Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa sürecine ilişkin, "Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok" ifadesini kullandı. 

Sürece yönelik konuşan Erdoğan, "Tam bir birliktelik ruhuyla terörü bitirmenin arifesindeyiz" dedi.

Erdoğan'dan yeni anayasa açıklaması

Erdoğan'a yöneltilen sorular özetle şöyle:

Türkiye'nin neden yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır? Siz 1924 Anayasası’ndan 101 yıl sonra Türkiye'nin ikinci sivil anayasasını yapmak için Meclis’te ve toplumda bir mutabakat olduğunu düşünüyor musunuz? Yeni bir anayasanın, yani sivil anayasanın öneminin idrak edildiği kanaatinde misiniz?

Erdoğan açıkladı: Yeniden aday olacak mı? Erdoğan açıkladı: Yeniden aday olacak mı?

Türkiye değişiyor, dünya değişiyor. Yeni bir çağda yaşıyoruz, daha yeni bir çağa doğru ilerliyoruz. Bu kadar hızlı değişen dünyada, eski Türkiye’nin üstelik de darbenin şartlarında hazırlanmış, ne kadar değişiklik yapılırsa yapılsın darbeci zihniyetin satırlarında gezindiği bir anayasa ile bir yere varmak mümkün müdür? Darbecilerin yazdığı anayasa ile toplumu birleştirmenin ne kadar zor olduğunu 40 yıldır yaşayarak görmüyor muyuz? Bugün yaşadığımız birçok sorunun temelinde darbe anayasasının olduğunu bilmeyen var mı? Siyasi hayatım boyunca Türkiye’nin sivil, demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dile getirdim. Bugün de aynı noktadayım. Artık darbecilerin yazdığı, darbecilerin ortaya koyduğu bir anayasayla Türkiye geleceğe yürüyemez. Artık darbecilerin değil, sivillerin ortaya koyduğu bir anayasaya ihtiyacımız var. Bunun için de AK Parti olarak biz bir çalışma yapıyoruz. Bununla ilgili bazı arkadaşlarımıza görevler de verdik. Bütün mesele, acaba Cumhuriyet Halk Partisi de bizlerle ortak, müşterek bir sivil anayasa yapma yolculuğuna çıkar mı? Önemli olan bu. Diyoruz ki; gelin el ele verelim. Komisyonlarımızı kuralım ve bu komisyonlarla beraber sivil anayasayı bir an önce oluşturalım ve milletimize takdim edelim. Hem milli olsun hem yerli olsun. Böyle bir anayasayı inşallah Türkiye görsün, yaşasın. Olmaması için hiçbir sebep yok. İlk dört madde ile ilgili herhangi bir sorun yok. Yani AK Parti olarak bizim böyle bir sorunumuz yok ve diğer siyasi partilerin de hemen hemen birçoğunun böyle bir sorunu yok. Ortada ilk dört madde ile ilgili bir sorun olmadığına göre, sadece yol haritasını belirleyeceğiz. Süratle heyetlerimizi oluşturabiliriz. Başbakanlığım döneminde böyle bir çalışmayı yapmıştık, yine yapabiliriz, fazla vaktimizi almaz. Yeni anayasayı kendimiz için değil, ülkemiz için istiyoruz. Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok. Atacağımız adımlarla ülkemizin itibarını nasıl yükseltiriz, derdimiz bu. Şu anda artık Türkiye'nin milli geliri hamdolsun güçlü bir konuma ulaştı. Göreve geldiğimizde rakamlar neydi, şu anda rakamlar nerede? İhracata bakıyorsun, ihracatta hamdolsun 265-270 milyar dolar seviyelerini yakaladık. Öbür tarafta kişi başı milli gelirimiz o yıllara göre tavan yapmaya başladı. Rezervimiz de tırmanmaya başladı. Döviz rezervi noktasında şu anda hazinemiz güçlü.

"Tam bir birliktelik ruhuyla terörü bitirmenin arifesindeyiz"

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in “Meclis’te boş sandalye sayısının 30'a yaklaşması durumunda anayasal çerçevede ara seçim kaçınılmaz olur” şeklindeki bir çıkışı vardı. Her ne kadar kendileri “milletvekillerini istifa ettirme planımız yok” dese de bu açıklama sizce erken seçim tartışmalarını yeniden alevlendirdi mi? Siz bu çıkışı nasıl değerlendirirsiniz? Aynı zamanda muhalefetin meclis üzerinden bir erken seçim stratejisi geliştirmesi sizce ne kadar doğru? Gerçekçi ya da demokratik teamüllere uygun mu? Bu hamlenin siyasi bir karşılığı olur mu?

CHP’nin milletin verdiği ödevi yerine getirmek gibi bir niyeti hiç olmadı. Her seçim sonrası, onlar açısından bakarsak her yenilgi sonrası, aradan bir zaman geçtikten sonra erken seçim borazanını öttürmeye başlıyorlar. Fakat CHP budur. Hatırlayın, CHP'nin erken seçim olayı yeni bir tez değil. Yatıyorlar kalkıyorlar “erken seçim” diyorlar. Yani erken seçim olduğu zaman ne olacak? Bunlar iktidara mı gelecekler? Şu anda elindeki boş veya dolu sandalye sana yeter. Tepe tepe kullan. Erken seçim hesaplarıyla ile heba ettikleri vakitleri, millete hizmete harcasalar, belki milletin gönlüne girebilmenin bir yolunu bulabilirler. Kaldı ki Özgür Bey’in anlattığı erken seçim değil başka bir konu. Buna erken seçim denmez. Buna ara seçim denir. İkisini birbirine karıştırmamak gerekir. Dahası şu anda TBMM’deki tabloya bakıldığında ara seçimi gerektiren bir durum da yoktur. Millet, bundan 2 sene önce vekilleri 5 yıl görev yapsınlar diye Meclis’e göndermiştir. Diğer yandan Sayın Özel’in anladığı manada erken seçimi bugüne kadar çok dillendirdiler. Türkiye’yi böyle bir badirenin içerisine sokmayız, sokamayız, buna gerek de yok. Türkiye şu anda tarihinin en istikrarlı, güçlü zamanlarını yaşıyor. Tam bir birliktelik ruhuyla terörü bitirmenin arifesindeyiz. Enflasyona karşı topyekûn mücadeleyi başarıyla yürütüyoruz. Dış politikada hamdolsun yıldızımız giderek parlıyor. Cumhur İttifakı olarak birilerinin keyfi için bunların zarar görmesine müsaade etmeyiz.

"YPG ile ilgili konuyu çok ama çok yakından takip ediyoruz"

ABD Başkanı Donald Trump ile Körfez turunun ilk ayağı olan Riyad'da çevrimiçi görüşme yaptınız. Sonrasında da Suriye ile ilgili yaptırımların kaldırılması kararı çıktı. Burada Donald Trump size atıfta bulunmuştu. Avrupa Birliği de peşi sıra aynı yolu izleyeceğini duyurdu. Bir de YPG meselesi var, terörle bağlantı ve silah bırakmayla ilgili Suriye yönetimiyle yapılan bir anlaşma var. Son zamanlarda MİT Başkanının Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile temaslarının arttığını görüyoruz. Suriye ayağında bir sıkıntı var mı? 

Sayın Trump'la telefon görüşmemizde çok odaklı olarak Suriye'deki yaptırımların kaldırılması konusuna değinmiştik. Daha sonra Sayın Trump Riyad'a gittiğinde, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara’nın oraya gelmesi söz konusu oldu. Biz de oradaki toplantıya çevrimiçi katıldık. Orada oluşturulan vizyonu Dışişleri Bakanlarımız yaptıkları görüşmeler neticesinde hayata geçirdi. ABD’nin deklarasyonundan sonra Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi de bir karar aldı. Onlar da yaptırımlarını kaldırdıklarını ilan ettiler. Bunlar Suriye'nin bölgede istikrara kavuşması için fevkalade önemli adımlar. Yürüttüğümüz yapıcı diplomasinin, çok katmanlı diplomasinin nasıl sonuç ürettiğini de gösteriyor. Riyad Zirvesi, ülkemizin bu tür kritik süreçlerde ne denli katkısı aranan bir aktör olduğunu bir kez daha göstermiştir. Diğer taraftan YPG konusunun birkaç bileşeni var. Bunlardan biri YPG'nin uzun zamandır elinde tuttuğu DEAŞ tutukluları meselesi… Amerikalılarla, Suriye yönetimiyle ve Irak yönetimiyle oluşturduğumuz bir komite var. Bunlarla bir araya gelerek “DEAŞ'lı tutuklular ve kampta yaşayan siviller, özellikle kadın ve çocuklara ne olacak?” konusunu ele alıyoruz. Onlarla ilgili ayrıntılı bir çalışma devam ediyor. Diğer taraftan bir başka konu da YPG, Türkiye'de yapılan çağrıya mı cevap verecek? Yoksa Şam'da yapılan 8 Mart mutabakatına mı sadık kalacak? Yoksa her ikisini beraber mi yapacak? PKK’nın silah bırakma ve fesih süreci örgütün Suriye kolunu da kapsamaktadır. 8 Mart'taki mutabakatın Ankara'dan gelen çağrıyla, İran'dan gelen çağrıyla daha çok desteklendiğini düşünüyoruz. Onlar da şu anda böyle bir geçiş ve arayış içerisindeler. Önümüzdeki günlerin çok kritik olduğunu değerlendiriyoruz. İlgili kurumlarımız muhataplarıyla bütün silahlı grupların Suriye ordusuna dahil olma sürecini izliyor. Özellikle YPG ile ilgili konuyu çok ama çok yakından takip ediyoruz. Şam yönetiminin bu konudan dikkatini ayırmaması önemli. Çünkü şu anda konuşmaları gereken çok konu var. Onları bu konuya odaklandırmaya çalışıyoruz. Kamplar meselesinde Irak'ın odaklanması lazım. Özellikle El Hol kampındaki kadın ve çocukların büyük çoğunluğu Irak ve Suriye'ye ait. Onlar kendilerine düşeni almalılar. Bunlar çözüldükçe YPG'nin önemi azalacak ve entegrasyonu daha kolay olacak.

Kaynak: Haber Merkezi