Boşanma oranları genel olarak düşüş gösterse de, ABD'de 2019 verilerine göre 50 yaş ve üzeri yetişkinler, boşanmaların dörtte birini oluşturuyor. Bu durum, "menopoz boşanması" (menodivorce) olarak adlandırılan yeni bir kavramı gündeme getiriyor. Menopozun getirdiği hormonal değişikliklerle birlikte, bazı kadınlar eşlerinin davranışlarına karşı daha az hoşgörülü olmaya başlıyor ve bu durum evliliklerin sonlanmasına yol açabiliyor.
İletişim
İlişki uzmanı olan Claire Renier, bu dönemde açık ve dürüst iletişimin hayati önem taşıdığını vurguluyor. Menopozun tüm semptomları kolayca hafifletilemeyebilir, bu nedenle partnerinize destekleyici bir varlık olmak en önemli şeylerden biri. Renier'e göre, bu geçiş sürecindeki kadınlar, duygularını yargılanma korkusu olmadan ifade edebilmeliler. Partnerin, kadının her zamankinden daha hassas olabileceğini bilerek, kullandığı dil ve tona dikkat etmesi gerekiyor. Aynı zamanda, erkek partner de biriken hayal kırıklıklarını veya endişelerini rahatça dile getirebilmeli. Her iki tarafın da düzenli sohbetler yaparak birbirlerini aktif olarak dinlemesi, kırgınlıkların oluşmasını engelliyor. Bu karşılıklı anlayış, ilişkinin sağlam kalmasına yardımcı oluyor.
Eğitim
Claire Renier, çiftlerin menopoz hakkında birlikte ve ayrı ayrı bilgi edinmelerini tavsiye ediyor. Partnerinizin her şeyi size anlatmasını beklemek yerine, bu konuda inisiyatif almanın önemine dikkat çekiyor. "Semptomlar hakkında bilgi edinmek, ona en iyi nasıl destek olabileceğinizi anlamanızı sağlar ve aynı zamanda onun refahını önemsediğinizi gösterir," diyor. Menopozla ilgili semptomlar kişiden kişiye farklılık gösterebileceği için, çiftlerin bu konuda ortak bir bilgi birikimi oluşturması, karşılaşılan zorluklara karşı daha hazırlıklı olmalarını sağlar. Kitaplar, makaleler veya uzmanlarla yapılan görüşmeler, bu süreci aydınlatabilir.
Fiziksel Bağlantı
Menopoz döneminde, vajinal kuruluk ve azalan libido gibi nedenlerle cinsel istekte düşüş yaşanabilir. Bu durum, daha önce aktif bir cinsel hayata sahip olan çiftler için zorlayıcı olabilir. Renier, bu durumda seks ile yakınlığı ayırmanın çok önemli olduğunu belirtiyor. Seks dışı fiziksel temaslara odaklanmak, bağın güçlenmesine yardımcı olur. El ele tutuşmak, sarılmak veya omuzda dinlenmek gibi küçük fiziksel sevgi gösterileri, çiftin arasındaki bağı pekiştirir ve birbirleriyle yeni şekillerde bağlantı kurmalarını sağlar. Bu, cinsel aktivite olmasa bile ilişkinin fiziksel boyutunun canlı kalmasını sağlar ve duygusal yakınlığı artırır.