Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) eski Başkanı ve Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani'nin Cizre ziyaretine yönelik tartışmalar devam ediyor. Barzani 29 Kasım'da Şırnak Valiliği tarafından Cizre ilçesinde düzenlenen 4'üncü Melaye Ciziri Sempozyumu'na katılmış, yanında uzun namlulu silahlar taşıyan kamuflaj kıyafetli korumaların görüntüleri eleştirilere yol açmıştı.
Tartışmalara neden olan görüntülere partisinin TBMM’de düzenlediği grup toplantısında sert tepki gösteren İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Devletimiz, misafirlerini koruyacak kudrette, topraklarında da şov yaptırmayacak haysiyettedir. O haysiyetin çiğnendiği yerin adı da Şırnak’tır Cizre’dir” ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu’nun konuşmasından öne çıkan ara başlıklar şöyle;
DEM Partili Doğan’ın sözlerine tepki
Bakın, unutulup gitmesin, Barzani’nin gelişiyle ilgili olarak DEM Parti sözcüsü ne dedi; “Burada ev sahibidir. Kendi toprağına gelmiş sayılır.” dedi. İnanmayabilirsiniz, tekrar edeyim; “Burada ev sahibidir. Kendi toprağına gelmiş sayılır.” dedi. Hadsizliği, şımarıklığı, aymazlığı görüyor musunuz? Barzani, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kentinde, ev sahibiymiş. Hadi oradan… Hadi oradan… Hadi oradan. Şırnak ilinin Cizre ilçesi, Kuzey Irak’a bağlandı da bizim mi haberimiz yok? Bunlara kapı arkasında sözler verildi de bizim mi haberimiz yok? Barzani Şırnak’ta ev sahibi de ne demektir?
Papa ziyareti ve Heybeliada Ruhban Okulu açıklaması
Yıllardır; muhalefeti, “Vatikan yanlısı, dış güçlerin maşası, din düşmanı” diye yaftalayanlar; Papa’yı, devlet töreniyle ağırladılar! Buraya kadar sorun yok, peki sonra? 1700 yıl sonra, İznik’te ayin yaptırdılar. Siyaset trolleri de; trol siyasetçileri de sus pus oldular. Aslına bakarsanız, tüm bu gelişmeler; iktidar ve çığırtkanlarının turnusol kağıdı oldu!
Mustafa Kemal’e ve mirasına olan düşmanlıklarıyla, o yapmadıysa, biz yapalım dediler; Bu sefer de; “Osmanlı Torunuyuz” iddialarının cilası ortaya döküldü. İşte size; dört başı mamur bir müstemleke zihniyeti. Öyle ki; müstemleke valisi gibi at koşturan, Amerikan Büyükelçisinin açıklaması; Tüm bu rezilliği tarif ediyor! Büyükelçi; “2026’da Heybeliada Ruhban Okulu açılacak” diye, açıklama yapıyor! Dikkat buyurun; Bu açıklamayı yapan, Türkiye’yi yönetenler değil, Amerika’nın, Türkiye’de görevlendirdiği Büyükelçisidir! Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, egemenlik alanıyla ilgili; zamanlamayı, takvimi, hedef tarihi, bir başka devletin temsilcisi ilan ediyor. İktidar tetikçisi medyada ise; manşet yok, tartışma yok, eleştiri yok! Burada, milletimizin huzurunda, Papa’yla ilahi söyleyenlere soruyorum; “Heybeliada için tarih ve müjde veren, Amerikan elçisine sessiz itaatinizi, hangi yerlilik ve millilikle açıklıyorsunuz?
“Bu ‘sözde çözüm süreci’nin ne anlamı kalmıştır?”
Madem demokratikleşmiyoruz, madem jeopolitik denklem bizi bu yola zorlamıyor, madem PKK silah bırakmakta direniyor; bu “ sözde çözüm süreci”nin ne anlamı kalmıştır? Bir taraf süreçten sadece Öcalan’ın serbest bırakılmasını bekliyor; diğer taraf, Öcalan’ın liderlik egosunu okşayarak netice almaya çalışıyor. Buna da “barış süreci” diyorlar. Ortada; basit bir oy hesabıyla başlayan, gerekirse Öcalanla bile müzakere etmeyi sindirebilecek bir mideyle yürütülen, bu ülkenin hiçbir vatandaşına zerre faydası olmayacak kirli bir pazarlık vardır.
Bir önemli husus daha vardır: Erdoğan’ın başkanı olduğu MGK, toplanıyor, PKK’yı terör örgütü olarak tanıdığını ilan ediyor. Ama Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak susuyor, AKP Genel Başkanı olarak İmralı’ya gidişe destek veriyor. Bu ülkede nihai karar verici Erdoğan’dır. Ama Hangi Erdoğandır bu? MGK Başkanı Erdoğan mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan mı? Yoksa AKP Genel Başkanı Erdoğan mı?




