Evrensel’den Merve Tur’un haberine göre, 8 Ağustos Uluslararası Kedi Günü vesilesiyle yayımlanan araştırmalar, kedilerin yalnızca sevimli ev arkadaşları olmadığını, fiziksel ve ruhsal sağlık üzerinde derin etkiler bıraktığını ortaya koyuyor. Kalp sağlığından bağışıklık sistemine, depresyondan yalnızlığa dek birçok alanda kediler adeta görünmez birer sağlık destekçisi gibi çalışıyor.
Kalp hastalıklarına karşı patili kalkan
Dünya genelinde kalp-damar hastalıkları hâlâ en sık ölüm nedenlerinden biri. Ancak yapılan bir araştırmada, geçmişte ya da hâlen kedi sahibi olan kişilerin, kedi sahibi olmayanlara kıyasla kalp krizi ve felce bağlı ölüm riskinin anlamlı biçimde düşük olduğu belirlendi. Bu durum, kedilerin stres azaltıcı ve duygusal dengeyi destekleyici etkileriyle açıklanıyor.
Kedilerle zaman geçirmek, ani stresin kalp üzerindeki zararlı etkilerini azaltarak bireyleri koruyabiliyor.
Depresyona karşı miyavlı destek
Araştırmalara göre kedi sahipleri daha yüksek benlik saygısına, olumlu öz-imaja ve düşük yalnızlık düzeyine sahip. Özellikle gençlerde ve yaşlı bireylerde, kediyle kurulan bağın bir “amaç duygusu” kazandırdığı, sosyal izolasyonu azalttığı ve ruh sağlığını iyileştirdiği gözlemleniyor.
İnsan-Hayvan Bağı Araştırma Enstitüsü’nün (HABRI) verilerine göre, aile hekimlerinin %87’si evcil hayvanların hastalarının ruh hâlinde olumlu etkiler yarattığını belirtiyor. Araştırmalar ayrıca kedi sahiplerinin gün içinde daha çok güldüğünü ve kendilerini daha huzurlu hissettiklerini gösteriyor.
Çocuklara daha güçlü bağışıklık
Bilimsel çalışmalar, yaşamın ilk yılında kediyle birlikte büyüyen çocukların astım ve alerji geliştirme riskinin azaldığını ortaya koyuyor. 700’den fazla bebeği 18 yıl boyunca izleyen bir araştırmada, evinde kediyle yaşayan çocukların ileriki yaşlarda kedi alerjisi geliştirme ihtimalinin yarı yarıya düştüğü belirlendi.
Ayrıca, astım öyküsü olan annelerin çocuklarında, doğumdan itibaren kediyle yaşamanın astım gelişimini önlemede etkili olduğu gözlendi.
Yalnızlığa karşı patili bir dost
Yalnızlık, özellikle yaşlı bireylerde ciddi bir sağlık sorunu haline gelebiliyor. Michigan Üniversitesi tarafından 50-80 yaş arası bireylerle yapılan bir araştırmaya göre, evcil hayvan sahibi olanların %79’u stres seviyesinin azaldığını, %73’ü hayatlarına yeni bir anlam geldiğini, %65’i ise insanlarla daha kolay iletişim kurabildiklerini ifade etti.
Hayvan sahipliği, yalnızlık hissini %36 oranında azaltırken, sosyal ilişkileri güçlendirmeye de katkı sağlıyor.
“Hayvan refahı, insan refahıyla birlikte düşünülmeli”
Hayvanların yaşam kalitesine yönelik atılacak her adımın, insanlar üzerinde de olumlu etkiler yaratabileceği vurgulanıyor. Uzmanlara göre, hayvanlarla kurulan sağlıklı bağlar, hem bireysel hem toplumsal sağlığı güçlendiren bir etki yaratıyor.