Yazar ve siyaset bilimci Mümtaz’er Türköne, Medyascope için kaleme aldığı köşe yazısında, CHP'nin barış ve demokrasi süreci kapsamında oluşturulan komisyonun İmralı Adası ziyaretine katılmama kararını değerlendirdi. CHP’nin tutumunu “popülizme teslim olmak” olarak niteleyen Türköne, partinin kararı resmî açıklamasında yer alan “toplumun ihtiyaçlarına ve beklentilerine göre yapılır” ifadesiyle temellendirmesinin tam olarak bu yaklaşımın bir tarifi olduğunu belirtti.
Türköne, CHP’nin kararına temel teşkil eden gerekçeyi, kamuoyu araştırmalarının Çözüm Süreci’ne ve Abdullah Öcalan ile görüşülerek şiddetin sona erdirilmesi fikrine karşı olduğunu göstermesiyle ilişkilendirdi. Yazara göre, bu durum halk desteği ve oy potansiyeli açısından partiler için sürece destek vermeyi “akıl kârı” olmaktan çıkarıyor ve CHP bu noktada popülist bir tavır sergiliyor.
Kararın gerekçeleri ve eleştirisi
Türköne, CHP’nin bu konudaki yazılı açıklamasının, parti içinde İmralı’ya gidilmesini savunan ancak azınlıkta kalanlar tarafından savunmacı bir havada kaleme alındığını öne sürdü. Açıklamada sıralanan gerekçeler temel olarak iki noktaya odaklanıyordu.
Birincisi, CHP, İmralı’ya gidişin Çözüm Süreci adına neden gerekli olduğu konusunda ikna olmadığını belirtiyordu. İkincisi ise, iktidarın süreç konusundaki samimiyetsizliği, CHP’li belediye başkanlarına yönelik yargı operasyonları ve AİHM ile AYM kararlarına uyulmaması gibi tutarsızlıklar öne sürülüyordu.
Türköne, bu ikinci kısımdaki argümanların, aslında sürecin hızlanması ve hukuk alanının genişlemesi teziyle tam tersine İmralı’ya gidiş kararına gerekçe yapılabilme potansiyeli taşıdığını ifade etti. Ancak mesele, neticede ilk kısımdaki “İmralı-Çözüm Süreci ilişkisi konusunda ikna olmadık” argümanına dayanıyordu.
Öcalan’ın süreçteki kilit konumu
Sürecin, bölgesel gelişmelerin tetiklediği bir devlet projesi şeklinde ilerlediğini vurgulayan Türköne, kilit noktanın Abdullah Öcalan olduğunu belirtti. Öcalan’ın, hem silah bırakmayacak örgüte söz dinletebilecek tek kişi hem de bu nedenle Kürtlere barışı getirecek anahtarı elinde tutan figür olduğunu dile getirdi.
Türköne’ye göre İmralı’ya gidiş, Öcalan’ın bu kilit rolünü toplum nezdinde meşru hale getirme amacını taşıyan sembolik bir hamleydi. Şayet CHP de bu kadroda yer alsaydı, halkın daha çabuk ikna edilebileceğini ve partinin halk desteği anlamında bir kayba uğramayacağını savundu.
Yazar, siyasetin zirvesinde bu tür gündemlerin halkın ikna edilmesine odaklı olduğunu belirterek, halkı işin faydalarına ikna etmek yerine, halk tarafından tam tersine ikna edilmenin siyaset oyununun dışına düşmek anlamına geldiğini ifade etti ve “CHP popülizme teslim olarak tam da bunu yaptı” değerlendirmesiyle yazısını sonlandırdı.
* Mümtaz'er Türköne'nin Medyascope'ta yayımlanan yazısına buradan ulaşabilirsiniz..




