TBMM’de 2026 yılı bütçe görüşmeleri sürerken DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 4 Aralık’ta İmralı’da Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmeye CHP ve Yeni Yol Grubu’nun katılmamasını hedef aldı. Öcalan, sürecin “tarihi bir adım” olduğunu söyleyerek, bazı partilerin “100 yıllık muhafazakâr kodlarını aşamadığını” savundu.
TBMM Genel Kurulu’nda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçe görüşmeleri sırasında söz alan DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, İmralı’da gerçekleştirilen görüşmeye dair değerlendirmelerde bulundu. Öcalan, AK Parti, MHP ve DEM Partisi temsilcilerinin yer aldığı görüşmeyi “cesaret ve ferasetle ilerleyen tarihi bir süreç” olarak nitelendirdi.
Görüşmenin eksik olduğunu belirten Öcalan, CHP ve Yeni Yol’un davet edilmesine rağmen katılmadığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı
“Bazı partilerin 100 yıllık muhafazakâr kodlarından ayrılması gerekiyor. Burada popülist siyaset üzerinden fırtına koparmanın anlamı yok. Kürt meselesi seçim kaygıları içerisinde sıkıştırılacak bir mesele değildir. Bu sürecin şeffaf yürütülmesinden yanayız.”
Öcalan, komisyon tutanaklarının kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini ifade ederek, CHP’nin süreci sonradan öğrenmek istemesini eleştirdi:
“Komisyon dışında konuşma yapan hem Yeni Yol’daki hem CHP’deki arkadaşlarımız bu sürece değer verdiklerini söylüyorlar ama pratikte adım atmaktan imtina ediyorlar.”
Kırk yılı aşkın çatışmalı dönemin toplumda yarattığı ağır bedellere dikkat çeken Öcalan, meselenin siyasal hesaplarla yönetilemeyeceğini belirterek şunları söyledi:
“Burası siyaset devşirilecek bir alan değildir. İktidar risk almıştır; diğer partiler risk almıştır. CHP’nin de risk alması gerekir. Bu noktada sürecin en önemli yüklenicisi ana muhalefet partisi olmalıdır.”
Konuşmasında kayyum uygulamalarını da eleştiren Öcalan, DEM Parti’nin yıllardır büyük bedeller ödediğini, seçilmiş belediye başkanlarının ve yöneticilerinin cezaevinde olduğunu hatırlattı:
“‘Seçimle gelen seçimle gider’ deniyor ama 2016’dan bu yana kayyum üstüne kayyum atandı. Halkın iradesi gasp edildi. Bu sorun hamasetle değil, sorumluluk alarak çözülebilir.”




