Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM'de düzenlenen grup toplantısına katıldı. Burada konuşan, CHP lideri Özel, MHP genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İBB iddianamesine yönelik, "İddianamenin karalanması CHP'ye bir şey kazandırmayacaktır. Bu konuda iki beklentimiz vardır. Birincisi; yargılama hızla tekâmül ettirilmeli, geciken adaletin adalet olmayacağı ortadadır. İkincisi; TRT olmak üzere tüm televizyonlardan canlı yayınlanmalıdır" çağrısına yanıt verdi.

Özel, "Duruşmaların TRT'de bir kanaldan tamamıyla ve isteyen tüm kanalların yayınlaması için kanun teklifi verdik. Hodri meydan, kanunu bu hafta çıkaralım" dedi.

Özgür Özel' in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Türkiye bir yas ülkesi haline geldi”

“Maalesef bir yas ülkesi haline geldi Türkiye. Her gün bir başka acı haber ve geçmişteki bazı acı haberlerin de daha adaletle adalete kavuşamayan aileler yüzünden halen daha yüreklerin yandığı konuklarımız oluyor burada. Bizim de yüreklerimiz onlarla birlikte yanıyor. Rojin Kabaiş'ın değerli ailesi annesi Aygül Hanım, babası Nizamettin Bey kardeşi Ömer aramızda. Ayşe Tokyaz'ın annesi Halime Hanım ve ikiz kardeşi Esra aramızda. Rojin üniversiteyi okumaya gitmişti. Kaybolduktan 18 gün sonra 15 Ekim 2024'te cansız bedeni bulundu. Dosyada halen tek bir tutuklu yok. Ailenin adalet mücadelesi devam ediyor. Ayşe hepinizin bildiği gibi Ayşe Tokyaz defalarca beni koruyun dedi. Polise gitti, savcılığa gitti, koruma talep etti. Maalesef korunmadı ve meslekten ihraç edilmiş bir polis tarafından katledildi. Küçükçekmece'de katledildi. Çok hazin bir şekilde Eyüp Sultan'da yol kenarına bir valiz içinde bedeni bırakıldı. Bu acıya dayanmaya çalışan annesi ve ikizi burada.

4 ay sonra dün iddia kabul edildi. İki sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet talep ediliyor. Hem bu davayı haksız indirimler yapılmamasını, öyle iyi haldir bilmem ne olmamasını, en ağır cezanın alınmasını hem de Rojin'in dosyasında titizlikle çalışılmasını ve bir an önce sorumluların bulunmasını talep ediyoruz.

Burada Rojin ve Ayşe onların acılı aileleri sadece birer temsilci, birer sembol. Yüzlerce, binlerce, on binlerce yüreği yanık anne eş, çocuk, baba aramızda yaşıyor. Maalesef bunlarla mücadele etmek için öyle birer birer vaka bazında yapılması gerekenler elbette var ama bütünsel bir yaklaşım gerekiyor. Yapıldı mı? Vallahi yapıldı. Bu meclis komisyonlar kurdu. Bu konuyu çalıştı. Uluslararası düzeyde çalıştı.

Getirdiler mecliste iki elimizi kaldırarak destek verdik. Bunun için takardık. Ve İstanbul sözleşmesiyle birlikte Türkiye'de elbette bıçak gibi kesilmedi ama kadın cinayetleri, kadına karşı şiddet noktasında ilk daha başvurunun yapıldığı emniyetten ya da sokaktaki bekçiden, polisten savcısına kadar, istinafa kadar, yüksek yargıya kadar bir farklılaşma, burada şiddetle mücadele yasalarının çıkarılırkenki kararlılık umut veriyordu.

Maalesef bir seçim öncesinde bir grubun bir grubun siyasetin üzerine kurmaya çalıştığı baskıya, oradan gelecek 35.000 oya tamah eden birisi bu meclisin çıkardığı İstanbul Sözleşmesini gecenin bir yarısında attığı imzayla yaptığı bildirimle hukuken değil aslında, girildiği gibi çıkılır.

"Siz bunu yaparak kadının arkasından devleti çektiniz"

Meclisin girdiği sözleşmeden, meclisin yürürlüğe aldığı sözleşmeden bir imzayla çıkamazsın ama oldu bitti yaptılar ve Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesinden çıkıldı güya.

Ne oluyor? Dediler ki ya öyle ama bu sözleşmeye göre çıkarılmış yasa var yasalar var. Onlar duruyor ya. O gün demiştim. Siz bunu yaparak kadının arkasından devleti çektiniz. Siz bunu yaparak dediniz ki biz o zaman yaptık ama tedbirler aldık ama kanunlar çıktı ama polisine, savcısına, hakimine niyetimizi milletçe eksiksiz herkes iki elini birden kaldırarak verdi ama şimdi vazcayıp. Öyle davranmayın. Korumayın Ayşe'yi. Rojin'in katillerini bulmak ya da Rojin'in katline engel olmak o günkü kadar arkasında devletin durduğu bir kararlılık yok artık. O noktaya geldi. Onun için buradan hiç öyle hamaset falan yapmaya gerek yok. Bir samimiyet göstermesi lazım siyasetin.

"Seçtiğimiz Cumhurbaşkanı'nın ilk imzalarından biri olacak"

Ben buradan söylüyorum. Büyük bir mücadelenin içindeyiz. Ama 2 ay sonra ama çok kaçtılar 2 yıl sonra. O sandık gelecek. Cumhuriyet Halk Partisi mecliste çoğunluğu sağlayacak. Eminim ki o gün mecliste bulunan bütün partilerin çok sayıda milletvekili de aynı kararlılıkta olacak ve bu Cumhurbaşkanının attığı o imza var ya bizim seçtiğimiz Cumhurbaşkanın atacağı ilk imzalardan biri İstanbul Sözleşmesini bu meclise tekrar onaylanmak üzere yollamak olacak. Söz veriyorum. Hayatın her alanında…

“Birisi var mı iddianamede"

AK Parti döneminde halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak diye bir suç icat ettiler, bir suç tanımladılar. Yasaya koydular. Pırıl pırıl gazeteci muhabirler haber yapıyor. İçeride olması gereken birisini sokakta görmüş olduğunu duymuş, istihbaratını doğrulatmış, haber yapmış. Suçlu salıverildi diye. Efendim salıverilmemiş de izinli çıkmışmış. Yanlış bilgiyi alenen yaymaktan 2 yıla kadar hapsini, 4 yıla kadar hapsini istiyorlar. Şimdi alın içeri atın diye demiyorum da bu gazetecilerin yaz boyunca, yaz boyunca her akşam başta TGRT A Haber Onun dışında ıvır zıvır ne kadar yandaş kanal varsa yaptıkları haysiyet suikastı ne olacak? O gün her gün çıkıp demedik mi? 1200 telefon yalan. Lüks arabalar yalan. 560 milyar yalan. Valizde cemır var, para diyen yalan. Kürsüden kendisi söyledi. Bavul bavul para diye hepsi yalan. Yok parkenin altında para yalan. Birisi var mı iddianamede? Birisi. Ya şimdi çıkın gözümüzün içine bakın deyin ki. Ya biz de kandırıldık. Herhalde bu kadar yalanı, bu kadar gazeteci eş zamanlı, aynı anda 6 kanalda birden bir gece hep beraber cep telefonlarını konuşuyorlar. Bir gece bir hafta 10 gün 560 milyar konuşuyorlar.

İstanbul'da para konuşuyorlar. Hepsine birden aynı yalan vahiyle gelmiyorsa bir yerden servis ediliyor. Ne oldu şimdi? Ne oldu bu gazetecilere soruyorum. Ne oldu? Ne oldu şimdi? Arkanızda duruyorlar mı? Hayır. Algı için kullandılar. Neden? Anket %65 bu iddialara inanmıyor. %15 kararsız, %20 ne dese 2 kere 2 5 deseniz inanıyor. O 20'yi arttıracağız diye bütün yaz sizi kullandılar.

"O maaşla gazetecilik yapılır mı?

Şimdi alınan o maaşla gazetecilik yapılır, yorumculuk yapılır, hamallık yapılır, her şey yapılır da bu yapılır mı o para karşılığında? Yapılır mı? Allah için söyleyin. Bir özeleştiri duyacak mıyız? Bir özür duyacak mıyız? Ben hep ne diyordum? Nasıl Zekeriya Öz kaçtıysa bu da kaçar, iftiracı kalır. Bu da kaçar, yalancılar kalır. Şimdi daha kaçmadı. Çifter çifter maaşıyla...

8 milyona restore edilen villasıyla lüks yaşamıyla dünyanın orasındasında burasında meraklı olduğu yatlarla koklarla bir eli yağda bir eli balda zırhla, korumada gizli tanık odasına çıkarılmayınca intihara kalkışacak, bilmem ne olacak, beyefendi orada imparatorun gladyatörü gibi duracak

İmparator böyle deyince milletin kellesini uçuracak. Nasılsa imparator talimatıyla yapılmış hiçbir şeyden mesul olmayacak. Günü gelince gidecekler buradan, siz kalacaksınız.

"Evlatlarınıza haysiyet cellatığı mı bırakacaksınız?"

Siz evlatlarınıza miras olarak geçen yaz 8 ay boyunca yaptığınız bu yayınları, bu iftiraları, bu haysiyet cellatlarını mı bırakacaksınız? Torununuz Torununuz Benim dedem Benim dedem 19 Mart darbesinin iftiracıları arasındaydı. Benim dedem, benim ninem 19 Mart darbe sürecinde haysiyet cellatıydı mı diyecekler? Bu mu kalacak torunlara?

Recep Tayyip Erdoğan sana soruyorum. Şuradaki grup kürsüsünden konuşuyorsun. "Göreceksiniz, bırakın insan içine çıkmayı, yakınlarının yüzüne bakamayacaklar"

Aha bak benim yakınlarım burada. Türk milleti burada. Gözümün içine baka baka söylüyorum. İftira, iftira, iftira. O yüzden bu kadar iftiraya karşı o tuğla gibi iddianame sayfa sayısının bile iletişimini yaptılar. Açın bakın bakalım iddianameyi. Arattırdım işte 969 gezmiş muş diyormuş. Duyduğum kadarıyla da tutuklamalar yapılıyor içeride insanlar duruyor.

"Cesareti olan bu iddianamenin özetini çıkarıp milletin önüne koysun"

Sonra, sonra ne oluyor? Her bir sanık için 400 kişi var. Her birinin adı altına herkesin adını yazıp bir daha yapıştırmış. 300 sayfası, 400 sayfası oradan geliyor. Sırf uzatmak için. Bir kişi ifadesinde 5 kişiyi söylemiş. Yap onu ek, ekte var de. Ama ne yapıyor? Her birinde o kişinin herkes hakkındaki ifadesini, 16 sayfa, 30 sayfa, 43 sayfa gidiyor oraya yapıştırıyor sayfa uzasın diye. Sonra 4000 sayfalık iddianame. Cesareti olan, cesareti olan bu iddianamenin 40 sayfalık özetini çıkarsın milletin önüne koysun. Desin ki bunların suçu bu. Laf kalabalığına papuç bırakmayız.

"Yalana dolana papuç bırakmayız"

Yalana, dolana, iftiraya papuç bırakmayız. 560 milyar diyeceksin, 56 kuruşu ispat edemeyeceksin. Ondan sonra da yok şöyle yok böyle. Yarından tezi yok. Yarından tezi yok. Bu iddianamenin kabulü ile birlikte tutuksuz yargılamalar yapılmalıdır. Herkes çıkmalı, iftiraya karşı kendisini korumalıdır. Bu haysiyet cellatlığı son bulmalıdır. Biz bu iddianamenin ıvırından, zıvırından, orasından, burasından meşgul değiliz. Olacak olan zaten baksın görsün ne olduğunu.

Tuncer Bakırhan: ‘Devlet Bahçeli’nin İmralı tutumu takdire şayan’
Tuncer Bakırhan: ‘Devlet Bahçeli’nin İmralı tutumu takdire şayan’
İçeriği Görüntüle

Sayın Bahçeli'nin ifadesi. Biz 9 Mayıs 2025'te... Yani olaylar en sıcak olduğu anda duruşmaların TRT'de bir kanaldan tamamıyla ve isteyen tüm kanalların yayınlaması için kanun teklifi verdik. Canlı yayında iftirayı duyalım, cevabını verelim. Hodri meydan, kanunu bu hafta çıkaralım."

Kaynak: Haber Merkezi