Haber: Betül Vural
Tekrar başlayan kızamık salgınının neden yıllar sonra ortaya çıktığı vatandaşlar arasında merak konusuyken, ortaya birçok fikir atıldı. Yayılan bulaşıcı hastalıkların düzensiz göçmenlerle bağlantılı olduğu iddiaları, kızamık ile ilgili birçok soruyu da beraberinde getirdi. Doç. Dr. Seval Alkoy, kızamık salgınının neden tekrar başladığını açıkladı.
Kızamık hastalığını tanımlayan Alkoy, ‘’Kızamık, grip benzeri semptomlarla başlayıp, ciltte kırmızı renkli yaygın döküntüler ile seyreden ağır komplikasyonlara ve ölümlere yol açabilen viral bir hastalıktır’’ dedi.
Kızamık tedavisinde aşının önemine dikkat çeken Alkoy, ‘’Kızamık aşısının dünyanın her yerinde yaygın bir şekilde uygulanması ile yüz binlerce hatta milyonlarca çocuğun yaşamı kurtarılmaktadır. Yaşamı kurtaran bir aşısı olmasına rağmen, 2021 yılında dünyada, aşıya erişemeyen veya aşılatılmayan 128 bin beş yaş altı çocuk kızamık nedeni ile ölmüştür. Yani kızamık, ortaya çıktığında, gelişmiş ülkelerde bile her bin olgudan en az beşinin ölümüne yol açabilen, ölümcül seyredebilen bir hastalıktır’’ diye konuştu.
‘’Ocak 2023’de Türkiye’de yeni bir kızamık salgını başladı’’
81 ile kızamık hakkında yazı gönderilmeden önce kızamık salgınının tekrar başladığına dair bulgular olduğundan bahseden Alkoy, ‘’Sağlık Bakanlığı, kızamık verilerini Türkiye’deki ilgili taraflarla ve halkla paylaşmamaktadır. Ancak kabul etiği Uluslararası Sağlık Tüzüğüne göre bu verileri Dünya Sağlık Örgütü’ne vermek zorundadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün konu hakkındaki elektronik kaynakları incelenerek bu verilere erişmek, olgu sayıları hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür. Bu kızamık verilerine göre, salgının başladığı Ocak 2023’de 193 olan aylık olgu sayısı istikrarlı bir artış ile Haziran 2023’de 782’ye ulaşmıştır. Buna göre Ocak 2023’de Türkiye’de yeni bir kızamık salgını başladığını söylemek doğru olacaktır’’ dedi.
Salgının tekrar başlamasında Covid 19 pandemisi ve bu yıl Şubat ayında yaşanan depremlerin etkisine değinen Alkoy, ‘’Pandemide, aşılama hizmetleri başta olmak üzere pek çok sağlık hizmetinin yürütülmesinde de eksikler ve aksaklıklar ortaya çıktı. Şubat depremlerinde ise sağlık hizmeti sunan insan gücünde kayıplar meydana gelmiş; yanı sıra hizmet verilen binalar ve ekipman kullanılamaz hale gelmiştir. Bu durum, aşılamayı da içeren temel sağlık hizmetlerinin sürdürülmesini aksatmıştır’’ şeklinde konuştu.
Alkoy, depremden etkilenenlerin başka illere gittikleri için sağlık hizmetlerine erişmesinde ‘güçlük’ yaşadıklarına da dikkat çekti.
‘’Düzensiz göçmenlerde kızamık aşılama oranları düşük olabilir’’
Kızamık salgınıyla düzensiz göçmenler arasındaki ilişkiye değinen Alkoy, ‘’Düzensiz göçmenlerin önemli bir bölümünü Suriyeli aileler oluşturmaktadır. Suriye, savaş öncesi aşılama hizmetlerinin iyi yürütüldüğü bir ülkedir. Fakat savaş sürecinde, tüm sağlık hizmetleri gibi aşılama hizmetleri de zarar görmüştür. Bu nedenle düzensiz göçmenlerde kızamık aşılama oranları düşük olabilir’’ diye konuştu.
‘’Salgın, göçmenlerin değil, aşısız ya da eksik aşılıların salgınıdır’’
Alkoy, düzensiz göçmenlerin ikamet ettikleri yerlerin çoğu zaman kesin olarak bilinememesi sebebiyle bu kişilerin temel sağlık hizmetlerine erişip erişemediği konusunda net bilgiler olmadığının altını çizdi. Alkoy, ‘’Ancak bu duyarlı grupları salgının kaynağı olarak göstermek, böyle bir ayrım yapmak yanlış olacaktır. Çünkü salgın, ister Türkiye vatandaşı isterse düzensiz göçmen olsun, aşısız ya da eksik aşılıların salgınıdır’’ dedi.
Aşı karşıtı kişilerin kızamık gibi salgın hastalıkların yayılmasındaki payına dikkat çeken Alkoy, ‘’Avrupa ülkelerinde 2008’den beri görülen salgınlarda, kendi içine dönük-kapalı (özellikle dini) aşıya dirençli bazı gruplarda olguların kümelendiği ve salgından özellikle etkilendikleri saptanmıştır. Ülkemizde çocukluk çağı aşı programında yer alan aşılara ilişkin kararsızlık ve direnç henüz salgınlar oluşturacak yaygınlıkta olamamakla birlikte, yine de bu gruplar mevcut salgınların yayılmasında rol oynayabilir’’ ifadelerini kullandı.