Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 28. Dönem 4. Yasama Yılı açılışında konuştu. Konuşmasının bir bölümünde ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve DEM Parti yetkililerine teşekkür etti. Hayata veda eden Sırrı Süreyya Önder’i de anan Erdoğan, “Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz. Olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz, buradan Meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz” dedi.

Suriye hakkında açıklamada bulunan Erdoğan, “Türk, Kürt, Arap, genel olarak Müslüman düşmanı bir takım ülke ve odaklar tarafından istismar edilmesine asla rıza göstermeyiz. En başından itibaren Suriye’nin toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bugün de, Suriye’nin bölünme planlarının en güçlü şekilde karşısındayız” diye konuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“TBMM, daima hakkın, haklının ve mazlumun yanında yer aldı”

“Her zaman söylediğimiz gibi; aslolan milletin ve memleketin esenliğidir, huzurudur. Bu aziz millete hayırlı hizmetler ve eserler kazandırabilmektir. Aslolan vatandaşı olmaktan şeref duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’ni mesut, muvaffak ve muzaffer kılabilmektir.

Millete ve memlekete hizmet yolunda hepimiz biriz, beraberiz. Uğruna nice bedeller ödediğimiz demokrasimizin yüceltilmesinde hepimiz biriz, beraberiz. Vatanımız, bayrağımız, mukaddes değerlerimizle özellikle Cumhuriyetimizin muhafaza ve müdafaasında hepimiz biriz ve beraberiz. Bakınız bu kader birlikteliğimiz top seslerinin Polatlı’dan yankılandığı günlerde de böyleydi, bugün de değişen hiçbir şey yoktur.

Siyasetin farklı kulvarlarında rekabet halinde olsak da, söz konusu Türkiye olduğunda herkesin ortak bir paydada buluşma erdemi göstermesi hem millete karşı sorumluluğumuzun, hem de milli menfaatlerimizin gereğidir. Mesele Türkiye ise gerisi teferruattır. Bu anlayışla hareket eden herkesin başımızın üzerinde yeri olduğunu tekrar hatırlatıyorum.

Milletimizi temsil gibi ulvi bir vazifeyi ifa eden milletvekillerimize, siyasi partilerimize, Meclis’imizin tüm birimlerine çalışmalarında rabbimden üstün başarılar niyaz ediyorum.

Sayın başkan, değerli milletvekilleri bu sene 105. yaşını idrak eden TBMM’miz, milli mücadeleyi başarıyla sevk ve idare eden, Cumhuriyet’imizi kuran iradedir.

Can Atalay'ın ailesinden TBMM'ye mektup: Meclis'e kayıt işlemi yapılmalı
Can Atalay'ın ailesinden TBMM'ye mektup: Meclis'e kayıt işlemi yapılmalı
İçeriği Görüntüle

TBMM, milli mücadeleyi zaferle taçlandırarak milletimizi bağımsızlığına kavuştururken 105 sene boyunca da kalkınma ve demokratikleşme mücadelemizin mihmandarlığını yürütmüştür.

Şu hakikati bugün bir kez daha vurgulamak arzusundayım; 105 yıldır milli iradeni egemenliği ilkesi başta olmak üzere milletimizin hak ve hürriyetler alanında elde ettiği sayısız kazanımların altında yüce Meclisi’n mümtaz üyelerinin imzası, emeği, alın teri vardır.

15 Temmuz gecesi savaş uçaklarının sonik patlamalarına ve tepesine yağan bombalara rağmen milletin emanetine korkusuzca sahip çıkan Meclis’imiz ikinci defa gazilikle müşerref olmuştur.

Bugün burada milleti temsil görevini şanla, şerefle, büyük bir mesuliyet duygusuyla yerine getiren tüm milletvekillerimizin 15 Temmuz ruhunu her daim ihya edeceklerine inancım sonsuzdur.

“Filistin’in hakkını korkusuzca savunmaya devam edeceğiz”

Meşruiyetini doğrudan doğruya milletimizden alan TBMM, daima hakkın, haklının ve mazlumun yanında yer aldı. İsrail yönetiminin Gazze’de ve Filistin’in diğer bölgelerinde 2 yıldır sürdürdüğü soykırıma, bölgede estirdiği devlet terörüne en güçlü tepki 86 milyon vatandaşımızın temsil edildiği bu koltuklardan yükseldi.

Gazze’ye 102 bin tonu aşan insani yardım ulaştırarak İsrail ile ticareti bundan 1 buçuk yıl önce tamamen keserek uluslararası adalet divanında açılan soykırım davasına müdahil olarak, daha burada sayamayacağımız nice diplomatik, hukuki, ekonomik adımla Gazzeli kardeşlerimizin yanında dimdik durduk.

Birileri gibi Filistin davasıyla iki yıl önce tanışmadık. Biz bu davaya ömrümüzü adadık. Allah izin verirse son nefesimize kadar da Filistin’in hakkını korkusuzca savunmaya devam edeceğiz.

Erdoğan’dan Trump’ın Gazze planı hakkında açıklama

ABD Başkanı Trump ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede de Gazze’de akan kanın durdurulması gündemimizin ilk sırasındaydı. Bu konuda tekliflerimizi yaptık, çıkış yollarını gösterdik, kalıcı barış için nelere ihtiyaç duyulduğunu çok net bir şekilde ortaya koyduk.

Bizim ilkemiz şudur; savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmak.

Erdoğan’dan Bahçeli ve DEM Parti heyetine teşekkür

Sayın başkan, değerli milletvekilleri geçen yıl tam bu vakitte, yeni yasama dönemi başlangıcında, bu kürsüde, iç cephemizin tahkimine dikkat çekmiş, topluma örnek olacak şekilde Meclis’imizin iktidar ve muhalefetiyle uyum, ittifak, uzlaşı, karşılıklı saygı çerçevesinde çalışmaları temennisini dile getirmiştim. Aynı gün MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli gerek Meclis genel kurulunda nazik tavrıyla, gerekse meclis dışında yaptığı ufuk açıcı beyanlarıyla iktidar ve muhalefetiyle terörsüz bir Türkiye’nin inşası için düşüncelerini paylaştı.

Geride bıraktığımız bir yıl içerisinde terörsüz Türkiye hedefimize yönelik tarihi nitelikte adımlar atıldı, önemli mesafeler alındı. Bu vesileyle engin siyasi tecrübesi, birikimi ve dirayetiyle, terörsüz Türkiye idealimizin mimarlarından olan Sayın Devlet Bahçeli’ye bir kez de huzurunuzda ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi iletiyorum.

Aynı şekilde bu bir yıllık sürçte yapıcı duruş ve çabalarıyla Türkiye’nin terörden arındırılması yolunda önemli katkılar vermiş olan DEM Parti heyetine ve yönetimine de şükranlarımı sunuyorum. Geride bıraktığımız bir yıl içerisinde terör örgütü saldırılarını durdurmuş, kendisini feshettiğini açıklamış, sembolik bir törenle silahlarını yakmıştır. Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz. Olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz, buradan Meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz.

Bazı muhalefet partilerinin tahrikleriyle, zihinlerinde soru işareti oluşan bazı vatandaşlarımız varsa hepsi müsterih olsun. Özellikle şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimizin bilsinler ki onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz, ne Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız MHP, ne de bu yüce Meclis müsaade edecektir.

“Türkiye, Suriye’de bir dejavu yaşanmasına izin vermeyecek”

Türkiye’nin güvenliğiyle yakından alakalı meselelerde atacağımız adımlar, oluşan huzur ve kardeşlik ikliminden tamamen ayrı tutulmalıdır. Türkiye, Türkiye içindeki Kürtlerin anavatanı olduğu kadar, Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin de en büyük, en samimi, en güvenilir hamisidir, kardeşidir; zor günlerde kapısı çalınan ilk sığınağıdır. Bu, yüzyıllardır olduğu gibi, bugün de yarın da böyledir; inşallah hiçbir zaman değişmeyecektir. Sınırlarımızın ötesindeki Kürt kardeşlerimizin, bir takım terör örgütlerinin baskılarıyla, Türk, Kürt, Arap, genel olarak Müslüman düşmanı bir takım ülke ve odaklar tarafından istismar edilmesine asla rıza göstermeyiz. En başından itibaren Suriye’nin toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bugün de, Suriye’nin bölünme planlarının en güçlü şekilde karşısındayız.

Gerek Suriye’nin toprak bütünlüğünü temin etmek, gerekse sınırlarımızın ötesinde herhangi bir terör oluşumunu engellemek amacıyla, diplomasinin tüm kanallarını devreye almış durumdayız. Bu kanalları kullanmayı sabırla, samimiyetle ve sağduyuyla
sürdürüyoruz.

Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa, Türkiye’nin pozisyonu da, politikası da bellidir.

Türkiye, Suriye’de bir dejavu yaşanmasına izin vermeyecektir. Bu ilkeli tavrımız, Kürt kardeşlerimiz dahil Suriye halkının aleyhine değil, tam tersine onların lehinedir; bölgemizi terör belasından kurtarmaya dönük bir tavırdır. Tekrar altını çizerek söylüyorum; Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Nusayri. Etnik köken, dil, mezhep ayrımı yapmadan hepimiz ortak bir geleceğin yolcularıyız. Bu yolculukta bizim ezeli ve ebedi kardeşliğimiz, evelallah, her türlü engeli aşacak kudrettedir. Aklı selimle hareket edildiğinde, bin yıllık ortak maziden beslenen bir gelecek tasavvuruyla yaklaşıldığında, evelallah, her sorunu çözer, her oyunu bozarız. Biz, birbirimize, bir duvarın tuğlaları gibi kenetlendiğimizde, bölgedeki sıkıntılar tek tek çözülecek, bölge kalıcı barış ve huzura kavuşacaktır.

Aramıza simsarların girmesine göz yumduğumuzda ise coğrafyamızda kan, gözyaşı, çatışma, zulüm eksik olmayacaktır.

Nasıl ki Türk, Kürt, Arap; Sultan Alparslan’ın, Selahattin Eyyubi’nin, Sultan Fatih’in ordusunda omuz omuza verip zaferler kazandıysa, nasıl ki Çanakkale’de Türk, Kürt, Arap birlikte İslam toprağını kahramanca savunduysa İnşallah yarın da, ebediyen de Türk, Kürt, Arap İttifakı coğrafyanın barışını, huzurunu, kalkınmasını, refahını birlikte temin ve tahkim edecektir. Buna tüm kalbimizle inanıyoruz.

2025’in ilk yarısında yıllık büyümemiz yüzde 3,6 olarak gerçekleşirken milli gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1 buçuk trilyona yaklaştı.

İşsizlik oranımız tam 28 aydır tek hanelerde seyrediyor. Bir başka güzel gelişmeyi turizmde gördük. 2025 yılında ilk altı ayda 25,8 milyar dolar gelirle tüm zamanların ilk altı aylık gelir rekorunu kırdık. 2025 yılsonunda 64 milyar dolar turizm gelirine emin adımlarla ilerliyoruz.

Erdoğan’dan ‘meşruiyet’ açıklaması

Türkiye’de tek bir meşruiyet kaynağı vardır o da aziz milletimizin tertemiz iradesidir. Biz, siyaset sahnesine ilk çıktığımızdan beri “meşruiyetin kaynağı millettir” dedik ve millet egemenliğini en güçlü şekilde tesis etmeye çalıştık. Yarım asra yaklaşan siyasi hayatımız boyunca girdiğimiz tüm mücadeleleri daima sandıktan çıkan iradeden aldığımız, icazet ve yetkiyle yürüttük.

Bakınız bu dönemde bir dönem egemenlik kağıt üzerinde millete ait olsa da hakikatte sermayenin, medyanın ve mütegallibenin tasallutu altındaydı. Vesayetin kılıcı yıllarca milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti. Hakimiyetin imtiyazlıların elinden aldık, asıl sahibi olan millete teslim ettik.

Bunun için gerçekten çok çalıştık, çok mücadele ettik, nice saldırıları göğüslemek zorunda kaldık. Ama sonuçta Türkiye’de milletin iradesini her alanda egemen kıldık.

Türkiye’de gücünü halktan almayan ayrıcalıklara yer yoktur. Türkiye’de, siyasette, hukukta, ekonomide, kamuda, sosyal ve gündelik alanda milletin iradesine dayanmayan imtiyazlara yer yoktur.

Egemenliğin kaynağı milletin iradesidir.

Bazı muhalefet aktörlerinin belirli periyotlarla özellikle ortaya dökülen kimi skandalları perdelemek için gündeme getirdiği suni tartışmalar milletimizin 14-28 Mayıs seçimlerinde ortaya koyduğu iradeye saygısızlıktır.

Milletin bizatihi kendisine yapılmış büyük bir hürmetsizliktir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sağladığı hızlı ve etkin karar alma, bunları uygulama imkanıyla Türkiye yüzyılımızın inşasını sürdüreceğiz.”

Muhabir: Şevval Dalgıç