Fransız asıllı gezgin Paul Lucas, 1700’lü yılların başında doğuya yaptığı uzun yolculuğu kayıt altına aldı. Lucas sadece bir seyyah değil, aynı zamanda ticaretle uğraşan bir gözlemciydi. Anadolu coğrafyasındaki deneyimlerini detaylı şekilde kitaplaştıran Lucas, özellikle Ankara’ya ayırdığı sayfalarla dikkat çekiyor.
Ankara ve çevresini atla dolaşarak gezdi
Lucas, seyahatnamesinde Ankara’yı at sırtında gezdiğini, şehrin doğal yapısını ve yaşam tarzını büyük bir ilgiyle incelediğini anlatıyor. Dönemin yerleşim düzeni, halkın yaşam biçimi ve kentin mimarisi Lucas’ın dikkatinden kaçmayan detaylar arasında yer alıyor. Yazılarında sıkça vurguladığı Ankara Kalesi ise o dönem için şehrin en önemli simgesi olarak öne çıkıyor.
Lucas’ın Ankara tablosu gün yüzüne çıktı
Paul Lucas, Ankara seyahati sırasında sadece yazmakla kalmadı; şehri resmettiği bir tablo da hazırladı. Bu eser, Hollanda’dan Türkiye’ye getirilen ve Koç Müzesi’nde sergilenmeye devam eden Ankara manzarası tablosu kadar değerli. Tabloda, Ankara Kalesi’nin silueti ve çevresindeki yapılar, dönemin estetik anlayışıyla yorumlanmış.