Türkiye’de bireysel silahlanma tartışmaları sürerken, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verileri ilk 9 ayda 121 kadının ateşli silahlarla öldürüldüğünü gösterdi.

"Denetleme yok, yasa dışı silah ticareti gerçekleşmeye devam ediyor"

29 Ekim Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan kadın cinayetleri verilerine dair şunları söyledi:

“Kadına yönelik şiddetin Türkiye’de giderek arttığı bir olguyla karşı karşıyayız. Bunun özellikle ateşli silahlarla gerçekleştirilmiş olmasından dolayı silahlanma konusuna dikkat etmemiz gerekiyor. Bu durum bir denetleme olmadığını, yasadışı birtakım silah ticaretinin gerçekleştiğini gösteriyor… Yetkililere düşen sorumlulukların yeni baştan gözden geçirilmesi gerekiyor.”

"Devletin denetim kapasitesi yetersiz"

Cumhuriyet'in aktardığına göre, Avukat Süreyya Kardelen Yarlı ise denetim ve ruhsat süreçlerine işaret etti:

“Bu tablo, bireysel silahlanmanın kontrolsüz biçimde yaygınlaştığını, devletin denetim kapasitesinin ise yetersiz kaldığını açıkça ortaya koyuyor. Ruhsatlı silahların verilmesinde psikolojik değerlendirme, şiddet geçmişi taraması ya da sosyal inceleme zorunluluğu yok. Denetim mekanizmaları son derece zayıf ve ruhsatsız silahlar neredeyse cezalandırılamaz hale gelmiş durumda. Bu durum, şiddet eğilimli bireylerin kolaylıkla silah edinebilmesine, özellikle kadın cinayetleri ve aile içi şiddet vakalarında ölüm oranlarının dramatik biçimde artmasına neden oluyor.”

DEM Parti’den ‘Erdoğan’lı Meclis resepsiyon fotoğrafına’ ilişkin açıklama
DEM Parti’den ‘Erdoğan’lı Meclis resepsiyon fotoğrafına’ ilişkin açıklama
İçeriği Görüntüle

"İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, sistemi işlevsiz hale getirdi"

Yarlı, yasal çerçevede kapsamlı değişiklik çağrısı yaptı:

“Türkiye’nin acilen Avrupa standartlarında bir Silah Kontrol Yasası’na, ruhsat sisteminde psikolojik yeterlilik ve periyodik denetim zorunluluğuna, ayrıca yasadışı silah ticaretine yönelik etkin bir soruşturma altyapısına ihtiyacı var. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ise kadına yönelik şiddetle mücadelede zaten zayıf olan önleme mekanizmalarını daha da işlevsiz hale getirdi. Silahlanmanın bireysel özgürlük değil, toplumsal bir güvenlik riski olduğu artık görülmeli.”

Kaynak: Haber Merkezi