Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) Cem Karaca Kültür Merkezi'nde düzenlediği Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı'nın ikinci gününde, Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın gönderdiği mesaj kamuoyuyla paylaşıldı. Demirtaş, yürütülen süreci parçalanma değil onurlu birliği sağlayacak bir süreç olarak tanımladı

Ahmet Özer’den AK Parti’ye ‘süreç ve CHP’ye operasyon’ eleştirisi
Ahmet Özer’den AK Parti’ye ‘süreç ve CHP’ye operasyon’ eleştirisi
İçeriği Görüntüle

“Barış artık bizim için, dünya halkları için bir tercih değil, zorunluluktur”

Selahattin Demirtaş' ise gönderdiği mesajda şu ifadelere yer verdi:

"Bugün İstanbul'da bir araya gelen, barışı, adaleti ve demokratik bir toplumu inşa etmeyi hedefleyen herkesi saygıyla selamlıyorum. İnsanlık tarihinin en derin krizlerinden birinden geçtiğimiz bu dönemde, barış artık bizim için, dünya halkları için bir tercih değil, zorunluluktur. Savaşın, eşitsizliğin, otoriterliğin ve inkar politikalarının yarattığı yıkım; sadece coğrafyalarımızı değil, vicdanlarımızı da yaralamıştır. Bu yüzden bu konferansta atılan her adım, kurulan her cümle, alınan her karar; yalnızca bugünümüze değil, gelecek kuşaklarımızın da kaderini etkilemektedir. Barış; silahların bırakılmasından, susmasından, ibaret değildir. Gerçek bir barış hepinizin de bildiği gibi adaletle, eşitlikle, özgürlükle ve onurlu bir yaşamla mümkündür.

“Barış herkesin kendini bu toprakların eşit ve özgür yurttaşı olarak hissedebildiği bir düzende mümkün”

Barış; Kürt'ün, Türk'ün, Arap'ın, Ermeni'nin, Süryani'nin, Alevi'nin, Sünni'nin, kadınların, gençlerin, işçilerin, inançlı ya da inançsız herkesin kendini bu toprakların eşit ve özgür yurttaşı olarak hissedebildiği, refah içinde yaşayabildiği bir düzenin kurulmasıyla mümkündür.

“Sayın Öcalan'ın cesur ve kararlı duruşu çok değerli ve anlamlıdır”

Demokratik toplum ise korkular, kaygılar, baskılar üzerine değil, güven üzerine, demokratik katılım esaslarının temel alınmasıyla yükselir. Tek bir kimliğin, tek bir dilin, tek bir inancın değil; tüm farklılıkların eşit ve özgür şekilde var olabildiği bir ortak yaşam sözleşmesidir. İşte bu nedenle demokrasiyi savunmak, sadece bir siyasi ve politik duruş değil, aynı zamanda ahlaki ve insani bir sorumluluktur. Bu anlamda Sayın Öcalan'ın cesur ve kararlı duruşu çok değerli ve anlamlıdır. Keşke bunca önyargı bir kenara atılabilse ve Sayın Öcalan'ın doğrudan toplumla konuşabilmesinin imkanları yaratılabilse. O zaman eminim ki Türkiye'de kaygılı ve öfkeli herkes için tatmin edici cevaplar da ortaya çıkacaktır, gereksiz spekülasyonlara da zemin sunulmamış olacaktır.

“Bu bir parçalanma, bölünme süreci değil, halkların onurlu birliğini sağlayacak tarihi bir süreçtir”

Ortadoğu'nun onlarca yıldır bir savaş merkezine çevrildiği, halkların birbirine düşman edildiği, halkların ortak yaşam iradesinin parçalandığı bu dönemde; demokratik çözüm ve barışçıl diyalog arayışı hepimiz için çok kıymetlidir. Silahlardan, baskılardan, korkulardan beslenen düzenin karşısına; sözü, iradeyi, müzakereyi ve halkların kardeşliğini koymanın zamanı çoktan gelmiştir, geçmektedir. Türkiye'nin de artık inkarla, ötekileştirmeyle ve ayrımcı politikalarla değil; demokrasiyle, hukukla ve toplumsal barışla, ortak yaşam iradesinin en güçlü şekilde yaşatıldığı yer olarak anılması gerekmektedir. Bunun yolu ise, gerçeklerle cesurca yüzleşmekten, geçmişin acılarını unutmadan; ama bu travmalara teslim de olmadan halkların ortak geleceğini birlikte kurma iradesini göstermekten geçer. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Hepimiz için barış mümkündür. Demokrasi mümkündür. Birlikte, eşit ve özgür bir yaşam mümkündür. Unutmayın ki bu bir parçalanma, bölünme süreci değildir, zaten paramparça olmuş halkların onurlu birliğini sağlayacak tarihi bir süreçtir. Buna inanmaktan hiç vazgeçmeyelim. Bunun için mücadele edelim. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Konferansta emeği geçen herkesi kutluyor, teşekkürlerimi iletiyorum.”

Kaynak: Haber Merkezi