Özgür Özel: Biz korkuyu evde bıraktık Özgür Özel: Biz korkuyu evde bıraktık

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, DEVA Partisi'nden istifa eden İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen'e rozet taktı.

2023 Genel Seçimlerinde DEVA Partisi kontenjanından CHP listelerinden milletvekili seçilen Ösen, 22 Nisan’da DEVA Partisi'nden istifa etmişti. Ösen, yüzbinlerce kişinin katıldığı mitingde "Sizlere sürprizimiz 13’üncü Milletvekilimiz Seda Kaya Ösen" diye anons edildi.

Özgür Özel'in açıklamasından satır başları:

"Canım İzmir, hep sevdiğim, ilk kurşunu da son kurşunu da atan canım İzmir. Denizin mavi yüreklerin kırmızı-beyaz olduğu İzmir. Merhaba İzmir, merhaba... Bugün çocuk yaşta geldiğim büyüdüğüm, okuduğum kentteyiz. Bugün bu meydanda milyonlar bir aradayız. Bugün 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı. 106 yıl önce bugün Anadolu'nun en karanlık günlerinde Mustafa Kemal bu milletin İstiklal Mücadelesini Samsun'dan başlattı. Biz de 19 Mart darbesiyle mücadelemizi Samsun'dan başlatmıştık. O gün de küresel güçlerin himayesinde bir sakınca görmüyorlardı bugün de öyle. Mustafa Kemal o gün İngiliz esiri saraya nasıl savaş açtıysa biz de bugün emperyalizme memur olmuş azınlık hükümetine karşı demokrasi bayrağını Gündoğdu'dan açıyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi, Sevr'i yırtanların, Lozan'ı yapanların yedi düvele bu ülkenin tapu senedini kabul ettirenlerin partisidir. Lozan bu milletin hiçbir güce boyun eğmeyeceğinin belgesidir. Milli Mücadelede, Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin yani bu ülkenin tüm renkleri vardı. Bugün de Türkiye'nin tüm demokratlarıyla bir aradayız.

Ekrem İmamoğlu'nun da Selahattin Demirtaş'ın da Ümit Özdağ'ın da hakkını savunabilme, hepsine birden özgürlük isteme cesareti demokratların yapabileceği bir cesarettir. Hep birlikte yükselen bir ses varsa otokratlar korkar, diktatörler korkar. Burada olanlara selam olsun, sosyal demokratlar, liberal demokratlar, muhafazakar demokratlar, Kürt demokratlara selam olsun, helal olsun.

Bu ülkeyi sandık olmadan yönetmek isteyenlere karşı demokrasiyi kurup sandıkta yarışmak için bir aradayız. 19 Mayıs'ta başlayan mücadele bir halk hareketidir. 19 Mart darbesine karşı direniş de bir halk hareketidir. Bu topraklar celladına dua eden kulların değil, zalime diz çökmeyen özgür bir milletin topraklarıdır. Ey Erdoğan Gündoğdu Meydanı'nı görüyor musun? Biz korkuyu evde bıraktık. Çünkü bu Cumhuriyet'i korkmayanlar kurdu, onlar koruyor.

Birileri nasıl söylerse söylesin, İzmir CHP'nin değil Cumhuriyetin ta kendisinin kalesidir. Şehirleri birilerinin kalesi olarak görenlere, kale siyaseti, kavgadan medet umma siyaseti bitmiştir. Kaleler bitmiştir, kaleler milletindir. Cumhuriyetindir. Tüm kalelerimiz bu milletin istikbaline feda olsun. Artık arkasında bu milletin desteği olmayan bir iktidar var. Artık devletin de milletin de itimat etmediği bir iktidarla karşı karşı karşıyayız. Artık sıcak salonlardan çıkamayan, yaşlanmış, yorgun bir iktidar var. Milletin gözünden düşmüş. Artık 2. parti olmuş, 5. partiyle kol kola girmiş bir iktidar var. Milletin rızasını alamayanlar ülkeyi vesayetle yönetmeye çalışıyorlar."

İstanbul işgal edilediğinde ilk eylemler Dârülfünûn'da İstanbul Üniversitesinin öğrencileriyle başladı. Meşrutiyet'i ilan edenler Jön Türklerdi. Kurtuluş Savaşını veren 38 yaşında Samsun'a çıkan boynunda idam fermanıyla yola çıkanlardı. Emperyalizme karşı duran gencecik Denizler ve arkadaşlarıydı. O mücadele halen devam ediyor. Bugün CHP vatan ve millet mücadelesini devam ettiren gençlerin partisidir. Nasıl ki 106 yıl önce başlayan mücadelenin meşalesini CHP taşıdıysa, bugün de taşıyor. Bugün Berkay'ların, Esila'ların, Muhammed'lerin, elinde Namık Kemal'lerin, Deniz Gezmiş'lerin, Hasan Tahsin'lerin, Ali İsmail Korkmaz'ların hürriyet meşalesi vardır. O gün Hasan Tahsin'ler o hürriyet meşalesini taşımasalardı bugün Cumhuriyet yoktu. yine bugün o gençler Saraçhane'de hürriyet meşalesini almasalardı İBB'nin başında kayyum vardı. Atatürk'ün partisinin başında kayyum vardı.

Bugün yapılan konuşamlarda gençlerin geleceğimiz olduğu söylenir, eksik gençler aynı zamanda bugünümüzdür. Geçmişte cüret etmeselerdi, 15 Mayıs günü İzmir işgal edildiğinde ilk kurşunu sıkmasalardı esaret altındaydık. 19 Mart darbesine karşı 23 Mart günü büyük devrimi yapmak üzere 15 buçuk milyon insanın oy kullanmaya gitmesi, 19 Mart gecesi, her yaştan gençlerin ama en başta üniversiteli gençlerinin önünde saygıyla eğiliyorum. 

Gençler bugün ağır sorunlarla boğuşmaktadır. Barınma meselesi, eğitim sorundur. Hayat pahalılığı sorundur. İfade özgürlüğü sorundur. Bugün 10 gencimizden 7'sinin yurt dışında hayat kurmak istemesi sorundur. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin bu ülkede hesap yapması bekaa sorunu değildir. Onu bir kez denediler sonunu gördüler. Ama gençlerimizin fırsatını bulursam dönmem demesi bekaa sorundur. Gençlerimize bu güzel memlekette hayal kurdurmak zorundayız. Bugün ne eğitimde ne istihdamda görünen gençlerin oranı yüzde 25. Onuncu Yıl Marşı'mızda on yılda 15 milyon genç yaratmakla övünüyorlardı. Bu iktidar 3 buçuk milyon genci eve kapattı. iktidar olduğumuzda gençlerle birlikte yöneteceğiz. YÖK'ü kapatacağız. Liseyi bitiren herkes çok iyi İngilizce bilecek. Kayırmacılığı bitireceğiz, kamuda mülakatı kaldıracağız. Bursları artıracağız. Gençlerin hepsine Avrupa standartlarında internet teknolojilerine ulaşma sözü vereceğiz. Vize sorununu kaldıracağız. Yasaksız ve vizesiz Türkiye'yi iktidarımızın ilk yıllarında hayata geçireceğiz. Bugün 19 Mayıs. Bir başka tekerrürle 19 Mart darbesinin 60. günü.

19 Mart Erdoğan'ın seçimi kaybettiğinin itirafıdır. Biz bu ülkeyi senden daha iyi yönetiriz diyen rakibiyle baş etmeyince onu hapse atmıştır. Demokrasiyi tramvay olarak görenler, yenilgiyi ilk kez tattıklarında inmeyi tercih etmişlerdir. İki tür darbe var. sivil ve askeri. Türkiye'de yaşanan darbenin merkezi Beştepe'dir, silahı yargıdır. Darbeciler bu sefer cübbeyle gelmiştir. İmamoğlu'nun diplomasını iptal ettiler, tutukladılar. Ama 60 gündür hiçbir şeyi ispat edemediler. Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında olduğu gibi bu millete yine kumpas kurdular. Erdoğan kurmaca videolarla milleti kandırmaya çalışıyor ya biz onun gibi yapmayalım. Biz doğruları izletelim, bu Erdoğan'a inanancak bir taraf var mıymış yok muymuş? 19 Mart darbesinden 60 gün sonra 1 aya kalmaz ortalığa belgeler dökülünce birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar diyen Erdoğan'a sesleniyorum. Burada 2 milyonun üzerinde İzmirlinin gözünün içine baka baka söylüyorum, Ekrem Başkan suçsuzdur. Kaybedeceğin için yarışmaktan korkuyorsun. Ey Erdoğan ahtapot diyorsun suç örgütü diyorsun, kul hakkına girmekten çekinmiyorsun.

O zaman sana meydan okuyorum gel bu yargılamayı TRT'den canlı yayınlayalım. Kim masum bu aziz millet görsün. TRT bu meydanı görmez, TRT bu meydandan vergiyi toplar, bu meydanı görmez. Burada TRT'nin emekçilerini selamlıyorum ama TRT'yi Erdoğan'a kul eden yöneticilere söylüyorum gün gelecek devran dönecek, bunu yapanlar millete hesap verecek. Erdoğan bir savcıya çok güveniyordu ama boşa düştü. Oysa biz birbirimize güveniyoruz. Bak Erdoğan burada milyonlar kefalet koyuyor, oysa senin güvenebileceğin 2 kişi olmadığını, herkesin senden sonrasını konuştuğunu, AKP'de hesapların başka türlü yapıldığını biliyoruz. Buradan sana sesleniyorum darbeden dön, çok güveniyorsan yargılamaları TRT'den yap artık köşene çekil. Artık kumpasçılar gidiyor, vatanın namuslu evlatları iktidara yürüyor. İktidar Silivri'yi toplama kampına dönüştürmüştür. O hapishaneleri rakiplerin atıldığı kuyular olarak görenler bilsin ki biz o kuyulardan Yusuf'lar gibi çıkacağız. O kuyuları demir duvarı nasıl erittiysek öyle çıkacağız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk vatanı nasıl savunduysa öyle çıkacağız.

19 Mart darbesiyle bu milletin ekonomisine neler yaptılar. Dün akşam yeni doğan, ölüm döşeğindeki hastanın cebinden 27'şer bini çaldılar. O parayla bütün emeklilerimize en düşük emekli maaşını 30 bin  yapabilirdik. 

 Ekrem Başkan korkusuna yaktıkları rezervle 1 milyon öğretmeni atardık. Sosyal yardıma ihtiyacı olan 5 milyon haneye ayda 40 bin lira destek verebilirdik. Biz 86 milyonun barışını kardeşliğini savunan bir partiyiz. birileri son dönemde Terörsüz Türkiye'ye ne diyorsunuz diyorlar. CHP her zaman teröre karşı olmuştur. ama aynı zamanda eşit yurttaşlığı savunmuştur. Bunun için de eksik yolan yasaların çıkarılmasını savunmuştur. 22 Ekim 2024'te bu mesele için Meclis'te grup kurulmasını önermiştik. O gün demokrasi demeyeceksin Kürt sorunu demeyeceksin diyorlardı. Biz terörün bitmesini savunurken, illa ki Meclis dedik, şeffaflık dedik. Şehit ailelerinin gözünün içine bakamayacağız bir formülün içinde olmayız dedik. bize saldıranlar nihayet dün komisyon teklifi açıklıyorlar. Bir siyasi lider koskoca Meclis'e istikamet dayatmayacak. Ancak şeffaf bir zemine oturmaları olumludur. Elbette terörsüz Türkiye. Türkiye'de Türk'ün de Kürt'ün de Pomak'ın da yüzünü güldürür. bunu için tam bir demokrasi için mücadele etmeliyiz.

Bunun için terörsüz ve demokratik bir Türkiye komisyonu kurulmalıdır. Artık antidemokratik uygulamalardan dönülmelidir. Artık Ekrem Başkan ve arkadaşlarımız tutuksuz yargılanmalı. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Ümit Özdağ serbest bırakılmalı. Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Buğra Gökce serbest bırakılmalıdır. Kayyum atamalalarına son verin, yargılamaları tutuksuz yapın, demokratik zemine dönün. Gelir adaleti, mahkeme adaleti ancak böyle sağlanır.

Erdoğan'dan bir dünya lideri, küresel lider çıkarmak mümkün değildir. Zaten yerelde demokrat değilsen küresel bir lider olamazsın ve buradan gözünün içine baka baka söylüyorum. Sen küresel bir lider değil, yerel bir diktatörsün; otokratsın. Tek adamsın. Yerel diktatörler, bu milletten korksun. Rakibini hapse atan korkaklar bu milletten korksun ve emin olun ki yenileceksiniz. Tarihte nice kaleler, bir çocuğun attığı çakıl taşıyla yıkılmıştır. Nice iktidarlar bir annenin bedduasıyla sarsılmış, yıkılmıştır. 23 Mart ruhuna yenileceksiniz.

Bize saldıranlar, dün komisyon teklifi açıklıyorlar. Bir kişinin dediği gibi olmayacak, bir siyasi lider koskoca gazi Meclis'e istikamet dayatmayacak! Terörsüz ve demokratik bir Türkiye komisyonu kurulmalıdır. Antidemokratik uygulamalardan dönülmelidir! Bugün seçimle geldim seçile gitmem diyorsunuz. Sandıkla geldiniz sandıkla gideceksiniz.

İmamoğlu ve arkadaşlarımız tutuksuz yargılanmalı; Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Ümit Özdağ, üç genel başkan bir an önce serbest bırakılmalı! Can Atalay, Tayfun Kahraman, Buğra Gökce ve tüm arkadaşlarımız tüm arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır! Yoksulluğa değil adalete uyanmak isteyen milyonların umuduna yenileceksiniz. Türkiye'nin geleceği için eylem yaparak geliyoruz. Artık birleştik Türkiye ittifakıyla birlikte yürüyoruz. Tarihin akışı önünde barajlar duramaz, illa ki iktidar illa ki iktidar! Diyorlar ki duracak mısınız? Asla durmayacağız, Ekrem Başkan ve siyasi tutsaklar çıkana kadar durmayacağız."

Ayrıntılar geliyor...

Kaynak: Haber Merkezi