Diyarbakır’da bir otelin toplantı salonunda, ‘Adli ve idari yargıda bireysel başvuru ihlal kararları ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması’ konulu bölge toplantısı düzenlendi. Toplantıya Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Birinci Başkanı Ömer Kerkez, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Muhsin Şentürk, Avrupa Konseyi İnsan Hakları, Adalet ve Hukuki İşbirliği Standartlarının Uygulanması Dairesi Başkanı Lilja Grétarsdóttır, Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkanı William Massolin, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çelenk, Diyarbakır Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Erhan Çavuşoğlu, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Kenan Şenlik, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Ali İrfan yılmaz ve davetliler katıldı.

Programda konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, bölge toplantılarının 7’ncisinin Diyarbakır’da gerçekleştirildiğini ifade etti.

“702 bin başvurudan 81 bin 841’inde ihlal kararı verildi”

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sürecine ilişkin verileri paylaşan Özkaya, “Bireysel başvuru, herkesin Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurmak suretiyle kullanabileceği bir hak arama yoludur. Eylül 2012 tarihinden bu yana fiilen kullanılmaktadır. Söz konusu tarihten bugüne kadar, bireysel başvuru sistemi kapsamında, Mahkememize 702 bin 53 başvuru yapılmıştır. Bunların 600 bin 14’ü karara bağlanmıştır. 600 bin 14 kararın önemli bir kısmını, 531 bin 134’ünü kabul edilebilirlik kriterlerinden, birini veya birkaçını taşımaması nedeniyle başvurular hakkında verilen kabul edilemezlik kararları oluşturmaktadır. Belirtilen durumla birlikte 23 Eylül 2012 tarihinden bugüne kadar Mahkememiz tarafından toplam 81 bin 841 ihlal kararı verilmiştir. Bunların 56 bin 443’ü makul sürede yargılanma hakkına ilişkindir ve başvuruculara bir miktar manevi tazminat verilmesi ile sonuçlanan ihlal kararlarıdır. Adil yargılanma hakkı, mülkiyet hakkı, ifade özgürlüğü gibi 19 değişik hak grubundan dosya bazlı verilmiş ihlal kararı sayısı 23 bin 914; hak bazlı verilen ihlal kararı sayısı ise 25 bin 398’dir. Mahkememiz kayıtlarına göre bu kararlardan bugün itibarıyla icra süreci henüz tamamlanmamış olanların sayısı 84’tür. Sözünü ettiğimiz sayılara baktığımızda, yıllar itibarıyla yapılan 702 bin 53 başvurunun yaklaşık yüzde 76’lık kısmının, yani 531 bin 134 ünün, kiminin süresinde yapılmaması, kiminin diğer kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması ve kiminin de böyle isimlendirilmese de nitelik itibarıyla tamamen temyiz incelemesi yapılması istemi niteliğinde olması nedeniyle kabul edilemezlikle sonuçlanan başvurular olduğunu; makul süre dahil yüzde 24, makul süre düşüldükten sonra kalanların ise yaklaşık yüzde 16 civarındakilerin de bir hak ihlali var mı yok mu incelemesini gerekli kılan nitelikteki başvurular olduğunu görüyoruz. Öte yandan 13 yılda verilen ihlal kararlarının toplam başvuruya oranının da makul süre hariç yaklaşık yüzde 3,4 olduğu görülmektedir. Tabii ki konjonktürel nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan spesifik bir konuya ilişkin çok sayıda dosya olması durumu bunun dışındadır” diye konuştu.

BKM soruşturmasında 'etkin pişmanlık' iddiası: Aytaş, eski MB yöneticisini suçladı
BKM soruşturmasında 'etkin pişmanlık' iddiası: Aytaş, eski MB yöneticisini suçladı
İçeriği Görüntüle

“Anayasa Mahkemesi bir süper temyiz mercii değildir”

Özkaya, bireysel başvurulara ilişkin değerlendirmesinde, “Peki buradan nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor? Buradan, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru incelemelerinde bir süper temyiz mercii olarak görev yapmadığı; önüne gelen başvurularda Anayasa’dan kaynaklanan bir yetkiyle anayasal bir görevin yerine getirilmesi bağlamında, yalnızca, bir hakkın anayasal anlamda ihlal edilip edilmediğine baktığı sonucu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla buradan da hem bireysel başvurunun bir temyiz yolu olduğu algısının gerçeğe uygun düşmediği hem de Anayasa Mahkemesi ile diğer yüksek mahkemelerimiz olan Yargıtay ve Danıştay arasındaki bireysel başvuruya ilişkin ilişkinin, hiyerarşik bir yönü bulunmayan, anayasal iş bölümüne dayalı bir ilişki olduğu sonucu ortaya çıkıyor. Kaldı ki Anayasa Mahkemesi de hemen her vesileyle, ilgili her kararında hak ihlallerini giderme görevinin öncelikle genel anlamda kamu gücü kullanan tüm organlara ve özelde de olağan yargılamayı yapan mahkemelere ait olduğunu vurguluyor ve böylece Anayasa Mahkemesi ile diğer mahkemeler arasındaki ilişkinin ‘ikincillik’ ilkesi esası üzerine kurulduğu tespitini yapıyor. Bununla birlikte bireysel başvuru yolunun uygulandığı diğer ülkelere baktığımızda da ülkemizde bu alanda yaşanan tartışmaları olağan ve normal karşıladığımızı ifade etmek istiyorum. Kaldı ki biraz sonra da ifade edeceğim gibi Anayasa Mahkemesi diğer yüksek mahkemelerimiz Yargıtay ve Danıştay ile tam bir iletişim içinde çalışmaktadır. Bu bağlamda hem Sayın Yargıtay ve Danıştay Başkanlarımıza hem de yüksek mahkemelerimizin kurul ve daire başkanlarına ve üyelerine hassaten teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Kaynak: DHA