Özel haber: Sümeyye Aksu

Türkiye'de bireysel silahlanma, giderek daha büyük bir toplumsal şiddet öğesi ve tehdit olmaya devam ediyor. En son İstanbul’da Esenyurt’ta tekel bayisinde iki gencin katledilmesi olayı Türkiye’nin gündemine oturdu. Esenyurt’taki bu vahşetin ardından farklı bölgelerden de yaralama ve şiddet haberleri kamuoyunda görülmeye devam etti. Türkiye genelinde asayişin bozulması, silahlanmanın kontrolsüz artması ve suç işlemenin bu kadar kolay hale gelmesi, vatandaşların da can güvenliğini ve yaşam hakkını tehlikeye atıyor. Artan suç ve asayiş problemlerine ilişkin Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Elips Haber’e açıklamalarda bulundu.

42 yıl hapis cezasına çarptırılan Selahattin Demirtaş’tan ilk açıklama 42 yıl hapis cezasına çarptırılan Selahattin Demirtaş’tan ilk açıklama

“Türkiye’de silah temin etmek çok kolay hale geldi”

Türkiye'de silah temin etmenin çok kolay hale geldiğini vurgulayan Hanefi Avcı, “Olaylardan, silah taşıyan insan rakamlarına verilen istatistiklerden Türkiye’de ciddi bir silahlanma olduğunu tahmin edebiliyoruz” dedi. “Gerek şehirlerde olsun, gerek kırsal alanda olsun insanları da silah bulundurma bilinci ve alışkanlığı var” diyen Avcı,  “Türk insanın silaha karşı böyle bir yatkınlığı, merakı, alakası var. Bunu daha çok kırsal alan için diye söyleyebiliriz. Şehirlerdeyse asıl olarak güvenlik sorunu başlıyor. İnsanlar etraflarında, çevrelerinde herhangi bir zamanda bir saldırıya, bir hakarete uğrayabileceklerini başka birinin baskısına mani kalabilecekleri düşüncesi var. Bundan dolayı silah bulundurma ihtiyacı duyuyorlar” diye konuştu.

Asayiş olayları artıkça silahlanma ihtiyacı daha fazla artıyor”

Kamuoyunda da duyulan silahlı saldırı olayları, insanlarda bir gün kendisinin de başına gelebileceği düşüncesiyle silahlanmaya teşvik ediyor” diyen Avcı sözlerini şöyle sürdürdü;

“Tabii suç işleyen kişiler işlediği suçta kullanmak amacıyla böyle bir silahlanma ihtiyacı duyuyor. Kırsal alanın belki bir mantığı vardır. Bulunduğu tabiat şartları gereği zaman zaman kendini korumak ihtiyacı duyabilir. Ama şehirlerdeki çok makul değil. Yani bunun bir kısmı kültürel alışkanlık da olsa büyük bir kısmının güvenlik kaygısı, güvenlik endişesi bir gün bir saldırıya muhatap kalabileceği birilerinin kendisine haksız girişim yapacağı ihtimaline karşı kendisini, ailesini, servetini, varlığını korumak için böyle bir silah bulundurma, silah taşıma veya silahla sahip olma istek ve arzusu duyuyor.  Asayiş olayları arttıkça da bu ihtiyaç daha fazla artıyor tabii”

Silah ruhsatı alma hakkı biraz daha genişletildi ve kolaylaştırdı”

Eskiden silah bulundurmanın biraz daha ağır şartlara tabii olduğunu belirten Avcı, “Herkese silah ruhsatı verilmiyordu. Çok inceleyip, araştırma, soruşturma yapıyordu ve özellikle taşıma konusunda çok özel şartlar aranıyordu. Ama 15 Temmuz'la birlikte silah ruhsatı alma hakkı biraz daha genişletildi ve kolaylaştırdı. Şimdi çok daha kolaylıkla silah ruhsatı alınabiliyor. Bir de çok fazla miktarda cephane bulundurabiliyorlar. Eskiden bu sayı 100’lü rakamdayken şimdi 1000’li rakamlar üzerinde mermi cephane bulundurma hakkı veriliyor” ifadelerini kullandı.

“Gayrimeşru silahlar Türkiye’ye doğu bölgelerinden getiriliyor”

Gayrimeşru silahların hiçbir denetime tabi olmadan Türkiye’nin doğu bölgelerinde belirli şekilde getirtilerek el altında satıldığını dile getiren Avcı, “Türkiye'de silah taşımak yasak, ceza müeyyidesi var. Ama ki tabii bu müeyyide yeni çıkan infaz yasaları, insanların cezaevine bir anda girip damgalanmaması ve işine mani olması için hep böyle farklı tedbirlerle geçiştirmek, ertelemek, geriye bırakmak, tecil etmek gibi birtakım daha kolay infaz yöntemler, cezaevine girmeyen ve hatta para cezasına çevirmek gibi yöntemlerle hallediliyor. Tabi şu anda silah taşımanın çok ciddi bir müeyyidesi yok. Sadece yakalanırsınız, mahkeme size bir ceza verir veya cezanızı erteleyebilir. Cezanızın ileride hükmün açıklanmasının geriye bırakılması yöntemini kullanabilir veya işte bir daha işlememek şartıyla bir takım tedbirler söyleyebilir. Yani ağır bir durumu yok” şeklinde konuştu.

“Verilen cezalar çok orantılı olmuyor”

“Türkiye'de özellikle son zamanda ortaya çıkan suç grupları, organize suç örgütleri bunların silahlı şiddet kullanma yöntemlerinden bu çok önleyici olmuyor. Çünkü onların yaptığı yol ve yöntemlerin ağırlığı kamuoyuna yarattıkları korkunun, tehdidin tesiriyle verilen ceza çok orantılı olmuyor” ifadelerini kullanan Avcı, sözlerine şöyle devam etti;

“Bazı ülkelerde cezaları ağırlaştırarak, bazı ülkelerde diğer tedbirler yani olayı sadece cezayı ağırlaştırıp önlemeyi düşünmek buna mani demek makul değil. Yani dünyanın her yerinde önce akla gelen eğitimdir. Bu sadece okullarda yapılan eğitim değil bir bütün kamunun eğitimidir, genel bakıştır. Verilmesi istenen mesajın topluma yaygınlaştırılması meselesi önemli olandır. Ayrıca diğer güvenlik tedbirleri, işte silahlı faaliyetlere karışan insanların kamuoyunda karşılaşacağı durum, kamuoyuna tepkisi, bu tip insanlara karşı bulunacağı davranış biçimleri de çok önemlidir. Tabii ki bunu daha farklı boyutlarda, farklı kurumlar tarafından yapılacak birçok şeyi de vardır. Yani sadece ceza noktasına bakmamak lazım. Ceza bunlardan, etkilerden bir tanesidir ama tek başına bunları önlemek için yeterli değil. Çünkü insanlar farklı yöntemlerle bunu atlatma imkanları da oluyorlar. Yani ceza almamak için farklı yöntemler, farklı yollar kullanılabiliyor. Bundan dolayı sadece ceza değil birçok şeyi beraber kullanmak en önemlisi”

“Satış yapanlara devlet veya güvenlik kuvvetlerinin müdahil olması gerekiyor”

Silahın internette satılmasının çok makul olmadığını vurgulayan Avcı, “İnsanlar farklı pazarlama yöntemleri buluyorlar. Artık sosyal medya da tüm ticari hayatın pazarlama noktalarında bir tanesi. Bugün birçok işletme reklamlarını veya kurumlarının tanıtımını sosyal medya üzerinde yapabiliyor kendi kurumlarıyla ilgili. Demek ki silah ticareti yapanlar da bu noktaya gelmiş. Bunun normal yöntemini bu şekil olmaması gerekiyor. Bu şekil yapılanların dışında daha çok el altında yapılan belli insanlar birbirini tanıyanlar suretiyle yapıyorlar. Tabii ki bunların devlet veya güvenlik kuvvetleri, denetlemesi, takip etmesi, izlemesi bu satış yapanlara mani olması, müdahil olması lazım” değerlendirmesinde bulundu.

Editör: Sümeyye Aksu