AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, PKK'nın temmuz ayı içerisinde silah bırakacağına dair yayımlanan haberlere ilişkin, "Artık günler içinde gerçekleşeceği bir aşamaya gelmiş oluyoruz. Dolayısıyla Terörsüz Türkiye açısından önümüzdeki günler son derece önemli olacaktır” dedi.

“Önümüzdeki günler son derece önemli olacak”

Çelik’in konuşmasından satır başları şöyle;

Bilal Erdoğan: Derdimiz inançlı, vatanperver birey yetiştirmek
Bilal Erdoğan: Derdimiz inançlı, vatanperver birey yetiştirmek
İçeriği Görüntüle

“DEM Parti - Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmesi haftaya gerçekleşecek. Orada da kesin bir takvim vermek istemem şu aşamada.

Şöyle değerlendirmek lazım, o konudaki çalışmalar kendi doğası içinde ve takvimi içerisinde yaptığımız çalışmalar çerçevesinde doğru bir şekilde kendi ritmi içerisinde ilerliyor.

Daha önce bunu haftalar evvel sorduğunuzda bunun aylar içinde gerçekleşmesini bekliyoruz demiştim. Daha sonra en son basın toplantımızda haftalar içinde demiştim. Artık günler içinde gerçekleşeceği bir aşamaya gelmiş oluyoruz. Dolayısıyla Terörsüz Türkiye açısından önümüzdeki günler son derece önemli olacaktır.

Tabi burada Sayın Cumhurbaşkanımızın bugün yapacağı konuşma yine terörsüz Türkiye konusundaki çerçeve açısından önemlidir.”

"Bunun sanatla, fikir özgürlüğüyle, sanat özgürlüğüyle herhangi bir alakası yok"

Bu İslamofobik İslam düşmanı akımlarla da mücadele ediyoruz. Bu çerçevede bakıldığında esasında şimdi bu karikatürle ilgili yapılan bazı açıklamaları gördüğümüzde bu ortaya çıkacak tepkilerin hesap edilmemiş olduğunu değerlendirmiyoruz.

Yani bunun herhangi bir şekilde bir sanatla, fikirle, fikir özgürlüğüyle, sanat özgürlüğüyle herhangi bir alakası yok, herhangi bir ilgisi yok. O şekilde yorumlanması mümkün değil.

Bize göre doğrudan İslam düşmanlığı yapan, Hz. Musa'ya düşmanlık yapan, Peygamber Efendimiz'e saygısızlık yapan, bir nefret suçudur.

Burada tabii Avrupa'da faşistler bunları gerçekleştirirken birkaç tabloya rast gelmiştik hep beraber.

Birincisi orada bir takım ülkelerde polis güçleri Kur'an-ı Kerim yakanlara, bu saygısızlığı yapanlara korumak için güvenlik tedbiri alıyordu. Ama birisi Tevrat yakmaya kalktığında onu engelliyordu. Biz de şöyle söyledik, dedik ki Tevrat'ın yakılmasını engellemeniz doğrudur. Hiçbir kutsal kitaba saygısızlık yapılmamalıdır. Ama Kur'an-ı Kerim'in yakılmasını da engellemeniz gerekirdi. Yani bu konuda bir çifte standart olmaması gerekir.

Yine biliyorsunuz herhangi bir şekilde Müslümanlar kendi değerlerinden aldıkları güçle yapılan bir saygısızlığa saygısızlıkla cevap vermezler.

Hz. Peygamber'e yapılan bir saygısızlık neticesinde Müslümanlar biliyorsunuz bazı Avrupa ülkelerinde Hz. İsa Efendimiz'e saygı geceleri düzenlemişlerdi.

Doğrusu budur. Yine hatırlayacaksınız Gazze ile ilgili gösteri yapanlar, burada Müslümanlar, Hıristiyanlar, Siyonizme karşı çıkan Museviler, Amerikan üniversitelerin bahçelerinde bu eylemi yaparken Müslüman gençler namaz vakti geldiğinde Bahçede namaz kılarken Hristiyan gençler Onların etrafında çember kurarak Onları korumuşlardı. Doğru tutum doğru davranış biçimi budur. O sebeple İslam düşmanlığı değerlerimize hakaret hangi dinden olursa olsun bu değerler karşısında saygısızlık yapanlara karşı bu bizim en net şekilde sürdüreceğimiz hem bir siyasi mücadeledir hem bir sosyal mücadeledir hem bir zihniyet mücadelesidir. Tabii ki hukuki mücadelemizi de bu çerçevede vereceğiz.

Bir de şunu söylemek isterim, dün tabii bütün bu hassasiyeti gösteren vatandaşlarımıza buradan saygılarımızı, sevgilerimizi ve hürmetlerimizi iletiyoruz. Bu hassasiyet son derece değerli bir hassasiyettir, kutsala sahip çıkmaktır, insanlık değerlerine sahip çıkmaktır.

Bütün bunlar yapılırken bir kere daha dünyaya bu değerler konusundaki en net mesajımızı vermiş olduk. Fakat bunlar yapılırken bazı kişilerin polis güçlerine saldırması, emniyet güçlerine dönük olarak fiziki şiddet uygulamaya kalkması gibi davranışlar tabii ki kabul edilemez.

Unutmayalım ki tepkimizi gösterirken bu infiali ortaya koyarken muhakkak surette hakkaniyet çizgisinin içinde kalmak lazım.

Hakkı savunan bir tutum içerisinde kalmak lazım. Bir takım yanlışların içine düşülmemesi lazım. Yanlışların içine düşenlere de fırsat verilmemesi lazım.

Kaynak: Haber Merkezi