AK Parti’ye yakın medya organlarında son dönemde artan “tarafsızlık” ve gazetecilerin siyasi aktör gibi konumlanması tartışmaları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın parti savunusunun gazeteciler yerine siyasetçiler tarafından yapılması yönünde talimat verdiği iddialarıyla birlikte yeni bir boyut kazandı. Tartışmalar, gazeteciler, siyasetçiler ve medya temsilcilerinin açıklamalarıyla kamuoyuna yansıdı.

Ahmet Hakan ve Hande Fırat’ın çağrısının ardından Zafer Şahin’den TV’ye çıkmama kararı
Ahmet Hakan ve Hande Fırat’ın çağrısının ardından Zafer Şahin’den TV’ye çıkmama kararı
İçeriği Görüntüle

AK Parti iktidarına yakın medya çevrelerinde son dönemde “tarafsızlık” ve gazetecilerin siyasetçi gibi konuştuğu yönündeki tartışmalar yoğunlaştı. İddialara göre, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, parti politikalarının televizyon ekranlarında gazeteciler yerine AK Partili siyasetçiler tarafından savunulması yönünde bir yaklaşım benimsedi.

Bu iddiaların ardından Milliyet yazarı Zafer Şahin, televizyon programlarına çıkmama kararı aldığını açıklarken, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan ile Hürriyet yazarı Hande Fırat da konuyla ilgili değerlendirmeler içeren yazılar kaleme aldı. Hande Fırat, söz konusu yazısında gazetecilik sınırlarının aşıldığına dikkat çekti.

Tartışmalara ilişkin değerlendirmelerden biri de Halk TV’de Remziye Demirkol’un sunduğu programa katılan eski AK Parti milletvekili Şamil Tayyar’dan geldi. Tayyar, iktidara yakın medyada yaşanan tartışmaların yeni olmadığını, AK Parti içinde uzun süredir farklı dönemlerde gündeme geldiğini söyledi.

Tayyar, AK Parti’nin televizyon tartışmalarında temsil edilme biçimine ilişkin sorunlara dikkat çekerek, genellikle muhalefet temsilcilerinin sayıca fazla olduğu programlarda AK Parti’nin tek bir isimle yer aldığını, bunun da ekranda “orantısızlık” yarattığını ifade etti. Bu nedenle, AK Partili siyasetçilerin muhalefet temsilcileriyle doğrudan tartışma programlarına çıkmasının parti içinde uzun süredir doğru bulunmadığını belirtti.

MESEM'i protesto eden 16 TİP’li genç tahliye edildi!
MESEM'i protesto eden 16 TİP’li genç tahliye edildi!
İçeriği Görüntüle

Bu yaklaşım sonucunda milletvekillerinin ekranlarda daha az yer aldığını söyleyen Tayyar, oluşan boşluğun gazeteciler tarafından doldurulduğunu dile getirdi. Ancak bu durumun yeni bir sorunu beraberinde getirdiğini ifade eden Tayyar, bazı gazetecilerin zamanla gazetecilik kimliğinden uzaklaşarak siyasi aktör gibi konuşmaya başladığını söyledi.

Tayyar, medyada yaşanan bu durumun yalnızca iktidar yanlısı yayınlarla sınırlı olmadığını, muhalif medyada da benzer bir tablo bulunduğunu belirterek, kutuplaşmanın medyaya doğrudan yansıdığını ifade etti. Gazetecilerin ekranlarda siyasi parti sözcüsü gibi algılanmasının tartışmaları derinleştirdiğini kaydetti.

Tayyar, Ahmet Hakan ve Hande Fırat’a değindi

Ahmet Hakan ve Hande Fırat’ın yazılarına da değinen Tayyar, özellikle Fırat’ın yazısının teknik ve kapsamlı bir çerçeve sunduğunu, üzerinde durulması gereken tespitler içerdiğini söyledi. Ancak Tayyar’a göre sorun, yalnızca medya ile siyaset arasındaki ilişkiden ibaret değil.

Türkiye’de kurumların, kavramların ve rollerin değiştiğini savunan Tayyar, siyasetin birçok alana yayıldığını, buna karşın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin siyasetin en az yapıldığı yerlerden biri haline geldiğini dile getirdi. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki kuvvetler ayrılığı ilkesinin aşındığını belirten Tayyar, bu ortamda medya-siyaset ilişkisinin sağlıklı şekilde düzenlenmesinin zorlaştığını söyledi.

‘Sistematik bir problem’

Tayyar, tartışmanın yalnızca medya üzerinden yürütülmesinin çözüm getirmeyeceğini vurgulayarak, meselenin “sistemik bir problem” olarak ele alınması gerektiğini ifade etti. Medyanın zamanla siyasetteki boşluğu doldurmaya başlamasının bazı olumsuz sonuçlar doğurduğunu savunan Tayyar, bazı medya mensuplarının kendilerini siyasi partilerin üzerinde konumlandırdığını öne sürdü.

Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlara dikkat çeken Tayyar, bazı kişilerin parti yönetimine yönelik yönlendirici ve eleştirel tutumlarının rahatsız edici boyutlara ulaştığını söyledi. Bu durumun suistimal edildiği görüşünde olduğunu açıkça dile getiren Tayyar, çözümün rollerin ayrışmasından geçtiğini belirtti.

“Siyaseti siyasetçiler, gazeteciliği gazeteciler yapmalı” diyen Tayyar, muhalif siyasetçilerin karşısına siyasi aktörlerin çıkarılmasının daha doğru olacağını savundu. Gazetecilerin ise kendi aralarında program yapmasının bir sorun oluşturmadığını ifade etti.

Liyakat tartışmalarına da değinen Tayyar, AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın son yıllarda yaşadığı sorunların artık daha görünür hale geldiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü siyasi pozisyonunun geçmişte bazı sorunların üzerini örttüğünü savunan Tayyar, gelinen noktada bu sorunların daha açık şekilde tartışılmaya başlandığını ifade etti.

Tayyar, liyakat esaslı kadrolaşmanın zayıfladığı yönündeki eleştirileri dile getirerek, siyasi ve kurumsal ilişkilerin kişisel bağlar ve iktidar dengeleri üzerinden yürütülmesinin bir noktadan sonra tıkanmaya yol açtığını söyledi. Bu süreci “bir yere kadar gelindiği ve duvara tosladığı” şeklinde tanımladı.

Kaynak: Haber Merkezi