Sistemi geliştiren ASELSAN, Gölbaşı Yerleşkesi'nde düzenlenen bir tören ile TSK'ya uzun menzilli hava savunma sistemi Siper dahil 460 milyon dolar değerinde (yaklaşık 19 milyar lira) 47 unsur teslim etti.

Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı.

Erdoğan, Çelik Kubbe sistemi ile ilgili yaptığı açıklamada Türkiye'nin "hava savunmasında artık farklı bir klasmana çıkacağını" söyledi.

Erdoğan ayrıca "Masada olmakla menüde olmak arasındaki ince çizgiyi belirleyen unsur, hava savunma ve taarruz kabiliyetlerinizdir" diye konuştu.

Çelik Kubbe teslimatlarının Türkiye'nin hava savunma sistemlerinde "bir dönüm noktası" olduğunu söyleyen cumhurbaşkanı, yeni sistemler sayesinde Türkiye'nin "caydırıcılığının da artacağının" altını çizdi.

Çelik Kubbe maketi. Üç farklı savunma katmanına dair unsurlar yer alıyor.

Peki Çelik Kubbe sistemi ile ilgili ne biliyoruz?

Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, Türkiye'nin yerli teknolojiyle geliştirdiği "Çelik Kubbe" hava savunma sisteminin "aktif durumda" olduğunu duyurmuştu.

Görgün, televizyona verdiği bir röportajda Çelik Kubbe'de kullanılan sistemlerin seri üretimde olduğunu ve bunların bir araya getirilerek ülke geneline entegre edilmesinin planlandığını açıklamıştı.

DGS tercih süreci başladı
DGS tercih süreci başladı
İçeriği Görüntüle

Çelik Kubbe'nin farklı katmanları, 22-27 Temmuz tarihlerinde İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda (IDEF) sergilendi.

'Çelik Kubbe' nedir?

"Çelik Kubbe" farklı irtifada hava savunma sistemlerinin birlikte çalıştığı "bütünleşik bir mimari" olarak tarif ediliyor.

Savunma Sanayii İcra Komitesi, 6 Ağustos 2024'te yaptığı toplantıda Çelik Kubbe projesini onayladı.

İletişim Başkanlığı'ndan o dönem yapılan açıklamada "Çelik Kubbe" şöyle tarif edilmişti:

"Katmanlı hava savunma sistemlerimiz ile tüm algılayıcı ve silahlarımızın bir ağ yapısı altında birbirleriyle entegre çalışması, ortak hava resminin oluşturulması, gerçek zamanlı olarak harekât merkezlerine ulaştırılması ve yapay zeka destekli olarak karar vericilere sunulmasını temin eden yerli ve millî olarak geliştirmekte olduğumuz [bir sistem]."

Sistemin "beynini" Hakim adlı komuta-kontrol platformu oluşturuyor.

Hassas sansörler ve radarlar gibi izleme unsurlarını yapay zeka ve makine öğrenimiyle birleştiren bu platform, hava sahasının gerçek zamanlı ve yüksek doğrulukta analizinin yapılmasını sağlıyor.

Hakim üzerinden farklı savunma sistemleri aynı ağ üzerinden koordine edilebiliyor.

Çelik Kubbe'de alçak irtifada en sık karşılaşılan tehdit olan insansız hava araçları (İHA) ve dronelara karşı İhtar, Gökberk ve Şahin gibi elektronik harp platformları kullanılıyor.

Bu platformlar, tehditleri elektromanyetik karıştırma ve yanıltma yoluyla bertaraf edebiliyor.

Korkut'un fotoğrafı.

Yine alçak irtifa tehditleri için çift namlulu Korkut sistemi de Çelik Kubbe'de yer alıyor.

Korkut, hedefe yaklaşırken infilak eden programlanabilir mühimmat sayesinde özellikle İHA ve seyir füzesi gibi hedeflere karşı oldukça etkili.

Çelik Kubbe'nin kısa ve orta irtifa savunma katmanı, 15 ve 25 kilometre menzile sahip Hisar A+ ve Hisar O+ hava ve füze savunma sistemlerinden oluşuyor.

Çelik Kubbe'nin yüksek irtifa savunma şemsiyesini ise Türkiye'nin uzun menzilli hava savunma ihtiyacını gidermek için geliştirilen Siper sistemi karşılıyor.

ASELSAN, ROKETSAN ve TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilen Siper, 100 kilometreyi aşkın menzile sahip.

Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, bu sistemin 2024'te Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterine girdiğini duyurdu.

Neden önemli?

BBC Türkçe'ye konuşan Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Direktörü Sinan Ülgen, Türkiye'nin hava ve füze savunmasına odaklı bir stratejiyi ortaya koymasını "doğru bir yaklaşım" olarak değerlendirdi:

"Bu planı tek bir projenin ötesinde, bir doktrin olarak görmek lazım. Bu aslında Türkiye’nin uzun vadeli hava ve füze savunma doktrinini oluşturan bir bütünleşik mimariyi ifade ediyor. Bu boyutuyla savunma sanayiindeki yatırımları yönlendirici bir özelliği de olacaktır."

Ülgen'e göre Türkiye'nin yerli savunma sanayisinin böyle bir projeyi gerçekleştirecek yeterliliği var.

"Beş yıl önce bu yetenekler yoktu. Şu anda alçak ve orta irtifa hava ve savunma sistemleri konusunda yerli sistemler var. İHA’lar var, Türkiye’nin sahip olduğu uydular var. Dolayısıyla bu daha bütünleşik mimariyi yaratabilmek için birçok sistem ve alt sisteme artık Türkiye sahip. Bu hamlenin zamanlamasını bir de böyle okumak lazım.”

'Demir Kubbe'ye benziyor mu?

Sinan Ülgen, projeyi değerlendirirken “[Bu konsepti] dünyada en iyi uygulayan ülkelerin başında İsrail geliyor. İsmi de aslında az çok oradaki 'Demir Kubbe'yi andırıyor. Başarıyla uygulanan bir konsept" diyor ve şöyle devam ediyor:

“Savaş teknolojilerinin geldiği noktayı göz önüne alacak olursak, özellikle Orta Doğu’daki İsrail-İran gerilimine bakarsak, füze ve hava savunmasının önemi daha da artmış durumda. Çünkü kısa süreli savaşlarda büyük yoğunlukta hava ve füze saldırılarının olduğunu görüyoruz."

Türkiye'yi yakından takip eden Amerikalı savunma uzmanı Aaron Stein da BBC Türkçe'ye projenin "farklı tehditlere farklı füzelerle" yanıt vermeyi öngördüğünü söyledi.

Stein, "Çelik Kubbe"nin fonksiyonel olarak "Demir Kubbe"nin füze savunma sistemi unsurları Arrow ve Patriot'tan farklı olduğu yorumunu yaptı.

Uzman, "[Türkiye'nin sistemleri] bu amaç için değil de uçak karşıtı savunma için tasarlanmışa benziyor" diye ekledi.

S-400'ler kullanılacak mı?

"Çelik Kubbe" projesinde Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400 sistemlerinin rolü de tartışma konusu.

EDAM Direktörü Sinan Ülgen, S-400'lerin bakımı ve idamesinin Rus uzmanların müdahalesini gerektirdiğini hatırlattı:

“Doktrinin başarısı, bütünleşik yapıyı temsil eden sistem ve alt sistem unsurlarının birbiriyle bağlantılı olmasını gerektiriyor. [Çelik Kubbe’deki] tüm sistem ve alt sistemlerin birbiriyle konuşuyor olması gerekecek... S-400 gibi bir stratejik silah sisteminin, bu ulusal olarak geliştirilen ve şifrelenen iletişim ağına dahil edilmesinin getireceği sakıncalar var.”

Türkiye, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemini 2017'de 2.5 milyar dolara satın almıştı. Bataryanın teslimatı 2019'da yapıldı.

ABD bunun ardından Türkiye'ye "Amerika'nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası" (CAATSA) kapsamında yaptırım uyguladı.

Washington ayrıca Ankara'yı F-35 Müşterek Taarruz Uçağı programından da çıkarttı.

'Güvenilir bir sistem olarak şekillenmesi zaman alacak'

Ülgen, Çelik Kubbe'de yer alması muhtemel olan bazı alçak ve orta irtifa hava savunma sistemlerinin çoktan sahada kullanıldığına dikkat çekti.

Uzman, Türkiye'nin Çelik Kubbe tamamen devreye alınana dek mevcut hava savunma yöntemlerinden faydalanacağını söyledi ve şunları kaydetti:

“Ulusal yeteneklere dayalı hava ve füze savunması mimarisinin ortaya çıkması, başarısının test edilmesi, dolayısıyla güvenilir bir sistem olarak şekillenmesi ister istemez zaman alacaktır.

"Ama bu süre içerisinde Türkiye’nin zaten kendi geliştirdiği bazı yeteneklerle, aynı zamanda da Nato’nun füze kalkanı dahilinde bir hava ve füze savunmasına da sahip olduğunun altını çizmek gerekiyor.”

Kaynak: BBC Türkçe