Yılbaşında alkol tüketiminin artmasıyla birlikte, piyasaya sürülen sahte içkiler yeniden gündeme geldi. Özellikle metil alkol içeren ürünler, ilk saatlerde belirti vermeden ilerleyip kalıcı körlük ve ölüme kadar uzanan ağır tablolara neden olabiliyor.
Elips Haber’e konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Tekel Bayileri Yardımlaşma Derneği Başkanı Erol Dündar, yüksek fiyatlar, vergi yükü ve yetersiz denetimlerin sahte içki tablosunu derinleştirdiğini söyledi. Tüketicilere ‘sahte içki’ konusunda uyarılarda bulunan Dündar, “Şişede nelere dikkat edilmesi gerektiğine gelirsek; birincisi bandrole mutlaka dikkat edilmeli. Paranın üzerindeki gibi, yanardönerli ve dikkat çekici bir bandrole sahip olması gerekiyor. İkincisi ise şişede herhangi bir tahribat olmaması. Orijinal şişelerde tahribat olmaz, bu kaliteyi belli eder. Doldurulan şişelerde ise mutlaka tahribat söz konusu olur. Çünkü bu şişeler toplanarak tekrar doldurulduğu için çizik, çatlak gibi durumlar görülebilir. Özellikle insanlara “free shop ürünü” denilerek satılan sahte alkollerde, yurt dışı bandrollerine benzeyen ve teyidi daha zor olan bandroller kullanılıyor” ifadelerini kullandı.
“Sahte alkol genelde bilinen adreslerden çıkıyor”
Bir tüketici, satın aldığı alkollü içkinin sahte olup olmadığını ilk bakışta veya kullanım öncesinde nasıl anlayabilir?
Genelde sahte alkollerin çıktığı yerler belli. Bunu geçen yıl yaşanan vakalarda da gördük. Yaklaşık 100 kişinin hayatını kaybettiği olaylarda sahte alkolün çoğunlukla pet şişelerde satıldığı ortaya çıktı. Aslında sahte alkolün, orijinal alkol şişelerinde tüketiciye sunulması çok yaygın değil. Tüketici genellikle bunun sahte alkol olduğunu bilerek tüketiyor ya da kişiler çoğu zaman bunu kendileri imal etmeye çalışıyor. Onca vakanın içinde yalnızca bir ya da iki olayda tekel bayiden satış gerçekleştiği tespit edildi. Bu vakalarda bile ürünlerin çoğunlukla pet şişelerde satıldığı görüldü. Yani müşteri, bunun sahte olduğunu bilerek satın alıyor. Fiyatların çok yüksek olması nedeniyle orijinal ürüne ulaşamayan vatandaş, sahte alkole yöneliyor.
“Yüksek fiyatlar vatandaşı sahte alkole yönlendiriyor”
Sahte alkol bugün ne kadar ulaşılabilir durumda? Bu ürünler en çok hangi kanallar üzerinden piyasaya sürülüyor ve tüketici neden bu kadar kolay risk altına giriyor?
Bu durum tamamen fiyatlardan kaynaklanıyor. Enflasyon nedeniyle vatandaş, çoğu zaman fiyatı daha uygun olduğunu düşündüğü alternatiflere, tehlikeli olmasına rağmen yöneliyor. Bugün 35 cl’lik bir alkolün fiyatı 500 TL’nin altında değil. Ortalama bir kişinin günlük kazancına baktığımızda 1.500 TL ile 2.000 TL arasında değişiyor. Bu kişinin kira ve diğer giderleri de var. Bu nedenle alkole ayırdığı pay oldukça sınırlı kalıyor. Kaçak alkolün bu kadar yaygın olmasının temel nedeni ÖTV. Bir ürünün yüzde 75’i vergi olursa, bin liralık bir ürünün 750 TL’si vergiye giderse, bu durum otomatik olarak kaçak ürünü cazip hâle getirir. ÖTV düşürüldüğünde bu sorun büyük ölçüde ortadan kalkar. Son iki-üç yıldır Türk lirasının sahtesi yapılmıyor. Çünkü değeri yok ve maliyeti kurtarmıyor. Sigarada da durum benzer. Bir paket sigaranın yüzde 85’i, yani 16 dalı vergi olursa bu durum kaçakçıların iştahını kabartıyor.
“Şişe ve bandrol detayları hayati önem taşıyor”
Alkollü içki şişelerinde kullanılan yeni bandrol sistemi nasıl çalışıyor? Tüketiciler bandrol üzerinden orijinal ürün ile sahte ürünü ayırt ederken nelere dikkat etmeli?
Şişede nelere dikkat edilmesi gerektiğine gelirsek; birincisi bandrole mutlaka dikkat edilmeli. Paranın üzerindeki gibi, yanardönerli ve dikkat çekici bir bandrole sahip olması gerekiyor. İkincisi ise şişede herhangi bir tahribat olmaması. Orijinal şişelerde tahribat olmaz, bu kaliteyi belli eder. Doldurulan şişelerde ise mutlaka tahribat söz konusu olur. Çünkü bu şişeler toplanarak tekrar doldurulduğu için çizik, çatlak gibi durumlar görülebilir. Özellikle insanlara “free shop ürünü” denilerek satılan sahte alkollerde, yurt dışı bandrollerine benzeyen ve teyidi daha zor olan bandroller kullanılıyor. Farklı ülkelerin bandrolleri taklit edilerek ürünler piyasaya sürülüyor ve “free shop ürünü” adı altında satılıyor. Oysa Türkiye bandrolleri bellidir. Renkleri sarıdır ve bu bilgiye internetten çok kolay ulaşılabilir. Bu yıl piyasaya sürülecek yeni bandroller ise hafif yeşilimsi renkte olacak. Vatandaş sigara paketlerinde de yeni bandrollerle karşılaşabilir. Bu nedenle farklı bandrollü ürün gördüğünde hemen sahte olduğunu düşünmemeli. Çünkü bu yıl alkol ve sigara ürünleri yeni bandrollerle piyasaya sunulacak. Türkiye bandrolü her zaman kendini belli eder; üzerinde kod bulunur ve bu kodlar üzerinden sorgulama yapılabilir. Ayrıca Türkiye’nin barkod kodu 860 ile başlar. Vatandaş buradan da ürünün menşeini anlayabilir. Son dönemde piyasaya sürülen sahte alkollerde özellikle yurt dışı bandrolleri taklit edilerek ürünler “free shop ürünü” olarak sunuluyor.
“Sahte alkol sadece tekel bayilerde satılıyormuş gibi bir algı oluşturuluyor”
Sahte alkolle mücadelede devletin yürüttüğü denetimleri yeterli buluyor musunuz? Mevcut uygulamalar sahadaki sorunu ne ölçüde engelleyebiliyor?
Mevcut cezalar kesinlikle yeterli değil. Bana göre kaçak alkol üretip satan kişilerin cezaları, kasten insan öldürme kapsamında değerlendirilmelidir. Çünkü insanlar bu nedenle hayatını kaybediyor. Bu suç, birini kasten silahla öldürmekten farksız. Kaçak ürün satan ruhsatlı bir işletme varsa, ruhsatı ve tüm belgeleri derhal iptal edilmeli ve işletme kapatılmalı. Yaptırımlar ağır olursa insanlar bunu satmaya cesaret edemez. Para cezasıyla kurtuldukları için bu riski göze alıyorlar. “Yakalanırsam ne olur ki” mantığıyla üretmeye ve satmaya devam ediyorlar. Ancak hapis cezası ve ruhsat iptali gibi yaptırımlar olursa, en azından yasal işletmeler bu işe cesaret edemez.
Her yılbaşı döneminde maalesef zincir marketlerin yaptığı bir propaganda var. Sanki kaçak alkolü tekel bayiler satıyormuş gibi eski haberler tekrar tekrar medyanın önüne getiriliyor ve sosyal medyada dolaşıma sokuluyor. Elbette meslektaşlarımız arasında bu suçu işleyenler yok mudur, vardır. Ancak bu oran yüzde 5’i geçmez. Türkiye genelinde yaklaşık 50 bin tekel bayii varken bu oran yüzde 5’in altında kalmasına rağmen, sanki sahte alkol sadece tekel bayilerde satılıyormuş ve her tekel bayide bu ürün varmış gibi bir algı oluşturuluyor. Amaç, yılbaşı dönemindeki tüketimi zincir marketler çevresinde tutmak. Bunun dışında bir amaçları yok. Oysa bu ölümler yıl içinde, yılbaşı döneminden çok daha fazla yaşanıyor. Örneğin geçen yıl sadece Zeytinburnu’nda, bir hafta içinde 45 kişi kaçak alkol nedeniyle hayatını kaybetti. Buna rağmen olaylar sanki tekel bayilerden kaynaklanıyormuş gibi gösteriliyor. Bu çok yanlış bir algı oluşturuyor.
“Denetimler yeterli olsa piyasada bu kadar sahte alkol olmaz”
Sahte alkol üreten ve piyasaya süren kişiler için öngörülen cezalar sizce yeterince caydırıcı mı? Yasal düzenlemelerde değişiklik ihtiyacı görüyor musunuz?
Bu konuda biz devlete sürekli şunu söylüyoruz: Denetimler sıkılaştırılmalı. Gerçekten önlem alınmak isteniyorsa, yalnızca ürünü bir noktaya getiren kaçakçının değil, imalathanenin yok edilmesi gerekiyor. Siz aradaki dağıtıcıyı yakalıyorsunuz ama o kişi başka bir imalathane buluyor ve sahte alkol ile ürünleri satmaya devam ediyor. Kâr marjı cazip olduğu sürece yaptığı yanlışa devam ediyor. Denetimler bize göre yetersiz. Bundan sekiz-on yıl önce kaçak CD olayı vardı. Devlet, sıkı denetimlerle bunu bir hafta içinde bitirdi. Eğer birileri birilerine rüşvet yedirmese, yüksek makamlarda bağlantıları olmasa bu kadar yaygın olmaları mümkün değil. İstenirse çok kısa sürede yok edilmesi mümkün. Denetimler yeterli olsa piyasada bu kadar sahte alkol olmaz.





