Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun AK Parti’ye katılması sonrası konuştu. Nevşehir’de Bağcılar Gürsel Erol Cemevi’nin açılışında konuşan Özgür Özel, “Bugün burada bizimle birlikte olan çok sayıda arkadaşımız, çok önemli görevlerle makamlarla gelecekler. Ama bir şey değişmeyecek. Zulme karşı boyun eğmeme, dimdik durma, Hüseyin’in duruşunu gösterme, her türlü kendi yanına gidip te saray sofrasına oturan hızır paşalara karşı pir sultanın direncini, duruşunu gösterme, Hacı Bektaş’ın gösterdiği, yoldan ayrılmama, yolda bazı yolcular başka taraflara sapabilirler karşı tarafa geçebilirler. Hızır paşa gibi zulmün karşısında boyun eğip zulüm edenlerin safına katılabilirler. Ama hepimiz biliriz ki yol yolcudan uludur. Biz bu yolun bütün yolcularının yolundan sapmayan ve bu yolun aşkını gönlünden uzaklaştırmayan bütün yolcuların önünde saygıyla eğilirim” dedi.
Özgür Özel'in konuşması şöyle:
“Burada çok sayıda milletvekilimizle, Genel Başkan Yardımcılarımızla, Parti Meclisi üyelerimizle birlikteyiz. Şüphesiz bir siyasi partiye ait olan bir günde, bir organizasyonda değiliz. Bir açılışta değiliz. Tüm siyasi görüşlere, tüm insanlara, yüreğinde insan sevgisi olan herkese açık olan bir coğrafyadayız. Sayın Gürsel Erol beni bugünkü program dahilinde bu açılışa davet edip konu hakkında bilgi verince, açıkçası hem çok memnun oldum hem de şaşırdım. Biraz önce Sayın Zeynel Abidin Başkan da ifade etti. Hacı Bektaş gibi bir yerde Alevilerin inançlarının gereğince cenaze törenlerini yerine getirecekleri, canlarını sırlayacakları, uğurlayacakları bir mekânın olmaması ya da olması gerektiği gibi bir mekânın olmaması, gerçekten hepimiz açısından ama en çok da eşit yurttaşlık üzerine kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılına girdiğimiz bugünlerde devletimiz açısından büyük bir eksik. Bu açıkça yapısal bir soruna işaret ediyor. Hepimiz eşit yurttaşlık mantığıyla kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıyız. Ve bu devlet, hizmet beklediğinde gerektiğinde canımızı vermek üzere orduya birlikte gidiyoruz, askere birlikte gidiyoruz. Vergi istendiğinde hepimiz vergi veriyoruz. Ama devlet hizmet etmeye geldiğinde bir inancın, bir mezhebin tüm ihtiyaçlarını bir dediğini iki etmeden yerine getiriyor. Camilerin bütün masraflarını karşılıyor. Hocaların, müezzinlerin, imamların, hafızların maaşlarını ödüyor. Ama iş Alevilere, onların ibadetine gelince Hacı Bektaş’ta bile bir cemevinin, Bağcılar Cemevi’nin yeniden onarılması, restore edilmesi, misafirhanesinin olması gerektiği hale getirilmesi bir milletvekilinin yüce gönüllülüğüne, onun maddi-manevi desteklerine ve çok sayıda kurumun katkısına muhtaç oluyor. Önüne bir yeşil alan için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne davette bulunuyoruz. Ve bu aslında en büyük soruna işaret ediyor. Biraz önce Sayın Erol da ifade etti.
“Laikliğe sahip çıkmak hepimizin görevi”
Bugün ülkemizde bizim yıllardır terörden çok canı yanmış Türkiye Cumhuriyeti’nde, şimdi terörün sona ermesi, annelerinin gözyaşının durması, kalıcı barışın sağlanması ve bundan sonra bu adımların atılabilmesi için de bizim yıllardır büyük bir tutarlılıkla ifade ettiğimiz bir komisyonun kurulması söz konusu oldu. Biz o komisyonda yer aldık. Bugünlerde o komisyonda Meclis’i ve milletin de Meclis’i bildiğini bildiğimiz için yer aldık. Birileri iktidarda olabilir ama Meclis milletindir. Komisyon o iktidar partisinin değil, millete ve onun Meclis’ine aittir. Gördüğümüz bütün zulümlere, bütün haksızlıklara rağmen o komisyonda yer aldık. Amacımız; Türkün, Kürdün, Lazın, Çerkesin bu ülkenin üzerinde etnik kökeni ne olursa olsun, doğum yeri ne olursa olsun, atasının, babasının, anasının kökeni ne olursa olsun herkesin eşit yurttaş olduğu ve inancı ne olursa olsun tüm dinlere ve tüm mezheplere eşit mesafeli olduğu yarınları birlikte inşa edebilmek… O komisyona 29 maddelik bir demokratikleşme paketi sunduk. Paketin içinde üzerinde ayrı ayrı konuşacağımız çok önemli başlıklar var. Ama onlardan bir tanesi; yıllardır tüm Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin, bundan önceki tüm Genel Başkanlarımızın ifade ettiği, başta cemevlerinin ibadethane kabul edilmesi, Alevilerin kendilerini eşit hissetmedikleri hangi ayrımcılık varsa, hizmet noktasında, söylem noktasında hepsinin giderilmesi, semboliktir, Madımak’ın bir utanç müzesi haline getirilmesi ve bu topraklar üzerinde Aleviler ne çektiyse o acıların devlet tarafından ortaklaştırılması ve bir daha yaşanmaması için her türlü tedbirin alınmasına yönelik çok kapsamlı bir paketi de Meclis’e sunduk.
“Meclis komisyonunu anayasa komisyonu olarak görmüyoruz”
Tabii ki bu noktada o Meclis komisyonunu bir anayasa komisyonu olarak görmediğimizin altını çizmek lazım. Ama anayasada gelecekte seçimler yapılıp da bu ülkede bu millet vesayetlerden uzak bir Meclis’i oluşturduktan sonra hep birlikte gerçekten demokratik, sivil bir anayasa için, darbelerden taşıdığı izlerden arındırılmış bir anayasa için, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu eşit yurttaşlık prensibinin altının kalın kalın çizildiği bir anayasa için günü geldiğinde hepimiz üstümüze düşeni yaparız. Ancak bugün anayasa tartışmalarıyla Cumhuriyetin temel kolonlarına saldırmayı hedefleyenlerin, eline mikrofonu alanın ‘Efendim Türk, Kürt, Arap’ diyerek başka bir çatı tarif edenlerin, ülkeyi Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisinin gelip ‘Efendim Osmanlı’nın millet sistemini’ önermenin yani yeni çatılar, tuhaf çatılar arayışına girenlerin karşısına hep birlikte dikilip ‘Bizim bir çatımız var o da Cumhuriyet çatısıdır’ demenin vaktidir. Bu Cumhuriyeti var eden en önemli taşıyıcı kolonlardan biri laikliktir. Laikliğe sahip çıkmak hepimizin görevidir.
“Yol yolcudan uludur”
Bugün burada sizlerle birlikte olurken benim de yüreğimin bir tarafı sızım sızım sızlıyor. Birazdan akşamki törenlere geçmeden önce, bir anahtarım var, bir odam var. Gideceğim o odayı açacağım. O oda geçen sene KİPTAŞ’ın yapıp Ekrem Başkanımızla birlikte hep birlikte açtığımız mihmandar evindeki odamızın anahtarı. Ekrem Başkan o odaya girdiğimizde demişti ki ‘Burası tabii yıl boyunca misafirleri ağırlayacak. Ama bu odaya iki anahtar yaptıracağım, bunlardan birini Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na, bir tanesini Özgür Özel’e vereceğim. Bizim gönlümüz geniş’ demişti. ‘Bu oda hepimize yeter’ demişti. O oda hepimize yeter ama bugün geçen seneki gibi o da Ekrem Başkan’la birlikte oturmayacağız. Maalesef Ekrem Başkanımız o odadan bile küçük bir hücrede bugün Silivri Cezaevi’nde. Sıcak mesajını biraz önce Vekili Nuri Başkanımıza iletti. Ümit ediyorum bundan sonra yıllarca Hacı Bektaş’a, Sayın Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı sıfatıyla gelecek. Bugün burada bizimle birlikte olan çok sayıda arkadaşımız, çok önemli görevlerle, makamlarla gelecekler. Ama bir şey değişmeyecek. Hem Ekrem Başkan’ın yüreğindeki hem bizim yüreğimizdeki insan sevgisi, zulme karşı boyun eğmeme, dimdik durma, Hüseyin’in duruşunu gösterme ve her türlü kendi yanından gidip de saray sofrasına oturan Hızır Paşalara karşı Pir Sultan’ın direncini, duruşunu gösterme, Hacı Bektaş’ın gösterdiği yoldan ayrılmamak… Yolda bazı yolcular başka taraflara sapabilirler, karşı tarafa geçebilirler. Hızır Paşa gibi zulmün karşısında boyun eğip, zulmedenlerin safına katılabilirler. Ama hepimiz biliriz ki; yol yolcudan uludur. Biz bu yolun bütün yolcularının, yolundan sapmayan ve bu yolun aşkını gönlünden uzaklaştırmayan bütün yolcularının önünde saygıyla eğilirim.”