Çocukluk döneminde yaşanan bu temel ayrılık anı, ilerleyen yaşlarda insanların ilişkilerine de yansır. Ayrılık anksiyetesi, en genel tanımıyla sevdiğimiz ve duygusal açıdan bağlı olduğumuz kişilerden uzak veya ayrı kalmamıza yönelik yaşadığımız yoğun korku ve kaygıdır. Ayrılma anksiyetesi denildiğinde, bu bize genellikle duygusal sıkıntı içinde olan ve ebeveynine sıkı sıkı tutunan, onu bırakmak istemeyen ağlayan huzursuz bir çocuğun görüntüsünü çağrıştırır.

İlişkiler kurma sürecinde, bireyler için ayrılmanın dünyadan dışlanma gibi algılanması, bu deneyimin bir başarısızlık olarak görülmesi, derin bir panik ve kayıp hissi yaratır. Bazen bu durum, ayrılığa zemin hazırlayacak davranışlara bile yol açabilir. Aşırı teslimiyetçilik ve kabullenme, ilişkinin sürdürülmesinde adeta bir gurur kaynağı haline gelebilir, fakat bu durum, ayrılık yaşandığında kişiyi dışlanmışlık ve utanç duyguları ile baş başa bırakabilir.

Ayrılık anksiyetesinin temelinde yatan, ilişkide terk edilmeme odaklı yaşamaktır. Bu odak, kişinin kendi benliğini sergilemekte zorlanmasına, ilişkiyi ve partnerini sürekli sorgulamasına, ilişkiden beklentilerini kişisel olarak algılamasına ve reddedilme korkusuna sebep olur. Tedirgin olduğunda ilişkinin güvencesini aramak, sürekli onay istemek ve herhangi bir yanlış yapmamak için aşırı çaba göstermek, ilişki içindeki mutsuzluğu artırır.

Yetişkin ayrılık anksiyetesi yaşayan bireyler genel olarak;

Orkide fiyatları 1500 TL’ye kadar çıkıyor: Annelere çiçek alınabilecek mi? Orkide fiyatları 1500 TL’ye kadar çıkıyor: Annelere çiçek alınabilecek mi?

·         İşe gitmek üzere evden ayrılmayı geciktirebilirler.

·         Evden uzun ya da kısa süreler ayrı kaldıklarında (örneğin seyahat) yoğun sıkıntı hissedebilirler.

·         Aile üyeleriyle iletişimi sürdürmek için sebepler yaratabilirler.

·         Sevdiklerinin güvende olduğundan emin olmak amacıyla gün içinde sıklıkla telefon görüşmeleri yapabilir, mesaj atabilirler. Bunun mümkün olmadığı durumlarda ise yoğun bir korku duyabilirler.

·         Devam eden romantik ilişkilerinin durumu hakkında sorular sorabilirler ve bu yolla ilişkide kendilerini güvence altına almayı isteyebilirler.

·         Sevilen kişiden ayrı kaldıklarında, onun başına kötü bir şey geleceği düşüncesine yoğunlaşarak, zihinlerinde kötü senaryolar üretebilirler ve bu düşüncenin yarattığı kaygıyı yönetmekte zorlanabilirler.

·         Tüm bu durumlar konsantrasyon problemlerine sebep olabilir ve kişiler işlevselliklerini kaybedebilirler.

Hayat boyu görülme oranı yüzde 6.6

Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğunun hayat boyu görülme oranı yüzde 6.6 iken, çocukluk döneminde yaşanan ayrılma anksiyetesi bozukluğunun yaygınlığı yüzde 4.1 olarak belirlenmiştir. Bu oranlara bakarak yetişkin ayrılık anksiyetesinin aslında çocukluk döneminde yaşanan ayrılma anksiyetesinden daha sık görüldüğünü söyleyebiliriz.

Ayrılık anksiyetesiyle nasıl başa çıkacağız?

İlk adım cesaret edip yeniden sevmeyi öğrenmek olmalıdır ki sonuçlarını kucaklayarak ilişkilerimizi doğal bir davranış biçimiyle yaşamalıyız. İlişkide esnek olmalı, kararlar alırken katılımcı olmalı ve yalnızca bir dünya oluşturabileceğimizden korkmamalıyız. Tartışmalardan kaçınmak yerine, kendimizi ifade etmeyi öğrenmeli ve ilişkiyi sürdürme gayesini hayatımızın merkezine almadan, bireysel özgürlüklerimize de yer vermeliyiz. Ayrılık anksiyetesi ile başa çıkmak, kendi içsel gücümüzü keşfetmek ve ilişkilerimizde sağlıklı dinamikler oluşturmakla mümkündür. Bu süreç, bizi daha güçlü, daha özgür ve daha mutlu bireyler haline getirebilir.

Muhabir: Şevval Dalgıç