Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Abdullah Öcalan ile Emin Gurban, Civan Boltan ve Hayati Kaytan hakkındaki dosyaya dair ara kararını 18 Eylül'de açıkladı. Komite, müebbet hapis cezalarına ilişkin yeni bir eylem planı çerçevesinde yasal değişikliklerin yapılmasını istedi. Ayrıca Kürt meselesinin çözümü için Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun gerekli yasal düzenlemeler için kullanılabileceğini belirtti.
Komisyonda yer alan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, komitenin kararlarını değerlendirdi.
'Karara odaklanılmalı'
Komitenin Türkiye’ye 1 yıl daha süre verdiğini ancak süreden ziyade kararın içeriğine odaklanılması gerektiğini söyleyen Beştaş, "Her şeyden önce kararda, tahliye olma olasılığı olmadan insanların cezaevinde tutulmasının bir işkence olduğu tespiti var. Bu bizim her zaman ifade ettiğimiz bir şey. Diğer yandan 'bir an önce yapılması' yönünde bir telkin de var aslında. Bu nedenle süreye takılmadan bizim buraya yoğunlaşmamız gerekir. Bu tip süreler sadece usulen tanınan süreler olarak değerlendirilebilir. Neticede komitenin bir çalışma usulü var" diye konuştu.
'Türkiye kararı hukuken uygulamak zorunda'
Komitenin kararın uygulanması için komisyona işaret ettiğini dile getiren Meral Danış Beştaş, "Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) taraf bir ülke. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının bağlayıcı olduğu bir ülke. 'Umut hakkı' ile ilgili verilen kararı da hukuken uygulamak zorunda. Çünkü bunlar emredici düzenlemeler. Anayasa'daki 90. madde hala yürürlükte. Bu da o kararın geçerli olduğunu söylüyor. Hatta iç hukukun üstünde olduğunu söylüyor" dedi.
'Öcalan, özgür çalışabileceği bir ortamda olmalı'
Öcalan'ın pozisyonunun özgün bir pozisyonda olduğunu söyleyen Beştaş, bu pozisyonun sadece "umut hakkı" kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtti. Öcalan’ın özgür çalışabilecek bir pozisyonda olması gerektiğine vurgu yapan Beştaş, "Çünkü kendisi bu sürecin temel yürütücüsü, temel aktörü ve neticede bir asırdır devam eden bir problemde sonuç almamız gerekiyor. Bizim pozisyonumuz Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ni inşa etmektir. Başka bir çıkış yolu yok. Ölümle, çatışmalarla, savaşla, şiddetle bunun bitmeyeceğini yüzlerce kez deneyimledi bu ülke" diye konuştu.
Öcalan'ın süreçte aldığı inisiyatife dikkat çeken Beştaş, PKK'nin fesih kararı ve silah imha törenini hatırlattı. Beştaş, "Şimdi bu pozisyon nasıl ilerleyecek? Tabii ki ilgili yasal zeminlerle yürüyecek. Liderlik pozisyonundaki bir siyasi aktörün rahat çalışması ve özgür çalışması gerekir. İstediği herkesle görüşebilmesi, temas edebilmeli. Bu komisyonun en temel gündemlerinden biri budur" ifadelerini kullandı.
'Komisyon yasa çıkarmalı'
Komisyonun ara dönem yasalarıyla 'umut hakkı'nı gündeme alması gerektiğini belirten Beştaş, şunları söyledi:
"Komite aslında Türkiye'ye şunu söylüyor: 'Siz bir süreç yürütüyorsunuz. Muhatabınız Abdullah Öcalan ve bu komisyon bu meseleyi çözmeli.' Ben bunu tercüme ediyorum bir anlamda. Şimdi bunu bilmezlikten gelemeyiz. Komisyon üyeleri bunu duymazlıktan gelemez. Bunu zamana yaymak ya da ileri bir tarihe yönlendirmeyi kesinlikle doğru bulmuyoruz. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan binlerce insan var. Dolayısıyla işkencenin kesintisiz devam ettirilmesi ne hukukun ilkeleriyle ne insan onuruyla ne de demokratik bir zihniyetle bağdaşmaz. Bu nedenle benim de üyesi olduğum komisyon, ara dönem yasalarıyla mutlaka bunu (umut hakkı) da ivedilik ve öncelikle gündemine alarak çıkarmalıdır. Biz bunun için çabalayacağız."
'Öcalan ile görüşülmeli'
Komisyonun Öcalan ile görüşmesi gerektiğini de ifade eden Beştaş, "Komisyonun 11’inci toplantısını yaptık. Çok sayıda isim dinledik. 'Bu süreci hangi zemine oturtalım, öneriler nedir, gelecek perspektifi nedir, yaşanan acılardan nasıl ders çıkarabiliriz ve hangi yasal ihtiyaçlar var?' Bunun için dinlemeler yapılıyor ve dünya deneyimleri de mevcut. Ama yanı başımızda duran, uçakla gidilirse bir saatlik mesafede olan, bu sürecin yürütücüsü olan siyasi aktörle görüşmemek gibi bir yaklaşım olamaz. Meclis komisyonu İmralı Adası'na mutlaka gitmeli. Kendimi de dışında görmüyorum tabii ki. Komisyon olarak gitmeliyiz" diye konuştu.
Öcalan'ın sürece ilişkin önerilerinin önemine değinen Meral Danış Beştaş, şöyle devam etti:
"Eminim Sayın Öcalan, dünya deneyimlerini, bu konuda çatışma çözümlerini, Kürt halkının pozisyonunu, Türkiye halklarının bu meseleye yaklaşımını en iyi bilenlerden birisidir. Yani süreci en iyi bilenlerdendir. Bir de sadece bilmesi değil, bu işe öncülük ediyor, önde yürüyor. Yani sorumluluk almış, inisiyatif alıyor. Böyle bir sürecin benzeri yok. Yani ilk başta devlet daha hiçbir adım atmadan kendi örgütüne fesih çağrısı, silahları bırakma çağrısı yapan bir liderlik. Eşi benzeri olmayan bir örnek. Bu çok önemli bir duruştur. Biz DEM Parti adına komisyonda bulunan milletvekilleri olarak da kesinlikle bunun geciktiğini, geciktiğimizi düşünüyoruz. İlk dinlenmesi gerekenlerden biri tabii ki Sayın Abdullah Öcalan'dır ve bence daha fazla gecikmeden bir an önce komisyon olarak oraya gitmeli, kendisinin görüşlerini almalı, önerilerini dinlemeli."