DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, CHP İstanbul il yöneticilerinin görevden alınması ve yerine kayyım atanmasının, iktidarın siyaset sahnesini düzenlemesine yardımcı olacak kararlar vermesi olarak değerlendirdi. Bakırhan, CHP’nin kurumsal yapısı ve belediyelerine dönük yargı eliyle yürütülen operasyonların hukuksuz ve demokrasiye aykırı olduğunu belirtti.

Ali Mahir Başarır: Biz ne ilimizi ne de partimizi işbirlikçilere teslim etmeyiz
Ali Mahir Başarır: Biz ne ilimizi ne de partimizi işbirlikçilere teslim etmeyiz
İçeriği Görüntüle

Yeni Yaşam Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan Bakırhan Suriye’de Alevi ve Süveyda’daki Dürzilere yönelik saldırıların, binlerce masum can kaybına yol açtığını hatırlattı. Bakırhan, “Yaşanan sistematik katliamlar ve devam eden IŞİD saldırıları bölgede yaşayan tüm halkların güvenlik endişelerinin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Kürtler dahil olmak üzere, bölgedeki hiçbir toplumdan kendi güvenliğini garanti altına almadan, üstelik mevcut uygulamalarıyla güven vermeyen ve demokratik karakteri henüz netleşmemiş bir yapı içinde eriyin demek, hem etik hem de vicdan sınırları dışında kalır. Alevilerin ve Dürzilerin yaşadığı trajediyi Kürtlerin yaşamayacağına dair hangi güvence sunulabilir? Sorunların çözümü operasyon tehditleriyle değil, hak ve hukuk temelinde diyalogla mümkündür” dedi.Bakırhan, “Kürtlerin hangi statüde, hangi haklar çerçevesinde yaşayacağına dair somut garantiler olmadan, sadece ‘teslim olun’ demek ne adaletle ne de barışla bağdaşır. 10 Mart mutabakatına uyulması isteniyor. Soruyorum? Suriye Arap Cumhuriyeti ismi 10 Mart Mutabakatı’nın ruhuna uygun mu? Suriye Geçiş Anayasası’nı Kürtlere, Dürzilere, Alevilere, Türkmenlere sormadan, Suriyelilere sormadan ilan etmek 10 Mart Mutabakatı’na uygun mu? Hükümet ilan edilirken, Cumhurbaşkanı belirlerken Kürtlere sormamak, Suriyelilere sormamak 10 Mart Mutabakatı’na uygun mu? 10 Mart Mutabakatı başta Kürt halkı olmak üzere Suriye’de yaşayan halkların, inançların kendi kimliklerinden, inançlarından ve yönetime katılma haklarından mahrum olmaları demek mi” diye konuştu.

“Tek somut bir adımın henüz hayata geçmediğini hatırlatmak zorundayız”

Sürecin, şiddetin yerini siyasetin; çatışmanın yerini diyaloğun, ötekileştirmenin yerini kucaklaşmanın aldığı bir dönüşüm dönemi olarak niteleyen Bakırhan, “Sayın Ömer Çelik, olmazın kısmındadır. Her şeyi kendinize hak göremezsiniz. Adil konuşmak zorundayız. Çünkü bu süreç bir yap-et süreci değildir. Beklentiler ve adımları konuşacaksak, hiç olmadığı kadar atılan tarihi adımlara karşılık tek somut bir adımın henüz hayata geçmediğini hatırlatmak zorundayız” dedi.

Bakırhan şöyle devam etti: “Neden Kuzey-Doğu Suriye heyeti ile resmi olarak görüşülmüyor mesela? Neden kabinedeki bakanlar kendi ülkelerindeki çözüm ve barış sürecinden daha çok Suriye işleri ile meşgul durumdalar? Madem stratejik bir adım bu, madem ülke ve bölgenin kaderi değişecek neden gerçekçi sözler kurulmuyor? Mesela demokratik entegrasyona dair tek bir öneri toplum ile paylaşıldı mı? Varsa yoksa parmak sallama.”

“Barışın kapılarını açan, sorunları diyalogla çözme iradesi”

Bu sürece karşı çıkanların uzun süredir askeri seçeneği dayattığını belirten Bakırhan, “Bu seçeneğe başvurmak yaklaşık bir yıldır büyük bir emek ve çabayla yürütülen süreci büyük bir çıkmaza sürükler. Bunu da süreç karşıtları dört gözle bekliyor. Toplumun büyük çoğunluğu sürece destek veriyor. Artık çözüm diyor, savaş diyen bir avuç insanın yüzyılımızı çalmasına izin vermeyelim. Biz bu sürece kıymet biçiyoruz ve başarıya ulaşması için de yapıcı rolümüzü koruyacağız. Barışın kapılarını açan, sorunları diyalogla çözme iradesidir. Bu iradeyle hareket ettiğimizde, hem Kürt onurunu ve hakkını koruyabilir hem de Türkiye’nin güvenlik kaygılarına çözüm bulabiliriz.

19 Mart’tan beri CHP’nin kurumsal yapısı ve belediyelerine dönük yargı eliyle yürütülen operasyonların hukuksuz ve demokrasiye aykırı olduğunu ifade ettiklerini vurgulayan Bakırhan, “Bu operasyonların amacı adaleti sağlamak değil, iktidarın siyaset sahnesini düzenlemesine yardımcı olacak kararlar vermesidir. Yolsuzlukla mücadele derdi varsa, Sayıştay tarafından tespitli ve tescilli yolsuzluk yapan kayyımlardan başlanırdı. Ama baştan beri bu operasyonlar siyasi saiklerle gerçekleştiriliyor. CHP’nin bu komisyona ‘arkadaşlarımıza operasyon yapılmasın’ şartıyla girmediğini ifade etmesi çok değerlidir. Israrla CHP’nin sinir uçlarına dokunup ‘madem bize bunları yapıyorsunuz o halde biz de komisyonda yer almayız’ noktasına çekmek isteyen bir akıl devrede. Bu bir tuzaktır, suyu sürekli bulanıklaştırma ısrarıdır. Oysa Özgür Bey’in de ifade ettiği üzere gelişmeleri hakiki bir yerden okuduğumuzda elma ve armudu birbirine karıştırmamak son derece önemlidir. Bir asırdır gündemimizde olan bir meseleyi çözerken gemiyi sarsmaya çalışanlar, batırmaya çalışanlar çok olacak. Ama ne olursa olsun Kürt meselesini çözecek ve Türkiye’yi hep birlikte demokratikleştireceğiz. Başka da çaremiz yok” ifadelerinde bulundu.

Kaynak: MA