Yargıç Krystyna Pawlowicz, kararı gerekçelendirirken, Polonya hukuk sisteminin "milyonlarca insanın, aralarında vatandaşlarımız da olmak üzere, ölümünden sorumlu komünist rejimleri ve suçluları yücelten" bir partiyi tanıyamayacağını belirtti.
KPP, köklü olmasına rağmen ulusal siyasette hiçbir zaman önemli bir ağırlığa sahip olmamıştı. Yaklaşık bin üyesi olan, kurumsal temsili bulunmayan ve medyada az yer alan parti, kamusal yaşamın kenarlarında kalmıştı. Hatta parti yürütme komitesi başkanı Beata Karon bile mahkemeye verdiği ifadede, programlarının "o kadar çekici olmadığını" ve seçim desteği almasının zor olduğunu belirterek yasağın gereksiz olduğunu söylemişti.
Ancak, en sonuncusu Cumhurbaşkanı Karol Nawrocki tarafından teşvik edilen sayısız yasaklama girişimi oldu. Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, bu girişim ulusal siyasi ortamda aşırılıkçı kabul edilen ideolojilerin devam etmesinden duyulan endişeye bir yanıttır. Polonya Anayasası, "Nazizm, faşizm veya komünizm" ile benzer totaliter ideolojilere dayanan oluşumların varlığını açıkça yasaklamaktadır.
Daha önce, Aralık 2020'de Adalet Bakanlığı ve Başsavcılık da benzer bir adım atmış ve KPP'nin tüzüğünün demokratik modelle uyumsuz ilkeleri savunduğunu ve totaliter rejimlerle ilişkilendirilen yapıları desteklediğini öne sürerek partinin faaliyetlerini kısıtlama girişiminde bulunmuştu.
