İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, dün yeni adli yılın açılış gününde basın toplantısı düzenledi. Düzenlenen basın toplantısında İBB'ye yönelik yolsuzluk soruşturmalarına ilişkin soruları yanıtlayan Gürlek, "100 yılın en büyük yolsuzluk dosyası bu. İBB yolsuzluk dosyasında iddianame yazılmaya başladı. 6 ay oldu ilk operasyon yapılalı aslında çok kısa bir süre iddianame için, kimse adli tatil bile yapmadı. Biz de sadece tanık beyanıyla tutuklu kimse yok. Beyanı delillendirmeden tutuklamıyoruz. Varsa öyle biri söyleyin hemen ertesi gün tahliye edelim. Kuyumcu terazisi hassasiyetiyle iş yapıyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
CHP Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan parti sözcüsü Deniz Yücel, Gürlek’in İBB soruşturması sözlerine yönelik sert tepki gösterdi.
“Bu açıklamalar hukuk devleti adına utanç vericidir”
Yücel, “Yok 100 yılın en büyük yolsuzluk dosyasıymış...Yok sadece tanık beyanı ile tutuklamıyorlarmış. Yav arkadaş sen Savcı mısın? Hakim misin? Tutuklamalara sen mi karar veriyorsun? Beyanı delillendirmeden tutuklamıyoruz. Varsa öyle biri söyleyin hemen tahliye edelim” ne demek? Tahliyelere sen mi karar veriyorsun? İstanbul Adliyesinde görev yapan hakimler ve savcılar senin vesayetin altında mı görev yapıyor? İstanbul’da bir yargı sultası kurdun da, haberimiz mi yok? Biz dosyamıza güveniyoruz ne demek? Daha iddianamesi yazılmamış, yargılaması yapılmamış, savunmalar dinlememiş ama beyefendi bu dosyanın 100 yılın yolsuzluğu olduğu hükmüne varmış…
Değerli arkadaşlar bu açıklamalar hukuk devleti adına, demokrasimiz adına utanç vericidir. Bu açıklamalar, İstanbul’da gerçekleştirilen yargı darbesinin, yargı terörünün itirafıdır. Kanunlarımıza göre Savcılık makamı şüphelilerin lehine olan delilleri de toplar, ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacına hizmet eder.
Ama görüyoruz ki Sn. Akın Gürlek şüphelilerin ceza alması motivasyonuyla hareket ediyor. Görüyoruz ki; bu hukuksuz soruşturmaya, bu tarz açıklamalar ile toplumsal rıza oluşturulmaya çalışılıyor. Ancak kimse unutmasın ki, yasal zemini olmayan, hukuki meşruiyeti olmayan hiçbir soruşturma toplum vicdanında kabul görmez” ifadelerini kullandı.
"Geniş tanımlı işsizlik yüzde 30’larda"
Türk-İş tarafından açıklanana ağustos ayı açlık ve yoksulluk sınırına değinen Yücel, “Açlık-yoksulluk sınırı aydan aya artıyor ama işçinin, emeklinin, memurun maaşlarında artış yok” ifadelerini kullandı.
“Yücel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Asgari ücrete ısrarla ara zam yapılmalı dedik. Yapmadılar. Memur ve emekli maaşı yoksulluk sınırının altında kaldı dedik. Kamu çalışanlarına komik zam oranlarına mahkum ettiler.
Üstelik yandaş televizyonlarda, yandaş yorumculara "kamuda çalışan çok fazla, bu kadar memura ne gerek var" gibi sözler söyletildi… Memura zam vermeyen iktidar, aklınca memurları itibarsızlaştırmaya çalışıyor… Bu sayede memur sayısını azaltmanın zeminini hazırlamayı planlıyor…
Ülkemizde işsizlik günden güne artarken, “ev genci” gibi bir tabir konuşulurken, bu dahiyane fikirleri trolleri eliyle pazarlamak ancak AKP'nin yapabileceği bir şey...
Devlet, liyakatli ve çalışkan memuruyla devlettir. Devlet güven verir. O güveni de nitelikli memurlar ve bürokratlarıyla sağlar. En yakın zamanda, iktidar değiştiğinde, memur ve memur emeklileri hak ettikleri insan onuruna yaraşır bir hayata Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında kavuşacaktır.
Değerli arkadaşlar, İcra dairelerindeki dosya sayıları hızla artarken, işsizlik oranları da kaygı verici boyuta taşınmış durumda… Geniş tanımlı işsizlik yüzde 30’larda… İşsizlik tırmanıyor, gençler umutlarını yitiriyor… Ülkemizde 15-34 yaş arasındaki 24 milyon 134 bin gençten 6.5 milyonu ne istihdamda, ne de eğitimde bulunuyor… Ülkemizde gençler, ne, gerektiği gibi eğitim alabiliyor, ne de çalışma hayatı içinde yer alabiliyor”
“Gençler ve ailelerinin yaşadığı sıkıntılar iktidarın gündeminde değil”
KYK yurtlarının yetersizliğine dikkat çeken Deniz Yücel, “barınmanın, üniversite eğitiminin en önemli sorunu haline gelmesine neden olmaktadır” diye konuştu.
Yücel, şöyle devam etti:
“Nerede kalacağım?” kaygısı günümüzde öğrencilerin üniversite tercihlerini etkileyecek seviyeye gelmiştir. Yetersiz yurt kapasiteleri, özel yurtların fahiş fiyatları ve yüksek ev kiraları karşısında gençler ve ailelerinin yaşadığı sıkıntılar iktidarın gündeminde değildir.
Hatta umurunda bile değildir. Bir öğrencinin en doğal ve temel haklarından biri olan “eğitim hakkına” erişebilmesi barınma sorunu nedeniyle neredeyse imkânsız hale gelmektedir.
Ne acıdır ki ülkemizde lise ve üniversite çağındaki pek çok genç, eğitim sistemindeki eşitsizliklerle baş etmeye çalışırken bir yandan da artan toplumsal baskı karşısında ayakta durma mücadelesi vermektedir. Genç yaşta ekonomik krizi en derin haliyle yaşayan gençlere, bu iktidar elbette ki umut vermemektedir.
Bakın bu hafta 2025-2026 Eğitim Öğretim Yılı ilköğretim 1’inci sınıflar için başladı… Bütün çocuklarımıza başarılar diliyoruz. Ancak veliler kaygılı ve çaresiz… kıyafet, ulaşım ve kırtasiye masrafları almış başını gitmiş…
Erken yaşlarda başlayan zorbalıkla, eğitim hayatlarının her aşamasında mücadele etmek zorunda kalan çocuklarımız ve gençlerimiz ülkedeki sosyal, ekonomik ve siyasal gelişmelerin etkilediği kesimlerin başında gelmektedir. Hal böyleyken Cumhurbaşkanı “Gençlerimize yepyeni ufuklar kazandırıyoruz” demiş…
Yahu arkadaş bu ülkede öğrenciler sizin iktidarınızda yasaklara boğuldu, gözaltı ve tutuklamalarla susturulmak istendi...
Dünya teknoloji çağını yaşarken, bu ülkede hala internete erişimde sıkıntı yaşayan gençler varsa sebebi bu iktidardır. Büyük Önder’in geleceği emanet ettiği gençlere söz veriyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Türkiye’de yasaklar kalkacak.
Avrupa’ya vizesiz gideceksiniz… Dünyanın en hızlı ve en ucuz internetini, siz kullanacaksınız”
Tele1 ekranının karartılmasına tepki
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK), sansürün kaldırılışının yıl dönümü olan 24 Temmuz'da TELE1'e 5 gün ekran karartma cezası vermesini değerlendiren Yücel, “RTÜK eliyle karartılan ekranlar, AKP’nin karanlık zihniyetinin, sarsılan iktidarlarının ve korkularının yansımasıdır” ifadelerini kullandı.
Yücel, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Bu ülkenin geleceği olan gençleri bu iktidarın içine attığı karanlıktan çıkaracak, yitip giden umutlarını hep birlikte yeşerteceğiz. Şu 24 yılda türlü hukuksuzluklar, hak ihlallerinin yanı sıra unutulmayacaklar arasına giren bir diğer uygulama da kararan ekranlardır! Muhalif medya üzerinde sansür sopası haline getirilen RTÜK kararıyla pazartesi itibarıyla TELE1 ekranları 5 gün süreyle karartıldı…
Biz bu zulmü tanıyoruz! Tanıyoruz ama asla kabul etmiyoruz. AKP’nin talimatlı yargısının, belediye başkanlarımıza, yol arkadaşlarımıza, seçilmişlere zulmü neyse, RTÜK eliyle TELE1’e ve muhalif medyaya yapılan yine aynı zulümdür.
24 yılda ekranları, gönülleri, hayatları, gençlerin geleceğini, aydınlık günleri karartanlara, ülkeyi karanlık bir uçuruma sürükleyenlere geçit vermeyeceğiz.
AKP’nin iktidarında yaşanan antidemokratik 24 yıla rağmen basın özgürlüğünden, özgür düşünceden asla vazgeçmeyeceğiz.
Demokrasinin olmazsa olmazı özgür basındır. Cumhuriyet Halk Partisi ise ülkemizde demokrasinin ve basın özgürlüğünün teminatıdır.
Tele1’i karanlığa gömmek isteyenlere karşı, Tele1 ailesinin yanında olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz.”