BBP lideri Mustafa Destici, partisinin genel merkez binasında düzenlediği basın toplantısında konuştu. Destici, kadına şiddetin önlenmesi noktasında milletçe bütün imkanların kullanılması ve çözüm bulunması gerektiğini söyleyerek, “Gündem ne olursa olsun, kadınlarımızı hedef alan şiddetin, milletimizin öncelikli meselelerinden biri olduğunu hiçbir zaman unutmamalı ve ülke gündeminden çıkmasına müsaade etmemeliyiz. Devletimizin, eğitim, güvenlik ve adalet kurumları başta olmak üzere, bu alanda, tüm gücüyle hızlı ve kapsamlı bir çalışma yapması zaruretini, sesimizi duyurma fırsatı bulduğumuz her zeminde dile getiriyoruz. Bu çalışmaların yanı sıra, cari olan ceza yasalarımızın, bu problemin çözümünde etkili olamadığının tekrar ve önemle altını çizmek istiyorum. Bir toplumun, inanç, ahlak, huzur ve gelişmişlik düzeyleri, o toplumda kadına verilen önemle ve değerle doğrudan ilişkilidir. Mutlu, huzurlu, güvenli bir ülke ve millet olma yolunda, yarınlara hazırlanırken, yarınları planlarken, problemlerimize çözüm ararken, göz önünde bulundurmamız gereken en önemli hususlardan biri, eğitimde, meslek edinmede, iş hayatında, kamusal alanda, devlette, siyasette ve sosyal alanda ayrımcılıkla mücadele etmek olmalıdır. Kadınlarımızın, şiddetle ve ayrımcılıkla mücadelelerinde, her zaman ve her şartta yanlarında ve destekçileri olduğumuzu tekrar belirterek, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün, her türlü ayrımcılığın ve şiddetin son bulduğu, sağlıklı ve aydınlık bir geleceğe vesile olmasını diliyorum. Şiddet mağduru olan, hayatlarını kaybeden kadınlarımıza, kızlarımıza rahmet diliyorum” diye konuştu.
Terörle mücadelede temel ilkelerin olduğunu ifade eden Destici, “Teröre, teröriste taviz verenler, müzakere edenler değil, mücadele edenler yenmiştir. Biz de öyle yendik. Çok gitmeyelim, son 10 yıla bakalım. 2008-2014-15 arası müzakere süreci; ne oldu o süreçte terör azdı. 2015’ten sonra sıkı bir mücadele başladı ve şu anda terörsüz bir Türkiye var. Mücadeleyle biz terörü bitirdik. Bunu hepimizin bilmesi lazım. Çoğu PKK ve onun yardakçılarından, nadiren başka yerlerden tepkilere maruz kalıyoruz, hatta tehditler alıyoruz. Her soruya verecek cevabımız var. Biz doğrularla yürüyoruz, inandıklarımızı söylüyoruz, inancımızın, davamızın, ideolojimizin gereğini yapıyoruz. Aziz Türk milletine, tarihe karşı sorumluluklarımız var. Açık olmak, açık konuşmak lazım. Söylediklerimiz çok net. Çok basit. Ortalama hatta ortalamanın altında zekaya sahip ve art niyetli olmayan herkes anlayabilir. Terör örgütünün geçmişte işlediği suçlar yok sayılamaz. Bu suçları işleyenler affedilemez. En önemlisi kanlı ve hain terör örgütü bizim Kürt kardeşlerimizin temsilcisi sayılamaz ve kabul edilemez. Devlet, bir terör örgütüyle denk taraflarmış gibi aynı masaya oturtulamaz. Cumhuriyetin temel niteliklerinden taviz verilemez. Milletimizin birliğine, bağımsızlığına, istikbaline, evlatlarına kurşun sıkanların söylediklerini hiçbir zaman ciddiye almadım, bundan sonra da almayacağım. Dün, bugün söylediklerinin tam tersini söyleyen, söylediklerine itiraz eden herkesi ihanetle suçlayan; yarın da bugün söylediklerinin tam tersini söyleyecek olanları da söylediklerini de bunların saçma sapan suçlamalarını da ciddiye almıyorum” dedi.
Destici, ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi kapsamında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu heyetinin İmralı’ya gitmesi ile ilgili, “Terör örgütünün siyasi uzantısı, dün meclisteki grup toplantısında, görüşmenin Suriye’deki mevcut durum için çok önemli olduğu açıklamasını yaptı. Aynı yapı, birkaç ay önce Suriye’de elde edilen statünün, çok yakında Türkiye’de de elde edileceği açıklamasını yapmıştı. Görüşmede terörist başına iki soru sorulduğu dillendiriliyor. Birincisi, PKK’nın silah bırakma ve fesih kararının söylendiği ama bunun sahada görülmediği; ikincisi, Suriye’de YPG’nin neden silah bırakmadığı ve merkezi yönetime dahil olmadığı. Dünden bugüne, yaşanan her gelişme, PKK, özellikle PKK’nın siyasi uzantıları tarafından söylenen her söz, endişelerimizi ve söylediklerimizi haklı çıkarmaktadır. Milletimiz ve ülkemiz adına endişeliyiz. Bu süreçte, PKK’nın meşrulaştırılmasına ve PKK’nın misyonunun barış isteği olarak özetlenmesine itiraz edenlerin terörden fayda sağlamakla suçlanmasını hayretle ve ibretle izliyoruz. Gelişmeleri elbette takip edeceğiz ve fikrimizi, düşüncemizi ifade edeceğiz. Milletimiz, ülkemizin birliğinden asla taviz vermeyecektir. Milletimiz dilinden, kimliğinden asla taviz vermeyecektir. Biz bu aziz Müslüman Türk milletinin ferasetine ve irfanına güveniyoruz” ifadelerini kullandı.
BBP lideri Destici, sözlerini şöyle tamamladı; “Terör örgütünü ele başı, 40 bin kişinin katili yani terör örgütünün bir numarasıyla, görüşülemeyeceğini, müzakere edilemeyeceğini ve bundan da bir sonuç alınamayacağını ifade ettik. Bize güya dünyada örnekler diye bahsedilen örneklere baktığımızda hiçbirisinde terör örgütünün bir numarasıyla görüşmek yok. Daha doğrusu terör örgütünün temsilcileriyle meclis üyelerinin görüşmesi de yok. Partileriyle ya da aracılarla görüşme var. Biz bunu dillendirdik. Biz hem inancımızı, inandığımızı söyledik hem de realist olanları söyledik. Tecrübe edilenleri söyledik. Bütün bunları söylerken de kimseyi hedef almadık. Kimsenin ismini telaffuz etmedik. PKK ve siyasi uzantıları tarafından hiçbir kurumunda adını telaffuz etmedik. Nasılsa herkes fikrini söylüyorsa, elbette ben de partim de fikrimizi söyleyeceğiz. Lütfen hatırlayalım. 2015 Çözüm Süreci’nin en sıcak günlerinde bile ‘PKK ile masaya oturulsun’ diyenlerin oranı yüzde 20-30’u geçmemişti. Sonucun ne olduğu da ortadadır. Sahada kalıcı barış, kapalı kapılar ardında yürütülen müzakerelerle değil; hukukla, şeffaflıkla ve millet iradesiyle ve en önemlisi de devletin gücüyle tesis edilir. O güçte kahraman Türk ordusu ve polisidir. Aksi hâlde, DEM’in, Kandil’in ve İmralı’nın söylemleriyle meşruiyet üretilecek olan her süreç, devlete ve millete sadece güvensizlik, kırılganlık ve yeni tehditler bırakarak geri döner.”





