Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 1054. haftada Veysel Güney için adalet istedi.

Galatasaray Meydanı’na uygulanan polis yasağı nedeniyle açıklama, meydanı çevreleyen bariyerlerin önünde yapıldı.

1054. hafta buluşmasının açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Zeynep Yıldız okudu. Açıklamada, idam edildikten sonra cansız bedeni kaybedelen Veysel Güney için adalet istendi.

12 Eylül askeri darbenin ardından evinden gözaltına alınan ve Meclis kararı olmadan özel kanun çıkarılarak, 10 Haziran 1981’de Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edilen Veysel Güney'in cansız bedenine ulaşılamadığı belirtildi.

Meclis’in gündemine taşındı

Güney'in ailesinin ve arkadaşlarının yıllarca mezarını bulmak için mücadele ettiği ve bütün mercilere başvuru yaptığı ifade edilen açıklamada, "Kampanyalar yürütüldü ve hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri soru önergeleri ile konuyu defalarca Meclis’in gündemine taşıdı. Ancak Veysel’in mezar yeri hâlâ öğrenilemedi" denildi.

Ferdi Zeyrek'in sağlık durumu hakkında yeni açıklama
Ferdi Zeyrek'in sağlık durumu hakkında yeni açıklama
İçeriği Görüntüle

44. yılında bir kez daha Veysel Güney’in idamı ve kaybedilmesi ile ilgili adli makamları etkin bir hukuki süreç başlatmaya çağıran Cumartesi Anneleri'nin "44 yıldır soruyoruz: “Veysel Güney nerede?” başlıklı açıklamasının tamamı şöyle:

"1054. haftamızda, bizi kayıplarımızla buluşma mekanımızdan ayıran demir bariyerlerin önündeyiz. Bugün bayram… Bu bayramda da herkes sevdikleriyle vakit geçirirken biz gözaltında kaybedilen sevdiklerimiz nerede diyerek Galatasaray’dayız. Bu bayramda da herkes mezarlarını ziyaret ederken, bizim ziyaret edeceğimizbir mezarımız yok.

Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin mezarlarına bırakamadığımız karanfilleri kayıplarımızın simgesi haline gelen Galatasaray Meydanına bırakmak için buradayız. Bu bayramda da, bayramların herkes için kutlamalara vesile olabilmesi için adaletli bir hukuk düzeni kurmak ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bir devlet yapılanması istiyoruz.

Savunma hakkı yok sayıldı

Bu hafta Zeynep ve Ali Güney’in bıraktığı yerden soruyoruz: “Veysel Güney nerede?”24 yaşındaki Veysel Güney’in 12 Eylül askeri darbesinin ardından 28 Aralık 1980’deGaziantep’te bir ev baskınında yaralı olarak gözaltına alındı.

Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No’lu Askeri Mahkemesi’nde yargılandı. Avukat talebi reddedilen Veysel Güney’in savunma hakkı yok sayıldı. İlk duruşma 6Şubat 1981’de yapıldı ve 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmada, kendine yönelik suçlamaları ispat edecek deliller olmaksızın idama mahkûm edildi. Meclis kararı olmadan özel kanun çıkarılarak, 10 Haziran 1981’de Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edildi.

Veysel idam edildikten sonra üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanaklababası Ali Güney’e teslim edildi. 10.06.1981 tarih ve 266 sayılı tutanaklar babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e teslim edilen cansız bedeni ise kaybedildi.

Veysel’in mezar yeri hâlâ öğrenilemedi

Veysel’in idamından 25 yıl sonra onun ilk ifadesini alan ve idamında hazır bulunan savcı Mete Göktürk ‘Adaleti Gördünüz mü?’ isimli bir kitap yazdı. Göktürk kitaptaVeysel Güney’i suçlayacak delillerinin olmadığını, ayrıca yargılamanın tarafsız ve adil bir biçimde yapıldığına dair kuşkuları olduğunu açıkladı.

Ailesi ve arkadaşları yıllarca Veysel’in mezarını bulmak için mücadele etti. Bütün mercilere başvurular yapıldı, kampanyalar yürütüldü ve hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri soru önergeleri ile konuyu defalarca Meclis’in gündemine taşıdı. Ancak Veysel’in mezar yeri hâlâ öğrenilemedi.

Veysel’in izini süren ailesi ve arkadaşları, 2006 yılında Gaziantep Mezarlıklar Müdürlüğü’nün 9 Haziran 1981 gününe ait son kaydında “hüviyeti meçhul” bir kişinin“idam edildiği” ve 105341 numaralı mezara gömüldüğü bilgisine ulaştı.

Gaziantep 5. Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile söz konusu mezar açıldı. Mezardan alınan kemik numuneleri Ankara Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından yapılan kimliklendirme çalışmasında, numuneler ile anne Zeynep ve baba Ali Güney arasında kan bağı kurulamadığı yönünde bir rapor hazırlandı.

Kamuoyunda ve Güney ailesinde bu raporun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı veya Adli Tıp’a gönderilen numunelerin doğru olup olmadığı yönünde derin kuşkular oluştu. 2012 yılında “Ben oğlumun resmini gözüme çizdim, ismini dilime yazdım, mezarını kalbime kazdım.” diyen anne Zeynep Güney ve 2014 yılında baba Ali Güney evlatlarının mezar yerine ulaşma ve adalet mücadelesini çocuklarına ve torunlarına bırakarak aramızdan ayrıldı.

Hukuki süreç başlatılmalı

44. yılında bir kez daha Veysel Güney’in idamı ve kaybedilmesi ile ilgili adli makamları etkin bir hukuki süreç başlatmaya çağırıyoruz. Bu bayramda da Devleti yönetenleri, gözaltında kayıpların bulunması, akıbetlerinin açıklanması, faillerin cezalandırılması ve adaletin sağlanmasına dair yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.

Bayram vesilesiyle gözaltında kaybedilen sevdiklerimize sesleniyoruz: Sizleri unutmayacak ve unutturmayacağız; aklımızda, direncimizde, sözümüzde yaşatacağız… Kaç yıl geçerse geçsin Veysel Güney için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."

Kaynak: Haber Merkezi