TMMOB Şehir Plancıları Odası, Türkiye’nin dört bir yanında yaşanan orman yangınlarına ilişkin “Yangın Gerçeği” başlıklı kapsamlı bir bildiri yayımladı. Bildiride, yangınların artık münferit doğa olayları olarak değerlendirilemeyeceği, yaşanan kayıpların siyasi tercihler ve kurumsal ihmal ile doğrudan bağlantılı olduğu vurgulandı. Açıklamada, “Yanan ormanlar, kaybolan kamusal sorumlulukların göstergesidir” ifadesi dikkat çekti.
Bildiride, yangınların sadece meteorolojik nedenlerle değil, kentleşme politikalarıyla şekillenen yapısal sorunlardan kaynaklandığı belirtildi. Sermaye birikimini önceleyen, ekosistem bütünlüğünü göz ardı eden kentleşme yaklaşımlarının orman yangınlarını artırdığı ifade edildi:
“Kent ile kır, insan ile doğa arasındaki ilişki biçimleri olumsuz yönde dönüştürülmüştür. Özelleştirme politikaları, denetimsizlik ve altyapı hizmetlerinin piyasa mekanizmalarına devri, orman yangınlarının sayısını ve şiddetini doğrudan artırmaktadır.”
Yangınların kentlere dayanması plansızlığın bir sonucu
Ormanlık alanlara yakın bölgelerde plansız yapılaşma ve rant odaklı projelerin yaygınlaştığına dikkat çekilen bildiride, kentleşmenin orman sınırlarına dayanmasıyla yangınların yerleşim alanlarını tehdit eder hale geldiği ifade edildi. Bildiride, afet risklerinin planlama süreçlerinde dikkate alınmadığı vurgulandı:
“Planlamanın birincil görevi yaşamı korumakken, mevcut işleyiş doğal ve toplumsal yaşamı riske atan bir araç haline gelmiştir.”
Yangın sonrası imar anlayışı ranta kapı aralıyor
Bildiride, yangınlardan sonra orman vasfını yitirmiş alanların hızla imara açılmasının, doğal alanların sermayeye devredilmesinin bir aracı haline geldiği belirtildi. Orman, kıyı ve tarım alanlarında turizm, enerji ve konut yatırımları için yapılan mevzuat değişikliklerinin yangın riskini artırdığına dikkat çekildi.
Kamusal sorumluluk terk edildi, müdahale kapasitesi zayıflatıldı
Şehir Plancıları Odası, yangınlara müdahale kapasitesinin yetersizliğinin teknik eksikliklerden çok yönetim anlayışındaki zafiyetlerden kaynaklandığını vurguladı. Türk Hava Kurumu ve Orman Genel Müdürlüğü’nün işlevsizleştirilmesinin, yangınlarla mücadelede büyük boşluklara neden olduğu ifade edildi:
“Yangın söndürme uçaklarının sistematik olarak devre dışı bırakılması, yerel itfaiyelerin kaynak yoksunluğu, devletin yaşamı koruma görevini terk ettiğini göstermektedir.”
Bilim temelli, kamucu ve entegre bir sistem kurulmalı
TMMOB Şehir Plancıları Odası, yangınlara karşı etkili mücadele için kamucu ve bütüncül bir afet müdahale sistemi kurulması gerektiğini belirtti. Bildiride önerilen başlıca tedbirler arasında şunlar yer aldı:
Yangın riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılması
Afet risk haritalarına dayalı planlama yapılması
Yangına dirençli malzeme ve peyzaj kullanımı zorunluluğu getirilmesi
Orman sınırlarına savunma boşlukları bırakılması
Yerel halkı içeren sivil toplum temelli hazırlık sistemlerinin oluşturulması
Yangın sonrası imara açma uygulamaları yasal olarak yasaklanmalı
Yangın sonrası yanan alanların hızla imara açılmasının doğal felaketlerin ranta dönüşmesine neden olduğu belirtilen bildiride, şu düzenlemelerin yapılması gerektiği vurgulandı:
Yanan alanların imara açılması anayasal olarak yasaklanmalı
Maden, Orman ve Kıyı kanunları kamu yararı temelinde yeniden düzenlenmeli
İklim Yasası çıkarılarak afet ve iklim uyum stratejileri planlamaya entegre edilmeli
Orman yerleşim sınırları risk haritalarına göre yeniden planlanmalı
Yaşamı korumak ve müşterekleri savunmak için çağrı
Bildirinin sonunda TMMOB Şehir Plancıları Odası, bilimsel bilgi, kamu yararı ve adalet ilkesiyle mücadeleye devam edeceklerini duyurarak tüm meslektaşlarını ve kamuoyunu birlikte hareket etmeye çağırdı:
“Yaşamı koruyan, müşterekleri savunan ve kamuyu gözeten bir yönetim anlayışı için birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.”