alelacele kararlar alıp darağaçlarında iskemleyi kimin devirdiğini millet gayet iyi bilir.

Menderes'in Polatkan'ı zorla adım adım darağacına kimin taşıdığını millet bilir. Şimdi ardından timsah gözyaşları döktükleri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarını kimin sessiz kalarak onay verdiğini benim milletim çok iyi bilir. Terörle mücadele adı altında Tunceli'den başlayarak bizim dönemimize kadar Kürt kardeşlerimizin kanını kimin döktüğünü benim milletim çok iyi bilir. Sayın Özel, hedef saptırmasın eğer cesareti varsa ve bir cellat görmek istiyorsa aynaya baksın, kendi tarihine baksın, CHP'nin geçmişine baksın celladı orada zaten görecektir.

"Cumhur İttifakı hedef anlayış ve fikir birliği içindedir"

Terörsüz Türkiye süresindeki çalışmalarla ilgili şu hakikati bugün tarihe kayıt olarak düşmek istiyorum; bundan 24 sene evvel 14 Ağustos 2001 tarihinde partimizi kurarken sergilediğimiz irade neyse, 2005 yılında Diyarbakır'da ‘bu sorun benim de sorunumdur’ derken ortaya koyduğumuz cesaret neyse, 2013 yılında çözüm için baldıran zehri içmek gerekirse biz o baldıran zehrini de içeriz yeter ki bu ülkeye huzur gelsin, refah gelsin dediğimiz gündeki kararlılığımız neyse, AK Parti olarak bugün de aynı iradeyi, aynı cesareti ve samimiyeti taşıyoruz.

Partimizin, ittifakımızın ve devletimizin önce terörsüz Türkiye'yi, ardından ülkemize yönelik terör tehdidinin bertaraf edildiği terörsüz bölgeyi inşa etme azmi tamdır. Cumhur İttifakı hedef anlayış ve fikir birliği içindedir. Her fırsatta söylüyorum bugün tekrar altını çizerek ifade ediyorum Allah'ın izniyle aziz milletimizin de hayır duasıyla bu sefer başaracağız.

"Barzani Ofisinin Bahçeli'ye yönelik sözlerine sert tepki"

Evlatlarımıza terörün karanlık gölgesinin düşmediği bir Türkiye'yi inşallah teslim edeceğiz. Cumhur İttifakı olarak bir siyasi risk alıyorsak sadece elimizi değil, gövdemizi de taşın altına koyuyorsak işte bunun için alıyoruz. Türkiye'ye yarın asırlık bir beladan, yarım asırlık bir sorundan, yarın asırlık bir musibetten tamamen kurtulsun diye bunları yapıyoruz. Cumhur İttifakının bütün mücadelesi bunun içindir. Bu noktada ittifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'yi hedef alan dünkü saygısız ve hadsiz açıklamaları asla tasvip etmediğimizi kabul edilemez bulduğumuzu burada ifade etmek isterim.

Gerek parti sözcüğümüz gerekse Dışişleri Bakanlığımız konuya dair rahatsızlığımızı açıkça dile getirmiş, gerekli diplomatik adımlar atılmış, ısaat yapılması istenmiştir. Bu vahim hatadan bir an önce dönülmeli ve düzeltilmelidir. Öte yandan bundan sonra sürecin biraz daha ivme kazanmasını ümit ediyoruz. İyimser konuşurken 23 yıllık tecrübelerimizin ışığında elbette şu riskleri de göz ardı etmiyoruz; hedefe yaklaştıkça istismar mekanizmaları daha fazla devreye girecek, terör bitince işsiz kalacak olanlar bunu engellemek için daha fazla mesai yapacak. Türkiye'nin bu paslı prangadan kurtulmasını istemeyenler son ana kadar vazgeçmeyecek. Bunların tamamının farkındayız ve hepsine de hazırlıklıyız. İnancım ve samimi duam odur ki sorunları çözmek amacıyla milletimizin gazi meclisimize gönderdiği bütün milletvekillerimiz hayati önemi haiz bu konuda bizimle aynı hissiyatı paylaşır, bizimle aynı hedefe yürür. Özellikle tarihi bir sorumluluk üstlenen komisyonumuzun şimdiye kadar başarıyla yürüttüğü çalışmalarını bundan sonra da milletin ve memleketin menfaatlerini önceleyen bir anlayışla tekemmül ettireceğine inanıyorum.

AK Parti olarak biz bugüne kadar olduğu gibi sorumluluk almaya, yapıcı ve ön açıcı olmaya devam edeceğiz. Değerli arkadaşlarım ana muhalefetin eski yönetim yeni yönetim ve paralel yönetim arasında giderek kızışan çatışmalarını örtmek, belediyelerde ortaya çıkan yolsuzluklarını perdelemek için topluma karamsarlık pompaladığını, umutsuzluk yaymaya çalıştığını hepimiz çok net görüyoruz, biliyoruz. Muhalefetin bu noktada yalnız olmadığını da anlıyoruz. İçeride ya da dışarıda bir takım etki ajanları milletimizin huzurunu bozmak, milletimizi kutuplaştırmak, özellikle de gençlerimizi umutsuzluğa, karamsarlığa sevk etmek için yoğun gayret içindeler. Türkiye'ye nereden baktığınız son derece önemli. Türkiye'ye başkalarının ellerine tutuşturduğu gözlüklerle bakanlar her şeyi bulanık görürler ama Türkiye'ye kendi gözüyle bakanlar her alanda yükselen, büyüyen, güçlenen, iddiaları olan tezleri olan, ayakları yere sağlam basan, özgüvenli bir Türkiye görürler.

Muhabir: Şevval Dalgıç