MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun; biri Kürt, diğeri Alevi olsun” sözleri Ankara gündeminin en çok konuşulan başlıklarından biri oldu. Bahçeli’nin çıkışı, Halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz’ın kaleme aldığı yazıyla kamuoyuna yansıdı. Saymaz, MHP liderinin geçmişte Cemevlerini ibadethane olarak tanımladığını da hatırlattı.
MHP cephesinden ilk değerlendirme
Konuya ilişkin MHP’den resmi bir açıklama yapılmazken, partiye yakınlığıyla bilinen Türkgün gazetesinden dikkat çeken bir değerlendirme geldi. Gazetenin başyazarı ve Bahçeli’nin Basın Danışmanı Yıldıray Çiçek, “Kürtler, Aleviler ve iç cephe gücü” başlıklı yazısında, Bahçeli’nin sözlerini “Devlet Bahçeli vizyonu” olarak nitelendirdi.
Çiçek yazısında, “Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun; biri Kürt, diğeri Alevi olsun” ifadesinin, vatanına ve bayrağına bağlı Kürt ve Alevi vatandaşların temsil makamlarında yer almasına yönelik güçlü bir kardeşlik vurgusu taşıdığını belirtti.
Çiçek'in yazısındaki konuyla ilgili bölüm şu şekilde:
"Etnik ve mezhepsel ayrışma çabalarında en çok istismar edilmeye çalışılan Kürt kökenli ve Alevi kardeşlerimizi, sevgi ve muhabbetle kucaklayarak bu oyunlara karşı vizyon geliştirmektedir. Onları her daim “Bir olalım, herkes eşittir; Türkiye gerçeğinde birleşip millî bekamızı sonuna kadar koruyalım”misyonu içinde görmektedir.
Resmi bir açıklama yapılmamış olmasına rağmen, Sayın Devlet Bahçeli’nin ismi üzerinden, “Cumhurbaşkanı’nın iki yardımcısı olsun; biri Kürt, diğeri Alevi olsun” şeklindeki tartışmalar, kulis bilgisi olarak gündemde yer bulmaya başlamıştır. Bu tartışmalara “Devlet Bahçeli vizyonu”çerçevesinden baktığımızda sözün özünde vatanına, bayrağına ve ülke değerlerine bağlı Kürt ve Alevi kardeşlerimizin her türlü temsil makamında yer alabileceğine dair güçlü bir kardeşlik vurgusu yatmaktadır.
Ne var ki, bu birleştirici mesaj, bazı kesimler tarafından “bölücülük” gibi çarpıtılarak ikiyüzlü bir algı operasyonuyla gölgelenmeye çalışılmaktadır. Hatta “teröristbaşı Öcalan’ı öneriyor” diyecek kadar alçalanları gördük.
En acı olan ise içimizden çıkan bazılarının basit mi basit ve nefret yüklü yorumları olmuştur.
Kimler midir bunlar?
Seçim öncesi, durduk yere “Ben Aleviyim” paylaşımı yaparak kimlik siyasetini körükleyen Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu makamına kadar gidip destekleyen ve oy verenler; Özgür Özel’in, CHP Grup Başkanvekili olarak, cezaevinde bulunan bir isim üzerinden ‘Demirtaş Cumhurbaşkanı yardımcısı yapılacak’ dediğinde zerre hassasiyet göstermeyenlerdir.
Bölgemizde oynanan ayrılıkçı oyunları göz önünde bulundurduğumuzda, kardeşliği ve birliği güçlendirmeye, bu planları boşa çıkarmaya yönelik “Kürt ve Alevi kardeşlerimiz” vurgusuna böylesine sert tepki gösterenler, hangi düşmanlık zemininde hareket etmektedir?
Cumhur İttifakı’na ve MHP’ye duydukları derin öfke, onları öyle bir noktaya sürüklemiştir ki anlaşılan denize atılsalar balık olacaklar. Bu hal hafızalarını bile onlara unutturmuştur."