Van'da kaybolduktan sonra cansız bedeni bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölümüne ilişkin adalet talebi sürüyor. Diyarbakır’da düzenlenen oturma eyleminde Kabaiş’in ailesi ve sivil toplum temsilcileri, soruşturmanın ilerletilmesi çağrısında bulundu.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1. sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş, 27 Eylül 2023’te kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kaybolmuş, 18 gün sonra cesedi Van'ın Mollakasım Mahallesi sahilinde bulunmuştu. Şüpheli ölümle ilgili yürütülen soruşturma sürerken, Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesindeki Dağkapı Meydanı’nda bir oturma eylemi düzenlendi.
Eyleme Rojin Kabaiş’in annesi Aygül Kabaiş ve yakınlarının yanı sıra Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ayşe Serra Bucak Küçük ile çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de katıldı.
‘Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonu’ adına konuşan Zeliha Taşkıran, otopsi raporlarında yer aldığı belirtilen iki farklı erkek DNA’sının kime ait olduğunun kamuoyuna açıklanmasını talep etti. Taşkıran, “Adli Tıp Kurumu, bu DNA’ların sahiplerini belirleyip dosyaya sunmak ve kamuoyuna açıklamak zorundadır. Soruşturmanın derinleştirilmesini, şüphelilerin tespit edilip gözaltına alınmasını istiyoruz” dedi.
"Otopsi raporu 28 gün bekletildi"
Eylemde konuşan ‘Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonu’ üyesi Zeliha Taşkıran, cinsel saldırı ihtimalinin etkin şekilde araştırılması gerektiğini belirterek, “21 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Rojin, 27 Eylül 2024 günü gecesi kaldığı KYK yurdundan çıktı ve bir daha geri dönemedi. Tam 18 gün boyunca arandı, cansız bedeni en son görüldüğü yerden 20 kilometre uzaklıkta Van Gölü kıyısında akıntının tersi yönünde bulundu. Otopsi raporu 28 gün bekletilerek ne avukatlarla ne de aileyle paylaşılmadı. Otopsisinde bedeninde iki farklı erkeğe ait DNA bulundu, ancak bu DNA’ların kime ait olduğu ve bedeninin neresinde bulunduğu geçtiğimiz 1 yıldır açıklanmamıştı. 'Rojin intihar etti' diyerek soruşturma dosyası kapatılmaya çalışıyordu. Biz, geçtiğimiz 1 yıl boyunca her bir karanlık noktayı aydınlatmak için sokakta, sosyal medyada ve hayatın her anında bulunduğumuz her yerde ‘Rojin'e ne oldu?’ sorusunu sorduk. Rojin'i unutturmadık. Bu mücadelemiz sonucunda ATK, Rojin'in otopsisinde bulunan 2 farklı erkeğe ait olan 2 DNA örneğinin bedeninin neresinde olduğu bilgisini içeren raporu dosyaya ekledi. 2 farklı erkeğe ait olan DNA'lar göğüs bölgesinde ve vajinanın iç bölgesinde tespit edildi. Bu bulgularla beraber, Rojin'in katledilişi artık intihar ya da şüpheli durum diyerek geçiştirilemeyecek noktadadır. Aksine, cinsel saldırı ihtimalinin etkin bir şekilde araştırılması gerekmektedir” dedi.
"2 erkek DNA’sının kimlere ait olduğu tespit edilmeli"
Rojin’e adalet sağlamak için bütün kentlerde sokaklara çıkıp mücadeleye devam edeceklerini belirten Taşkıran, “Adli Tıp raporlarından kamera görüntülerine, telefon sinyallerinden DNA örneklerine kadar pek çok kritik bulgu kamuoyundan gizlendi. Rojin’in bedeninde bulunan 2 erkek DNA’sının kimlere ait olduğu tespit edilip, şüpheliler gözaltına alınmalıdır. Adli Tıp Kurumu 2 erkek DNA'sının kimlere ait olduğunu dosyaya sunmak ve kamuoyuna da açıklamak zorundadır. ‘İntihar etti’ diyerek Rojin’in katledilişinin üstü örtülmeye çalışıldı, hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde dosyaya kısıtlılık kararı getirildi. Dosyaya yeni atanan savcı ile bu kısıtlama kararı kısmi bir şekilde kaldırılmıştı.
En baştan beri, bu somut herhangi bir gerekçesi olmayan kısıtlılık kararının, dosyanın selameti için değil gerçeklerin aileden ve avukatlardan gizlenmesi için getirildiğini biliyoruz. Adli Tıp Kurumu'nun Rojin'in otopsi raporunu dosyaya eklemesiyle öğrendik ki savcı ve ATK 1 yıldır ellerinde bulunan bilgileri gizlemişlerdir. Bu delillerin karartılmasıdır, deliller gizlenerek suç işlenmiştir. Bu açıkça bir kadın cinayetine ortaklıktır. Rojin’in adaletini sağlamak için bütün kentlerde sokaklara çıkmaya adalet mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz” diye konuştu.