Suriye’de merkezi ordu yapısının yeniden şekillendirilmesine yönelik Şam’da sürdürülen görüşmelerde, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olası bir birleşik ordu yapısına katılmaya hazır olduğunu bildirdi. SDG Genel Komutanlık Üyesi Sipan Hemo, katılım için kendi yapılarının ve kimliklerinin tanınması gerektiğini vurguladı.
T24’ten Namık Durukan’ın aktardığına göre, 13 Ekim'de Şam’da Suriye Geçiş Hükümeti temsilcileri ile SDG heyeti arasında güvenlik ve askeri entegrasyon konularında bir görüşme gerçekleştirildi. Heyete, SDG Genel Komutanlık Üyesi ve SDG’nin Geçiş Hükümeti ile ilişkilerinden sorumlu Askeri Komite Başkanı Sipan Hemo başkanlık etti.
Görüşmelere ilişkin açıklama, SDG’nin resmi internet sitesinde yayımlandı. Açıklamada, SDG’nin “Suriye ordusu” adı altında kurulacak yeni bir yapılanmaya katılabileceği, ancak bunun bazı koşullara bağlı olduğu belirtildi.
Sipan Hemo açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Henüz yazılı ve net bir anlaşma olmadığı için elde edilen sonuçlar sözlü vaatler ve genel temennilerle sınırlı kaldı. Bu olumlu atmosferin artık pratik adımlara dönüşmesi gerektiğini vurguladık.”
SDG’nin tutumuna ilişkin olarak Hemo, örgütün mevcut askeri ve siyasi kimliğinin korunmasının öncelikli koşul olduğunu ifade etti:
“Bizim için önemli olan, SDG’nin kimliğinin, mücadelesinin ve fedakarlıklarının korunması; tüm Suriye halklarının haklarının güvence altına alınmasıdır.”
“Sözlü vaatler var, yazılı taahhüt oluşmadı”
10 Mart’ta SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile geçici Cumhurbaşkanı Ahmet el Şara (Ebu Muhammed el-Colani) arasında yapılan mutabakatın ardından entegrasyon sürecinin önünde bazı engeller oluştuğunu vurgulayan Hemo, “Demokratik ve adil bir sistem kurulana kadar, DSG tüm Suriyelileri koruyan ulusal bir güç olarak kalacaktır” diye konuştu. Görüşmelerin sözlü vaatlerden ileriye taşınamadığına dikkat çeken Hemo, şöyle devam etti:
“Biz ve Savunma Bakanlığı ile bazı Amerikan yetkilileri arasında gerçekleşen Şam’daki son toplantı olumlu geçti. Ancak, somut sonuçlar alınamadı; sadece sözlü vaatler ve genel umutlar dile getirildi. Belirgin ve yazılı taahhütler oluşmadı. Biz olumlu atmosferin pratik adımlara dönüşmesini istedik.”
“SDG olmadan ulusal ordu kurulamaz”
Yeni Suriye ordusunun ancak SDG’nin katılımıyla kurulabileceğini belirten Hemo, SDG’nin yalnızca askeri bir güç olmadığını, aynı zamanda siyasi ve toplumsal bir proje olduğunu söyledi. Hemo, “Biz, marjinalleşmeye, diktatörlüğe ve zulme karşı kurulan bir güç olarak ortaya çıktık. Amacımız demokratik bir Suriye inşa etmektir. Gerçek şu ki, SDG olmadan ulusal bir Suriye ordusu kurulamaz. Bu çerçevede, yeni orduya katılmaya hazır olduğumuzu bildirdik ve bu bizim stratejik hedefimizdir. Biz bu hedef doğrultusunda stratejik olarak entegrasyona hazır olduğumuzu açıkladık” diye konuştu.
“Yeni orduya katılmak istiyoruz”
SDG’nin entegrasyon sürecini engellediği yönündeki iddiaları ise reddeden Hemo, bazı çevrelerin hâlâ eski rejim zihniyetiyle hareket ettiğini anlattı. Hemo, şöyle devam etti:
“Son zamanlarda, güçlerimizin entegrasyonu iptal ettiği ya da geciktirdiği yönünde iddialar yayıldı. Bu iddialar kesinlikle doğru değildir. Aksine, yeni orduya katılmak istiyoruz; ancak bazı taraflar entegrasyonu kendi dar bakış açılarına göre yorumlamaya çalışıyor ve hâlâ eski rejimin zihniyetinden etkilenmiş durumdalar. Bu taraflar güçlerimizi yok saymaya çalışıyor veya onun siyasi, toplumsal ve idari kimliğini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Biz bu tür girişimleri kesinlikle kabul etmiyoruz; çünkü bu girişimler yurtseverlikle bağdaşmıyor ve meşru amaçlar çerçevesinde değildir. Katılmak istediğimiz entegrasyon, SDG’nin kimliğini korumalı ve mücadelesine saygı göstermelidir.”
“Suriye’nin tüm bileşenleri yeni Suriye’ye katılmalı”
Sipan Hemo, DSG’nin yalnızca Kürtlerin değil, tüm Suriye halklarının haklarını savunduğunu belirterek, sürece tüm Suriyelilerin dahil olması gerektiğini söyledi. Hemo, “Biz sadece Kuzey ve Doğu Suriye’den bahsetmiyoruz; aynı zamanda Suriye’nin tüm bileşenlerinden Sünniler, Dürzîler, Hristiyanlar, Kürtler ve Alevilerden söz ediyoruz. Onların da yeni Suriye’nin kuruluşuna katılması gerekmektedir. Eğer tek bir bileşenin bile hakları tanınmazsa, Suriye zulümden kurtulamaz” dedi.
Hemo, güvenlik ve karşılıklı güven eksikliğinin süreci zorlaştırdığını belirterek, “Şam yönetimi hâlâ farklı kesimlerle güven temelli bir ilişki kuramadı. Özellikle Alevi ve Dürzi topluluklara yönelik son saldırılar, durumun hâlâ istikrarsız olduğunu gösteriyor” şeklinde konuştu.
“Şeyh Maksud, süreci olumsuz etkiledi”
Şam’a bağlı silahlı güçlerin Halep’teki Şeyh Maksut Mahallesi’ne yönelik operasyonlarına da vurgu yapan Hemo, “Tam DSG’nin entegrasyonu konuşulurken, Şeyh Maksud’a saldırı yapıldı. Bu, 10 Mart Mutabakatı’na aykırıydı. Eğer halkın direnişi olmasaydı, felaket çok daha büyük olurdu” dedi.
Şam yönetiminin ciddiyetinin göç etmek zorunda kalan Kürtlerin Afrin’e geri dönmesi ile test edileceğini ifade eden Hemo, “Afrinli göçmenlerin geri dönüşü, zararlarının tazmini ve sorumluların yargılanması hükümetin samimiyetinin göstergesi olacaktır” diye konuştu.