İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Merkez Bankası’nın suç duyurusu üzerine başlatılan Bankalararası Kart Merkezi’ndeki (BKM) çipli kart ve yazılım ihalelerine yönelik usulsüzlük soruşturması kapsamında yeni iddialar ortaya atıldı. Soruşturmada tutuklanan Hüseyin Halit Özdamar, ihaleyi kazanan Enarge adlı şirketin arkasındaki ismin kamu görevinde bulunan Taha Meli Arvas olduğunu ileri sürdü.
Merkez Bankası’nın suç duyurusu üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen Bankalararası Kart Merkezi (BKM) soruşturmasında, çipli kart alımı ve Troy ödeme sistemi yazılım geliştirme ihalelerinde usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla çok sayıda isim hakkında işlem başlatıldı.
Soruşturma kapsamında 7 kişi tutuklanırken, 3 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 4 kişi hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı. Tutuklanan isimler arasında eski Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Emrah Şener ve eski BKM Genel Müdürü Baran Aytaş da bulunuyor.
İhaleyi kazanan Enarge adlı şirketin patronu olarak gözaltına alınan Hüseyin Halit Özdamar, savcılık ifadesinde şirketin gerçek sahibinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Danışmanı ve aynı zamanda Enerji Piyasaları İşletme A.Ş. (EPİAŞ) Genel Müdürü Taha Meli Arvas olduğunu iddia etti.
Gazeteci İsmail Saymaz, iddiaya ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:
“Ona dokunulursa yankısı Beştepe’den duyulabilir. Çünkü babası Ercümend Arvas, 9 Nisan 2025’ten bu yana Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu üyesi. Aynı zamanda Aselsan Yönetim Kurulu Başkanı.”
Halk TV yazarı İsmail Saymaz, BKM soruşturması kapsamında Merkez Bankası'nın hazırladığı teftiş raporunun ve bilirkişi raporunun detaylarını aktardı. "MB'nin raporunda BKM’de beş usulsüzlük yapıldığı iddia ediliyor" diyen Saymaz, şunları yazdı:
"Birincisi, Enarge Mühendislik Eğitim Danışmanlık Araştırma Geliştirme Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ tarafından kazanılan ‘Çipli Plastik Kart Alımı’ ile ‘TROY İçin Spesifikasyon ve Applet ve Yazılım Geliştirme’ ihalelerine fesat karıştırıldığı öne sürülüyor.
Rapordan:
-2.5 milyon çipli kart için yaklaşık maliyeti belirleyecek komisyon ihale makamı tarafından atanmadı.
-30 günlük tedarik süresine uyulmadı.
-İki firmanın teklif vermesinin önüne geçildi.
-Bedel, teslimat yapılmadan ödendi.
-Yetkili satıcı belgesi olmadığı halde ihale Enarge’ye bırakıldı.
-İkinci ihalede ise yalnızca Enarge’den teklif alındı.
-İşin kabulünden önce tüm tutarlar ödendi.
-Toplam bedel, 66.224.448 TL.
Firmanın sahibi, Taha Meli Arvas
Bu tespitler ışığında gözaltına alınan 10 kişiden biri, Enarge’nin sahibi Hüseyin Halit Özdamar’dı.
Özdamar, İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği’nde, firmanın yakın arkadaşı Taha Meli Arvas’a ait olduğunu ifade etti. Arvas’ın ricası üzerine Enarge’yi devraldığını, ancak yetkileri devrettiğini açıkladı.
Özdamar, ifadesinde şöyle dedi:
'Arvas, Amerikan vatandaşı ve ambargolar olması sebebiyle, kendisinin Sermaye Piyasası Kurulu’na başkan olması için şirketi bana devretmek istedi. Vefa borcum olan arkadaşımı kırmadım. Melih samimi arkadaşımdır, şirketi devraldım. Şirket yönetmekten ve ticaretten anlamam. Mehmet Talha Durmuş’a yetkilerimi devrettim. Daha sonra Erdoğan Alkan’a devrettim. Aradan çekildim, işime devam ettim. İhalelerden bahsediliyor. Bunlardan anlamam, bilgim yok. Bir imza atmış değilim. Şirket sahibi olduğumu bile unuttum.'
Özdamar, 13 Ekim’de yedi şüpheliyle birlikte tutuklandı.
Bir gün sonra tahliye edildi.
Durmuş ve Alkan için yakalama kararı çıkarıldı.
Özdamar’ın ifadesinden anlıyoruz ki, Enarge ile ilişkisi aslında kağıt üzerinde.
Şirketin gerçek sahibi, Taha Meli Arvas.
Özdamar, yetkilerini Arvas’ın adamı ya da yakını olan Durmuş ve Alkan’a devretmiş görünüyor.
11 ay SPK’da başkan vekilliği yapmış
Özdamar’ı, Ticaret Sicil Gazetesi’ndeki şirket ilanı doğruluyor. Arvas, 17 Ocak 2020’da hisselerini Özdamar’a devretmiş.
Özdamar’ın söz ettiği üzere 2020-2021 yıllarında SPK başkanvekili olmuş. 11 ay sonra görevinden alınmış.
Arvas, 2020’de özel Özyeğin Üniversitesi’nde dersler vermiş.
Bu bilgi önemli, çünkü…
Emrah Şener, Özyeğin Üniversitesi’nin İstanbul Risk Yönetimi Laboratuvarı direktörüydü. Şener, şimdi beraber tutuklandığı Baran Aytaş’ı, Özyeğin Üniversitesi’nde tanımış, ilkin danışmanlığına, sonra BKM’nın başına getirmişti.
Babası Beştepe’de
Arvas, 2023 yılında Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakan Danışmanı olmuş. Geçen yıl Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi’nin Genel Müdürü yapılmış. Halen görevine devam eden Arvas, Eti Maden İşletmeleri Yönetim Kurulu üyesi.
Arvas, şimdilik şüpheliler arasında değil.
Ona dokunulursa, yankısı Beştepe’den duyulabilir.
Çünkü babası Ercümend Arvas, 9 Nisan 2025’ten beri Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu üyesi. Aynı zamanda Aselsan Yönetim Kurulu Başkanı.
Bilirkişi raporu: Rektör İnci de sorumlu
BKM’ye yönelik ikinci suçlama, Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) Anonim Şirketi’ne iki proje için 44.150.000 TL ödenmesi.
Savcılığın yaptığı tespitler şu şekilde:
-Fiyat teklifi almadan sözleşme imzalandı.
-İş bitmeden tutar ödendi.
-8 milyon TL’yi aşan alımda ihale yapılması ve 445.000 TL’yi aşan alımda en az üç tedarikçiden teklif alınması gerekirken kurala uyulmadı.
-Emrah Şener, TCBM’nin bilişim uzmanını ‘dijital kimlik’ ve ‘tokenizasyon’ konularında çalıştırdı. Çalışmanın son sayfası değiştirilerek, ihalesiz hizmet alımında kullanıldı.
-Şener, kendisiyle ortak makalesi bulunan Doç. Dr. Ali Coşkun’un proje yöneticisi olmasını sağladı.
-Şener’in kardeşi İbrahim’e 200.000 TL ve Singapur’daki paravan şirkete 693.236 Euro aktarıldı. Bu para kar transferi adı altında Türkiye’ye sokuldu.
Rapora göre Doç. Dr. Ali Coşkun ve Rektör Mehmet Naci İnci de sorumlu tutulabilir. Ancak savcılık iki ismi soruşturmaya katmadı.
‘Boğaziçi, şirkete para aktarılmasına alet mi edildi?’
Boğaziçi Üniversitesi TTO Anonim Şirketi’nin kurucularından Prof. Dr. Tuna Tuğcu, dün bana ulaştı.
Tuğcu, Rektör İnci’nin altı ay uzaklaştırdığı ilk akademisyen…
TTO’da yalnızca bilimsel araştırma projelerinin yürütülebileceğini, şirket gibi dışarıdan mal alıp üzerine kar koyarak satış yapılamayacağını ifade ediyor. Açıklanan 44.150.000 TL’lik bütçenin şaşırtıcı derecede yüksek olduğunu savunarak, şöyle devam ediyor:
'Coşkun’un alanı düşünüldüğünde büyük ekipman alımları söz konusu olmayacağı için bütçenin nereye harcandığında soru işaretleri oluşmaktadır. Maaş olarak dağıtılmayacağı ümit edilmektedir. Bu durumda geriye yüksek bedelli hizmet alımı ihtimali kalıyor. Bu hizmet alımı nedir? Yazılım olabileceği değerlendirilmekle birlikte bu meblağ akla uygun değil. Kaldı ki bütçenin önemli kısmının üniversitede kalması beklenir. Hizmet alımına harcanması üniversitenin bir şirkete para aktarılmasına alet edildiği anlamına gelir.'
Tuğcu, Rektör İnci’nin açıklama yapması gerektiğini belirterek şöyle diyor:
'TTO, satın aldığı yazılımı, üzerine kar koyup satacak al-satçı pozisyonuna bürünemez. Eğer yazılım hizmeti değilse ya da hizmet alımı dışında bütçe kalemi ise bu nedir ve kime ne kadar verilmiştir? Gelir üniversitenin bütçesine nasıl aktarılmış ve nasıl kullanılmıştır? Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenci yurdu sorunu varken, kuruluşundan beri öğrencilerin ücretsiz kullandıkları çamaşırhaneden ücret alınmaya başlamışken, gelir hangi amaçlarla kullanılmıştır?'
Bana sorarsanız…
İnci’nin açıklama yapması yetmez.
Başsavcılığın bilirkişi raporu gereğince İnci, soruşturmaya dahil edilmeli.
Rapordan aktarıyorum:
'Hizmet alımlarının BKM ile TTO arasındaki sözleşmelere dayanması ve işin gerçekleştirilmesindeki mesuliyetin TTO’da olması neticesinde Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi A.Ş. yetkilisi Prof. Dr. Mehmet Naci İnci’nin de sorumluluğunun bulunduğu…'"