Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı 51. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Türkiye olarak bölgemizde sınırları kanla çizilecek yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğimizi buradan önemle vurguluyorum. Gazze halkının açlıkla cezalandırılmasına, Batı Şeria'da devlet ve yerleşimci terörüne, Mescid-i Aksa ile semavi dinlerin beşiği Kudüs'ün tarihi statükosunu yok etme teşebbüsüne asla seyirci kalmayacağız" dedi. "13 Haziran'dan bu yana adeta yüreğimizi ortaya koyarak sükunetin tesisi için çok ciddi gayret sarf ettik" diyen Erdoğan, diplomatik temaslar sürdürmeye devam edeceklerini söyledi. Erdoğan, İsrail'in bölgedeki ülkelere saldırılarını da eleştirerek, "İsrail'in gerçekleştirdiği tüm saldırıların tanım ve tarifi haydutluktur" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı 51. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Son 2 yıldır İsrail'in işgal, istila, yıkım ve katliam politikalarıyla giderek daha fazla yüzleşiyoruz. Batılı güçlerin koşulsuz desteğini arkasına alan İsrail, bölgemizi istikrarsızlığa sürüklemeye devam ediyor.
Önce Gazze ve Batı Şeria'a saldırdılar, Gazze'yi devasa bir enkaza çevirdiler. Sağlık tesislerini, okulları, camileri, kiliseleri bombaladılar. Bir kuru ekmek alabilmek için yardım sırası bekleyen insanları hunharca katlettiler. Her gün yüzlerce mazlum sivil İsrail tarafından bilerek şehit ediliyor. Gazze'de yaşayan 2 milyon kardeşimiz Nazilerin kamplarını bile geride bırakan kötü şartlarda tam 21 aydır hayatta kalma mücadelesi veriyor.
"Netanyahu hükümeti bölgesel barışın önündeki en büyük engel"
İsrail; Lübnan, Yemen ve Suriye'yi de hedef aldı. Suriye'deki çeşitli grupları yönetime karşı kışkırtarak orayı da karıştırmaya çalıştı. Şimdi de İsrail'in devlet terörüne 13 Haziran'dan bu yana komşumuz İran muhatap oluyor. Bütün bu saldırıyla Netanyahu hükümeti bölgesel barışın önündeki en büyük engel olduğunu bir kez daha ispat etmiştir.
İsrail'in İran'a gerçekleştirdiği saldırıları en güçlü şekilde telin ediyorum. İsrail saldırılarında vefat eden İranlı kardeşlerimiz için ülkem adına taziyelerimi sunuyorum. İran halkının bugünleri atlatacağından hiçbir şüphe duymuyoruz.
"İsrail'in gerçekleştirdiği tüm saldırıların tanım ve tarifi haydutluktur"
İsrail'in gerçekleştirdiği tüm bu saldırıların tanım ve tarifi haydutluktur. İran'ın İsrail'in bu devlet terörü karşısında nefs-i müdafa çerçevesinde aldığı eylemler meşru ve hukukidir.
Uluslararası hukuku ihlal eden bu eylemlerin İsrail'in bölgede yürüttüğü stratejik istikrarsızlaştırma politikasına hizmet ettiği açıktır. Saldırıların İran'ın nükleer programı ile ilgili müzakerelerin yoğunlaştığı bir dönemde vuku bulması elbette manidardır. Nükleer çalışmalarında hiçbir denetime tabi olmayan, şeffaflık noktasında kimseyi umursamayan İsrail'in nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasına taraf başkalarına söz söylemesi büyük bir riyakarlıktır. Netanyahu hükümeti 13 Haziran'daki saldırılarıyla aslında müzakere sürecini baltalamayı hedeflemiştir. Yaşananlar aynı zamanda Netanyahu ve cinayet şebekesinin herhangi bir meselenin diplomatik yollarla çözülmesini istemediğini de gösteriyor.
"Netanyahu'nun siyonist emelleri bölgemiz ve dünyayı felakete sürüklemekten başka bir gaye taşımıyor"
İsrail, bağımsız bir Filistin devletiyle yan yana, barış içinde yaşamak yerine savaşı tüm bölgeye yaymaya çalışıyor. Bundan tam 90 yıl önce Hitler'in çaktığı kıvılcım nasıl ki Pasifik'ten Atlantik'e, Hint Okyanusu'ndan Kuzey Denizi'ne bütün dünyayı ateşe attıysa bugün Netanyahu'nun siyonist emelleri de bölgemiz ve tüm dünyayı büyük bir felakete sürüklemekten başka bir gaye taşımıyor.
İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'nın kutsiyetine el uzatılmasını, Kudüs-ü Şerif'in tarihi statüsünün gasp edilmeye çalışılmasını, çeşitli haritalar üzerinden bölgemizi parçalama niyetlerinin artık ulu orta konuşulmasını bu sinsi planın hamleleri olarak görüyoruz. Biz Netanyahu'nun ne yapmak istediğinin gayet bilincindeyiz. Bölgeyi çatışmaya, kaosa ve gözyaşına boğarak güvenliklerini tesis edeceklerini zannedenler ham bir hayalin peşinden gitmektedir. İsrail komşularının güvenliğini tehdit ederek kendi güvenliğini sağlayamaz.
"Sınırları kanla çizilecek yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğiz"
Türkiye olarak bölgemizde sınırları kanla çizilecek yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğimizi buradan önemle vurguluyorum. Gazze halkının açlıkla cezalandırılmasına, Batı Şeria'da devlet ve yerleşimci terörüne, Mescid-i Aksa ile semavi dinlerin beşiği Kudüs'ün tarihi statükosunu yok etme teşebbüsüne asla seyirci kalmayacağız.
Netanyahu'nun çatışmaları daha da derinleştirmek amacıyla söylediği özgü ambalajına sarılmış zehirli sözlerine kimse itibar etmesin. Bölgemizin yeni bir savaşı ve istikrarsızlığı kaldırmaya tahammülü yoktur. İhtiyacımız olan sağduyudur, temkindir. Çözümün bir kez daha diplomasi ve diyalogdan geçtiğini vurguluyor, kolaylaştırıcılık dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyorum.
"Temaslarımızı sürdüreceğiz"
13 Haziran'dan bu yana adeta yüreğimizi ortaya koyarak sükunetin tesisi için çok ciddi gayret sarf ettik, temaslarımızı sürdüreceğiz.
Yol yöntem ayrılıkları olabilir ama kardeş demek aynı zamanda kaderdaş demektir. Müslümanların kıblesi gibi kaderleri de ortaktır. Söz konusu ortak davamız, çıkarlarımız olunca farklılıkları bir yana koyup kenetlenmek boynumuzun borcudur. Bugün birbirimize daha sıkı sarılmaya birbirimize karşı hoşgörü sınırlarını daha da genişletmeye ihtiyacımız var.
Bu toplantıda İsrail'e duruşumuzu dünyaya duyurmalıyız. İsrail'in haydutluklarını durdurmak için daha fazla işbirliği sergilememiz şart. Kendi meselelerimizi kendi aklımızla sahiplenmezsek başkalarının çıkarlarına alet oluruz."