Mardin'in Kızıltepe ilçesinde 21 Kasım 2004'te evinin önünde babası Ahmet Kaymaz ile beraber yaylım ateşine tutularak öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın ölümünün üzerinden 21 yıl geçti. Olayın ardından Kaymaz'ın yanına bırakılan bir Kalaşnikof silahla "çatışma" süsü verilmek istenmiş, dönemin Mardin Valiliği olayı "eylem hazırlığındaki 2 terörist öldürüldü" iddiasıyla servis etmişti. Ancak kısa sürede Kaymaz ve babasının sivil yurttaş olduğu ortaya çıktı.

Kaymaz ailesinin hukuki mücadelesi sonucunda saldırıyı gerçekleştiren polisler Mehmet Karaca, Yaşafettin Açıkgöz, Seydi Ahmet Döngel ve Salih Ayaz hakkında dava açıldı. Dava, daha sonra "güvenlik" gerekçesiyle Mardin'den Eskişehir'e nakledildi. Yargılama sonunda, 4 polis "meşru müdafaada bulunmak" iddiasıyla beraat etti.

Hukuk süreçleri ve AİHM kararı

Yargıtay'ın beraat kararını onamasının ardından iç hukuk yollarının tükenmesiyle dosya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındı. AİHM, davada "yaşam hakkının ihlal edildiği" yönünde karar vererek Türkiye'yi tazminata mahkum etti. Ancak AİHM kararına rağmen yapılan yeniden yargılama başvuruları kabul edilmedi. Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yapılan bireysel başvuru da Türkiye tarafından "AİHM kararları takdiri kararlardır" denilerek reddedildi. Dosya, son olarak yeniden AİHM'ye taşınmıştır ve mahkeme henüz kararını açıklamamıştır.

Avukat kuzu: dava, cezasızlık politikasının örneği

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Kaymaz ailesinin avukatı Erdal Kuzu, olayın 21. yıl dönümünde yaptığı değerlendirmede, Kaymaz davasının Türkiye'deki cezasızlık politikasının en önemli örneklerinden biri olduğunu dile getirdi.

Avukat Kuzu, Türkiye'de yaşam hakkı ihlallerinin olduğu davalarda devletin sistematik bir cezasızlık politikası uyguladığını ve Uğur Kaymaz davasının, kamu görevlilerinin sivil insanlara yönelik işlediği suçlardaki pratikleri tüm yönleriyle ortaya çıkardığını belirtti.

"Tekrar tekrar hak ihlalinin yaşandığı dava"

Devletin AİHM kararlarını uygulamayarak kendi Anayasası'nı çiğnediğini savunan Kuzu, bu durumun en belirgin örneklerinden birinin Uğur Kaymaz davası olduğunu ifade etti:

"Uğur Kaymaz davası bu anlamda tekrar tekrar hak ihlalinin yaşandığı davadır. Ve bugüne kadar bu ihlal halen devam etmektedir."

AYM, Ahmet Özer davasını gündemine aldı: 'Göreve iade edilebilir'
AYM, Ahmet Özer davasını gündemine aldı: 'Göreve iade edilebilir'
İçeriği Görüntüle

Kuzu, Türkiye'deki mevcut hukuk sisteminin, devlet zihniyetinden farklı hareket etme imkanı sunmadığını ve AİHM kararlarının uygulanmamasının arkasındaki nedenin de bu olduğunu savundu.

Adalet için yeni mekanizmalar talebi

Avukat Erdal Kuzu, adalet talebinin gerçekleşebileceği bir zemin yaratılması beklentisinin olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Mağdur ailelerinin yeniden kendilerini ifade edebilecekleri, adalet talebinin gerçekleşebileceği bir zemin yaratılması beklentisi var... Yaşam hakkı ihlalleri, belki Uğur bunun en sembolik örneği ama 90’lı yıllarda işlenmiş faili meçhul cinayetler, 2015 yılından sonra yaşanan yaşam hakkı ihlalleri, tüm bunları bir araya getirdiğimizde... hak ihlaline uğramış kesimlerin taleplerini karşılayacak yeni mekanizmaların yaratılması gerektiğini düşünüyoruz."

Kuzu, 21 yıllık adalet talebinin halen toplum tarafından dile getirildiğinin altını çizerek açıklamasını sonlandırdı.

Kaynak: Haber Merkezi