CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Bayburt’ta düzenlenen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde konuştu. Bayburt mitingi öncesi kendisine gitmemesi gerektiğini söyleyenler olduğunu belirten Özel, "Bugün artık öyle siyasi partilerin kalesi, kale siyaseti bitmiştir. Artık Bayburt ne AK Parti’nin, ne Tayyip Bey’in ne bir başkasının değil, Bayburt bir bütün olarak bu milletin kalesidir" dedi.

"Kale siyaseti bitmiştir"

Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Bugün Bayburt’a sizlerle kucaklaşmaya, buraya koşmaya geldiğimizde bir takım ezberlerin, bir takım haksız söylemlerin yerle bir olmasını ümit ediyordum. Yazdılar, çizdiler. ‘Efendim Gezi oldu. Gezi bir tek Bayburt’ta olmadı’ dediler. ‘Bayburt’a geleceğiz’ dedik. ‘Gitme Bayburt’a, oraya Gezi gelmedi.’ ‘Bayburt’a gideceğim’ diyorum. ‘Gitme Bayburt’a, 19 Mart’tan sonra Bayburt’ta bir şey olmadı.’ ‘Ben gideceğim Bayburt’a’ diyorum. ‘Bayburt AK Parti’nin kalesi.’ Dedim ki ‘Bu ezberler bitti. Bu eski siyaset bitti. Bayburt’a gideceğim, Bayburt’a selam vereceğim.

Bayburt ile kucaklaşacağım. Bayburt bizi bağrına basacak.’ Bugün artık öyle siyasi partilerin kalesi, kale siyaseti bitmiştir. Artık Bayburt, ne AK Parti’nin, ne Tayyip Bey’in, ne başkasının değil. Bayburt, bir bütün olarak bu milletin kalesidir. Artık Bayburt iktidar dostu bir şehir diye değil. Çünkü Bayburt bu iktidara çok dostluk yaptı, çok destek verdi. Ama iktidar. Bayburt’un ona yaptığı dostluğu Bayburt’a yapmadı. Bunun için artık biz şimdi Bayburt’un sesini duymaya, duyurmaya, Allah’ın izniyle ilk seçimlerden sonra Bayburt’a yapılmayanı fazlasıyla yapmaya geliyoruz inşallah.

Bugün Bayburt, birazdan sorunlarını konuşacağım ama jandarmamızın bolca görev yaptığı, o jandarma ki şehirde görev olması gerektiği zaman polisin de imdadına yetişen, kırsalda var, hapishanede var, köyde var, yaylada var. Gece var, gündüz var. Mesai yok, uyku yok. Var gücüyle çalışıyor. Bugün o teşkilatın kuruluşunun 186’ncı yıl dönümü. Kahraman jandarma, ‘Şehit ver’ deyince şehidi veren, ‘Canını ver’ deyince canını veren jandarma. Ama günü gelince de beş kere şark görevine zorlanan jandarma. Astsubayın tazminat sorununun olduğu jandarma, uzmanının kadro sorununun olduğu jandarma. Özlük hakları sorunuyla her birinin zorluklar yaşadığı o jandarmaya buradan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinden bir selam çakıyorum. Sorunlarınızı biliyoruz, Çözmeye geliyoruz. Hepinizden Allah razı olsun.”

"Bu hafta Bayburt’un bütün sorunları meclis gündeminde olacak"

“Uğradığınız haksızlıkları duydum. Yanınızdayız, arkanızdayız. 25 yıl önce Türkiye’nin nüfusu 67 milyon, bugün 86 milyon. Neredeyse 20 milyon nüfus arttı, 25 yılda. Bayburtumuzun o gün nüfusu 97 bin, bugün 83 bin. Türkiye büyümüş, Bayburt küçülmüş. Normalde Bayburt’un da 125 bin olması lazımken, inmiş 83 bine. 180 bin Bayburtlu İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da, Kocaeli’de yaşıyor. Bayburt’ta bir gelecek göremeyen gençler, Bayburt’tan buralara göçüyor. Bayburt’ta yatırım yapmak istesen bin bir tane zorlukla karşılaşıyorsun. Bayburt’un oyunu alanlar, iş hizmet etmeye gelince çantada keklik gördükleri için Bayburt’u unutuyorlar. Seçim günü yüzünü dönenler, seçimden sonra sırtını dönüyor Bayburt’a. Baktım; sanayi yüzde 2, hizmet sektörü yüzde 23, tarım yüzde 75. Buna rağmen tarımın alanının beşte biri azalmış. Yüzde 20 kaybetmiş.

Bayburt’ta çiftçinin ortalama yaşı 58’e çıkmış. Genç çiftçilerin dördünden üçünün seneye gözü yolda. Yani Bayburt’ta doğru yatırımlar yapılmayınca gencin karşısında ya tarla ya gurbet kalıyor. Bayburt’u tarlaya ya da gurbete zorlayan bu sisteme inat, Bayburt’a yatırım getirmeye, fabrikalar kurmaya, gençlerimizi bu güzel şehirde tutmaya söz veriyoruz hep beraber. Bir de verilip de tutulmayan sözler var. Tünel, ne oldu tünel Kop Dağı’ndaki? Bir de temel attılar, 13 yıldır bitirmediler. Havaalanı altı yıldır bekliyor.

Sanayileşmek önemli ama çiftçiye sahip çıkmak da önemli. Bütün Türkiye donda yandı, Bayburt’ta kışın yoğun kar ve kalkmayan kardan sonra tohumlar çürüdü. Zararın telafisi lazım. Destek lazım. Kredi borçlarının kapatılması lazım. Bu sesleri birilerinin duyması lazım. Bu hafta Bayburt’un bütün sorunları Meclis gündeminde olacak. Bayburtlu çiftçi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sesini duyuracak.”

"İşsizlik sorununu çözmek diğer tüm sorunlar kadar kritiktir"

“Mağdurlar; sadece emekli, asgari ücretli, kamu işçisi değil. Büyük bir kurumsal çöküşün içindeyiz. Türkiye’de son 10 yılın en yüksek işsizlik rakamları açıklandı. İşsiz olan, iş aramaktan yılan, iş aramaya bile çıkamayan bütün kesimleri hesaplayınca TÜİK, yüzde 33 işsizlik buldu. Geniş tabanlı işsizlik. Bu gençlerde yüzde 38, kadınlarda yüzde 40. Son 10 yılın en yüksek rakamı var.

Hepiniz biliyorsunuz geçen sene 3.2 milyondu, 4.7 milyona çıktı ev gençleri. Ne demek ev genci? Ne okulda, ne işte, ne eğitimde, ne istihdamda. Maalesef sobanın dibinde, anasının dizinin dibinde. Ev genci 4.7 milyon. Bu gençler bunu hak etmiyorlar. Bu gençler bu haksızlığı hak etmiyorlar. O yüzden işsizlik sorununu çözmek, diğer tüm sorunlar kadar kritiktir, önemlidir. 1.5 milyon atanmayan öğretmenimiz var. Staj ve çıraklık mağdurları var. Ve özellikle KHK mağdurları var. Adam ‘17-25 Aralık’tan önce etle tırnaktık, hep beraberdik, bankasını ben açtım, dershanesine ben gittim, ne istedilerse verdim, hiç geri çevirmedim’ diyor. Gariban memurun çocuğu burslu olarak dershaneye gitmiş, hayatını karartıyor. Ya da bir iftira geliyor, mahkemeden dönüyor, memur iade etmiyor. Yargılanıyor, beraat ediyor. Ama birilerinin zihninde beraat edemiyor. KHK mağdurlarını da atanmayan öğretmeni de staj ve çıraklık mağdurlarını da Türkiye’nin dört bir tarafındaki tüm mağdurları da büyük bir dayanışma duygusuyla biz sahipleniyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi sahipleniyor.

Ülkesine, vatanına milletine ihanet edenden, altındaki tankı üstüne sürenden, F-16’yla Meclis bombalayandan asla bahsetmiyoruz. Onlar cezalarını sonuna kadar çeksinler. Ama ‘Sen bu bankaya kira yatır, sen bu bursu al, sen bu sıkıntı içinde şuraya gel’ deyip de mağdur edilen kardeşlerime söylüyorum. Bir daha kimsenin böyle peşine takılmamak lazım. Bu ülkede peşine takılacak iki tane, bu topraklarda yolundan izinden gidilecek iki Mustafa var. Bir Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Muhammed Mustafa. Bir de bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk. Allah kimseyi ne Peygamberimizin izinden, ne Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ayırmasın. Onun dışındaki bütün yollar batıldır. Bütün yollar.”

Bahçeli'den İsrail'in İran saldırısıyla ilgili ilk açıklama
Bahçeli'den İsrail'in İran saldırısıyla ilgili ilk açıklama
İçeriği Görüntüle

"Erdoğan'dan Trump'a karşı bir dik duruş bekliyorum"

“Yağmur başladı, doluya çevirdi, korktum. ‘Bayburtlular buraya kadar geldi ama dağılır mı?’ diye. Doluda bile dağılmayan Bayburt’a helal olsun, selam olsun. Türkiye’mizin çevresi yangın yeri. Rusya-Ukrayna Savaşı sürüyor. Suriye’deki istikrarsızlık sürüyor. İsrail’in Gazze’deki, Filistin’deki katliamları sürüyor. Şimdi 50 binden fazla Filistinli çoğu kadın ve çocuk katledilmişken, buna karşı önce Amerika sessiz kaldı, sonra da Trump geldi ‘İyi oldu’ dedi resmen. ‘Bunları buralardan ötelere götürelim’ dedi. ‘Burayı güzel bir sahil kent yapayım, kumarhane açayım’ dedi.

Birileri Trump’a hiçbir şey demedi. Bu iktidar partisinin İsrail’e kısık sesle, küçük harflerle konuşması, Trump’a karşı ise suspus olması çok çok üzücü, çok rahatsız edici, çok endişe verici, çok şüphe çekici bir iştir. Biz iki gündür İsrail’in İran’a yaptığı saldırıları kınıyoruz. İran’ın misillemeleriyle işin büyümesinden, nükleer sızıntıdan, yanıbaşımızda yeni bir savaştan endişe ediyoruz. Bunun için başta Sayın Erdoğan’ı, sadece İsrail’e laf söyleyerek değil, Trump’a, ‘Sen buna niye yüz veriyorsun, niye şımartıyorsun, niye tepemize bindiriyorsun, niye Müslüman kanı döküyorsun?’ diye Trump’a karşı bir dik duruş bekliyorum. Trump’a karşı. Orada bir Filistin bayrağı sallanıyor. O abimi, o kardeşimizi gösterin.

Biz yarın Saadet Partisi’nin davetiyle, çok sayıda muhalefet partisi yarın akşamüstü Üsküdar’da toplanıyoruz. Filistin’e sahip çıkıyoruz. İsrail’e meydan okuyoruz. Filistin’le dayanışma gösteriyoruz. Ben bu konuda bütün Türkiye’nin birlikte olması gerektiğini, Filistin meselesinin Türkiye’nin ulusal meselesi, milli meselesi olduğunu hatırlatıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak da herkes şunu bilsin ki; üçüncü Genel Başkanımız, Başbakan Bülent Ecevit ile Yaser Arafat’ın ilişkisi neyse bizim Filistin ile olan ilişkimiz odur.”

Muhabir: Şevval Dalgıç