İran ile İsrail arasında tırmanan savaşın ilk haftası geride kalırken, diplomatik girişimlerden henüz bir sonuç alınamadı. İsrail’in saldırılarına karşılık veren İran, dün gece 20’nin üzerinde füze fırlattı. İsrail’in Demir Kubbe hava savunma sistemi bu saldırının büyük kısmını durdurmakta başarısız oldu.
Tel Aviv, Ramat Gan, Holon ve Beerşeva şehirlerine isabet eden füzeler ciddi hasarlara yol açtı. İran medyası, saldırının hedefinde İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) komuta ve istihbarat merkezi ile askeri kampların olduğunu duyurdu. İsrailli yetkililer ise Ramat Gan’daki borsa binası ve Beerşeva’daki Soroka Hastanesi’nin hedef alındığını iddia etti.
Netanyahu’dan sert yanıt: İran’a saldırılar artırılacak
İran’ın şimdiye kadarki en sert saldırısı olarak değerlendirilen bu misillemede 65 kişi yaralandı. Olayın ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran’a yönelik saldırıların yoğunlaştırılması talimatını verdi. Bu doğrultuda İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait 20 savaş jeti, İran’ın batısında belirlenen hedefleri bombaladı.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ise açıklamasında İran lideri Ali Hamaney’i hedef alarak, “Bu bir savaş suçudur. Bedelini ödeyecek” dedi. İsrail'in bu açıklamaları, son aylarda Gazze, Lübnan, Suriye ve Yemen’e yönelik saldırılarını görmezden gelmesi nedeniyle uluslararası kamuoyunda çelişki olarak değerlendirildi.
İran: Hedef askeri karargâh ve istihbarat altyapısıydı
İran medyası tarafından yayımlanan bilgilere göre, son füze saldırılarının on dördüncü dalgasında hedef alınan yerler sivil değil, İsrail ordusuna ait istihbarat ve komuta merkezleriydi. Özellikle Tel Aviv’deki Gav-Yam Teknoloji Parkı’nda yer alan siber operasyon üssü ve dijital komuta sistemleri hedef alındı. İran, saldırıların askeri nitelikte olduğunu ve meşru müdafaa kapsamında yapıldığını savundu.
İsrail’de sansür uygulamaları daha da sıkılaştı
İran’ın gerçekleştirdiği saldırıların ardından İsrail’de sansür uygulamaları daha da artırıldı. İsrail Ordusu Sansür Dairesi Başkanı Tuğgeneral Kobi Mandelblit, yaptığı açıklamada savaş bölgesinden gelecek tüm görüntülerin ordu sansür birimi tarafından onaylanmadan yayımlanamayacağını bildirdi.
Mandelblit, bu kararın sadece bireyleri değil, medya kuruluşlarını, editörleri ve yayıncıları da bağladığını belirtti. Yeni sansür kararları, İsrail kamuoyunun saldırıların boyutunu görmesini engellemeye yönelik bir adım olarak yorumlandı.