Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı’nda konuştu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, konuşmasının bir bölümünde CHP 38. Olağan Kurultay’ının iptalinin istemiyle açılan davanın 8 Eylül’e ertelenmesine değindi. Bahçeli, “Elbette CHP’nin 38’inci kurultayıyla ilgili görülen mutlak butlan davasının ve bu dava duruşmasının 8 Eylül 2025’e ertelenmesinin bizim nazarımızda herhangi bir değeri, bir gündemi yoktur fakat CHP’nin kendi içerisinde birlik ve dirlik halinde olması, iç huzur ve dengeyi yakalaması, Türk demokrasisinin hayrına olacağı kanaatindeyim” dedi.

Yeni yüzyılda teröre yer olmadığını vurgulayan MHP lideri Bahçeli, “Terörsüz Türkiye hedefi doğru zamanda atılan doğru adımdır. Milli vicdanın tereddütsüz harekete geçmesidir. Süreklilik içeren barış ve refah ortamına duyulan özlemdir” diye konuştu.

Devlet Bahçeli, özetle şunları söyledi:

Bahçeli’den ‘dublör’ açıklaması

“Geçirmiş olduğum rahatsızlık sebebiyle yaklaşık 5 buçuk aylık bir ayrılığa gönülsüz de olsa boyun eğmek zorunda kaldık. Buna rağmen çalışmalarımızı kesintisiz sürdürdük. Türkiye ve dünya gündemini yakinen takip ve not ettik.

İhtiyaç olan her durumda görüş ve düşüncelerimizi aziz milletimizle paylaştık. Ancak fitne durur mu? Elbette durmadı. Yapay zeka ile konuştuğumu ileri süren kabak kafaları, özürlü beyinleri, zehirli dilleri şaşkınlıkla izledik. ‘Dublör kullanıyor, o değil yerine robot yapılmış, çoktan öldü’ diyen şarlatanlara ne yalan söyleyeyim hayretler içerisinde şahit olduk.

“Bir ormanın yok olması ülke ve millet varlığına kastetmektir”

Bilmiyorlar ki taşıdığımız can emanetini alacak, sadece ve sadece hikmetinden sual olunmayacak yüce Allah’tır.

Şükürler olsun ki sağlığımız, saadetimiz ve sükûnetimiz yerindedir. Üstelik yapacak daha çok işimiz, ulaşılacak daha çok hedefimiz, sevindirecek daha çok dostumuz, titretecek daha çok düşmanımız vardır ve millet yanımızda, Allah bizimledir.

Canımızı acıtan, ciğerlerimizi yakan, kederlenmemize çanak tutan bazı müessir ve münferit olayların varlığını da inkar etmek mümkün değildir. Her yaz mevsimi geldiğinde çıkan orman yangınları, yeşilin kararması, börtü böceğin kavrulması, ormanlık alanların küle dönmesi nihayetinde nefes borumuzun tıkanması bunlardan birisidir. Ormanlar milli servettir, ormanlar manevi berekettir.

Bir ağacın yanması, bir ormanın yok olması esasen ülke ve millet varlığına kastetmektir.

“Sorumlular en ağır şekilde cezalandırılmalı”

Geçen hafta ülkemizin farklı il ve ilçelerinde çıkan orman yangınları, olağanüstü önlemlerin alınmasını mecburi hale getirmiştir. Yaz aylarında, “acaba ormanlarımız yine yanacak mı?” sorusunun devamlı suretle aklımıza gelmesi, sonra da korktuğumuzun başımıza gelmesi rutinleşen ve milletimizi derinden yaralayan bir kısır döngü halini almıştır.

Başta piknik ateşi ve sigara izmaritinin tutuşturduğu yangınlar, sabır taşını bile çatlatacak boyutlardadır. Yalnızca izmarit atılmasından 81, piknik ateşinden de 50 yangının çıkması sorarım sizlere, ihanet değil midir?

İzmir Buca’da benzin dökerek kasten orman yangınına sebep olan alçağın menfur eylemi düşmanlık değil midir? Sorumluların en ağır şekilde cezalandırılması acilen sağlanmalıdır.

Bu kapsamda uyulması gereken kanunlar vardır ve bellidir. Yeter ki orman yangınlarına neden olan faillerin gözünün yaşına bakılmasın.

Kuşku bulutlarının altında, tedirgin fısıltıların boyunduruğunda, şaibeli ilişkilerin merkezinde er alanların dört başı mamur siyasi karakter ve ahlaki duruş göstermeleri boşuna bir hevestir.

“CHP’nin mutlak butlan davasının ertelenmesinin herhangi bir değeri yoktur”

Belediyeleri saran yolsuzluk tufanından tutun da, parti kongrelerinin gölgelenmesine kadar her çarpık ve gayrimeşru vakanın ortaya çıkması, en başta milletimize büyük bir hakarettir.

CHP’nin mahkemelik olması, günden güne ağırlaşan hastalıklı bünyesinin sonucudur. Öyle ki CHP, sebebi meçhul bir acının pençesindeki ne yapacağını, ne isteyeceğini, ne söyleyeceğini bilemez, tayin edemez haldedir.

Elbette CHP’nin 38’inci kurultayıyla ilgili görülen mutlak butlan davasının ve bu dava duruşmasının 8 Eylül 2025’e ertelenmesinin bizim nazarımızda herhangi bir değeri, bir gündemi yoktur fakat CHP’nin kendi içerisinde birlik ve dirlik halinde olması, iç huzur ve dengeyi yakalaması, Türk demokrasisinin hayrına olacağı kanaatindeyim.

Sosyalist enternasyonelin yörüngesinde, sorgusuz sualsiz dönerek değil Atatürk’ün izinden yürüyerek istikrarsızlıktan ve sonu meçhul kargaşalardan kurtulacakları düşüncesindeyim.

8 Eylül’de bir gün sonra tarihi bir gün olan 9 Eylül’e bir ve bütün halinde ulaşması CHP için demokratik bir fırsattır. Eğer bu samimi tavsiyelerimiz gerçekleşmezse bu parti Türk siyasetini nedensellik muhtevasında yozlaştıracak ve yıpratacaktır. Hem siyasi varlığına yazık edecek, hem de Türk demokrasisini zedeleyecektir.

Maalesef CHP, artık kartel partisidir. Yani siyasi hedefleri için devletin kaynaklarını kanun dışı yollardan kullanacak ve şebeke oluşturacak kadar çizmeyi aşmıştır.

Dehşet veren kanunsuzluk, hukuksuzluk ve yolsuzluk markası olmaya da açık ara namzettir.

İddia: Çerçioğlu’nun AK Parti’ye geçişinde Mehmet Ağar’ın rolü mü var?
İddia: Çerçioğlu’nun AK Parti’ye geçişinde Mehmet Ağar’ın rolü mü var?
İçeriği Görüntüle

Bahçeli'den Özgür Özel'e tepki

CHP genel başkanının Avrupa’da Türkiye’nin aleyhine konuşması karanlık üslubun, kararmış ve katılaşmış mensubiyetin birincinin somut yankısından başka bir şey değildir.

Neymiş, bu zaat Alman sosyal demokrat partisinin kongresinde ayakta alkışlanmış. “Ya hep beraber ya da hiçbirimiz” demiş. Geçiniz bu masalları. Gelin de külahıma anlatın bu zırvaları.

Yabancıların karşısında nabza göre şerbet veren bir siyasetçinin ülkesini ve milletini tartışması hatta kötüleme yarışına girmesi utanç duyulacak bir ilkesizlik ve itibarsızlıktır.

CHP’nin geleceğini dış güçlerin, insaf ve merhametine terk edenlerin kuvay-i milliyeden kuvay-i milliyetsizliğe geçiş yapmaları oldukça üzücüdür.

CHP’nin başkalaşarak, kökünden koparak iç işgal cephesinin vicdanı koparttığını da değerlendiriyoruz. Aklınızı başınıza alın, tarihin hükmüne kulak verin, sessiz çığlığın gazabından da ürkün.

Tarih, yanlış zamanda doğru adım atanlarla, doğru zamanda yanlış adım atanların yaşadığı hezimetlere ve yıkımlara sayısız defa şahitlik etmiştir.

"Yeni yüzyılda teröre yer yoktur"

Terörsüz Türkiye hedefi doğru zamanda atılan doğru adımdır. Milli vicdanın tereddütsüz harekete geçmesidir. Süreklilik içeren barış ve refah ortamına duyulan özlemdir.”

Yeni yüzyılda teröre yer yoktur. Bugüne kadar ödenen bedellere, çekilen çilelere, yüreklerimiz kavuran acılara tekrar katlanmak, yeniden muhatap kalmak söz konusu değildir.

"PKK’nın silah bırakma sürecini bir an evvel tamamlanması sağlanmalı"

Türkiye yeni bir döneme geçmiştir. Bu nedenle PKK’nın silah bırakma sürecini bir an evvel tamamlanması bir an evvel sağlanmalı, provakasyon mahiyetli ve hiç kimsenin altından kalkamayacağı yeni çatışmalar yol açacak sivri tahriklere karşı azami derecede dikkat edilmelidir.

Onun bunun ne dediğinin hiçbir ehemmiyeti yoktur. 27 Şubat İmralı açıklamasına müzeyim şekilde PKK örgütsel varlığını feshettiğini ve silahları bıraktığını 12 Mayıs’ta açıklamıştır.

"DEM Parti’nin temasları kayda değerdir"

DEM Parti’nin sorumlu ve sonuç odaklı temasları ise kayda değerdir. Kanlı süreç bütünüyle sonlanmalıdır.

Kara bir dönem açılmamak üzere kapanmalıdır. Umutlar kabarmalı, barış havası hakim olmalıdır. Bundan geriye dönüş yoktur. Aksi halde doğacak sonuçların bedeli vahim ötesidir. Çağları aşıp gelmiş büyük bir milletin vizyonuna sahip olarak mücadele ahlakımızı diri tutacağız. Barış ve kardeşliği kucaklayıp istikbalin yol haritasını çizeceğiz."

Muhabir: Şevval Dalgıç