CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Duchenne Musküler Distrofi (DMD) hastası çocukların ve ailelerinin yaşadığı derin çaresizliğe dikkat çekti. Kış, tedavi masraflarının karşılanamaması nedeniyle ailelerin kendi imkânlarıyla bağış kampanyaları düzenlemek zorunda kaldığını belirterek, “Bu tablo, Türkiye’de sağlık sisteminin başarısızlığının ve çaresizliğin acı bir itirafıdır” dedi.
Gülcan Kış, DMD hastalığıyla mücadele eden ailelerin afiş bastırarak, stant kurarak, sosyal medya üzerinden yardım çağrısı yaparak yaşam hakkı için mücadele ettiğini ifade etti.
“Çocukların yaşam hakkı vicdanlara değil, sosyal politikalara emanet edilmelidir”
Kış, benzer bir sürecin daha önce SMA hastaları için de yaşandığını hatırlatarak, bugün aynı çaresizliğin DMD hastaları için tekrarlandığını söyledi.
“Anneler, babalar çocuklarının yaşam hakkı için sokak sokak stant açıyor. Oysa bir sosyal devlette çocukların yaşam hakkı vicdanlara bırakılmaz, sosyal politikalara emanet edilir” ifadelerini kullanan Kış, devletin bu konuda sorumluluk alması gerektiğini vurguladı.
“Gen tedavisi güvenliyse neden uygulanmıyor, değilse neden kampanyalara izin veriliyor?”
CHP’li Kış, sağlık sistemindeki çelişkilere dikkat çekerek hükümete açık sorular yöneltti:
“Eğer bu gen tedavisi etkili ve güvenliyse neden devlet güvencesinde uygulanmıyor? Güvenilir değilse neden bu bağış kampanyalarına göz yumuluyor?”
Vatandaşların sağlık hakkının sosyal devletin güvencesi altında olması gerektiğini vurgulayan Kış, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını, hele ki bir çocuğu tedavisi için bağış kampanyalarına mecbur bırakamaz” dedi.
“DMD’li çocuklar için ortak önerge verelim” çağrısı
Konuşmasının sonunda tüm siyasi partilere çağrıda bulunan Gülcan Kış, DMD hastası çocuklar için acil adım atılması gerektiğini ifade etti:
“Madem bugün sağlıkla ilgili düzenlemeleri konuşuyoruz, gelin hep birlikte ortak bir önerge verelim. DMD’li çocuklarımızın yaşadığı bu çaresizliği ortadan kaldırmak için hep birlikte sorumluluk alalım. Bu sorunu siyasetin değil, insanlığın meselesi olarak görelim.”
