Hemen hemen her gün sokak hayvanlarına yönelik şiddet haberleri medyaya yansıyor. İstanbul Başakşehir ilçesinde bir sitede yılbaşı gecesi ‘Eros’ isimli bir kedi öldürüldü. Birkaç gün öncede 6 tane yavru kedi kuyrukları kesilerek katledildi. Dün ise bir sokak köpeği önce şiddete uğradı ardından öldürülerek arabanın arkasında sürüklendi.  Bunlar sadece son dönemde basına yansıyan hayvana şiddet vakalarından birkaç tanesi.

5119 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu

5119 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 14'üncü maddesi, bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence eden veya acımasız ve zalimce muamelede bulunan kişinin altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması gerektiğini söylüyor. Ancak hayvanseverler, hayvan şiddetinin arttığı ve uzun zamandır hayvana yönelik şiddette cezaların caydırıcı olmadığını, kanunların etkin uygulanmadığını, kamu kurumlarının ve yetkililerinin görevlerini yerine getirmediği yönünde eleştirilerde bulunuyor.

Sokak hayvanlarına farkındalık oluşturmak amacıyla 2010 yılından bu yana her yıl 4 Nisan’da kutlanan ‘Dünya Sokak Hayvanları Günü’  ve hayvana yönelik şiddetle ilgili Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Ankara Temsilcisi Pelin Sayılgan Elips Haber’e açıklamalarda bulundu.

“Sokak hayvanı popülasyonunun kontrol altına almak azaltmak gerekir”

“Şiddet bir zincirdir, yukarıdan aşağıya doğru ilerler ve en zayıf halkada yoğunlaşır” diyen Sayılgan, “Toplumun en zayıf halkası da hayvanlardır. Yaşadığımız eşitsizlik, bunun doğurduğu ekonomik problemler, baskı ortamının yarattığı şiddet hayvana kadar yansımakta. Yani sömürü düzeni de her alanda sömürüyü tetiklemekte. Öncelikle bu hayvanları bu şiddetten korumak için sokak hayvanı popülasyonunun kontrol altına almak azaltmak gerekir” dedi.

“Popülasyonu düşürmek için hayvan ticaretini engellemelidir”

“Bu popülasyonu düşürmek için yapılması gereken de kısırlaştırıp, aşılatıp ve hayvan üretimini ticaretini engellemektir” ifadelerini kullanan Sayılgan sözlerini şöyle sürdürdü;

“Hayvanı bir can olarak kabul edilmesi, onun yaşam hakkına saygı gösterilmesi de aslında hayvanların ticari meta olarak çıkarılmasından geçer. Oysaki sırtından kar edilen bir meta olarak algılanan hayvanlar kolaylıkla şiddete de uğrayabilmektedir. Aynı zamanda sokak hayvanı nüfusunu da artırmaktadır. Çünkü pet shoplardan ve üretim çiftliklerinden satın alınan bu hayvanlar bir süre sonra insanlar hevesini aldıktan sonra sokağa terk edilmekte. Onlarda hızla üretmekte ve böyle baş edilemez bir sokak hayvanı sorunu gündeme gelmekte”

Erdoğan, gençlerle buluştu: 19 Mayıs esarete karşı özgürlüğün sembolüdür Erdoğan, gençlerle buluştu: 19 Mayıs esarete karşı özgürlüğün sembolüdür

“Milli Eğitim Bakanlığının müfredata hayvan haklarıyla ilgili bir başlığa yer vermesi lazım”

Şiddeti önlemek için popülasyonun kontrol altına alınması gerektiğini ve yurttaşların bilgilendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Sayılgan, “Bakım evlerinden ve sokaklardan hayvan sahiplenmeye teşvik edilmesi lazım. Milli Eğitim Bakanlığının müfredata hayvan haklarıyla ilgili bir başlığa yer vermesi lazım. Okullarda bu eğitimler çok önemli. Biz HAYTAP olarak bu eğitimleri veriyoruz ama yeterli kalmıyor.  Bunun merkezi olarak devlet eliyle planlanması gerekir. Hayvanın sadece merhamet edilmesi gereken bize muhtaç canlılar değil, yaşam hakkı bakımından bizimle eşit haklara sahip. O noktada bizimle eşit seviyede olduğunu bir hak olarak ele alınması gerektiğini vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı.

“Cezaları artırmak gerekir”

Hayvana şiddetin kökenleriyle mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Sayılgan sözlerini şöyle tamamladı;

“Bir toplumda bir suç unsuru varsa bunun kökenleriyle mücadele etmek gerekir. Ekonomik bir sistemden başlayarak bir sömürü düzeni, eşitsizlikler ve bunun yarattığı bir baskı sömürü ortamı şiddeti doğurur. Buda hayvana kadar yansır. Ceza sistemi de önemlidir. Son yapılan değişiklikle hayvan şiddeti Türk Ceza Kanunu kapsamına aldı. Fakat şöyle bir eksikliği var. Bu cezaların yatarı yok. Para cezasına tecil ediliyor hapis cezaları. Çünkü belli bir yıl sınırının altında. Türk Ceza Kanununda son yapılan değişiklikle bu ceza alt sınırları yükseltildi. Eskiden 2 yılın altındaki hapis cezaları para cezasına tecil ediliyordu. 3 ya da 4 yıl oldu. Bunu da hapishanelerde yer yok denilerek bu şekilde bir düzenlemeye gittiler. Hapishanelerde yer yok doğru bir gerekçe değil. Suçu doğuran unsurları azaltmak gerekir. Devlet yöneticilerinin buna yönelmesi gerekir. O yüzden cezaların artırılması şart. Hayvana da bir can muamelesi yapılması gerekir burada”

Muhabir: Sümeyye Aksu