Kötü koşullarda tutulduğu ve kişisel eşyalarının verilmediği gerekçesiyle yaptığı başvuru üzerine AYM, “insan onuruna aykırı muamele” gerekçesiyle hak ihlali kararı verdi ve devleti 100 bin TL tazminata mahkûm etti.
AYM’den cezaevi koşullarına ilişkin emsal karar
İzmir T Tipi Cezaevi’nde tutulan bir mahkûmun başvurusu Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Sekiz kişilik koğuşta tam 27 kişiyle birlikte kalmak zorunda bırakılan başvurucu, ikinci battaniye verilmemesi, aile tarafından getirilen kıyafetlerin teslim edilmemesi ve kötü barınma koşulları nedeniyle yaptığı şikâyetin reddedilmesini AYM’ye taşıdı. Yüksek Mahkeme, idarenin kararını hak ihlali sayarak 100 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Cezaevinde temel ihtiyaçlar karşılanmadı
Dosyada yer alan bilgilere göre mahkûm, kendisine ikinci bir battaniye verilmediğini, ailesi tarafından getirilen kıyafetlerin cezaevi personelinin kıyafetlerine benzer renkte olduğu gerekçesiyle kabul edilmediğini belirtti. Ayrıca kişisel eşyaların cezaevine girişinde “etiketli” olup olmadığına bakılarak ayrım yapıldığını ifade etti.
İdare ve Gözlem Kurulu bu talepleri reddedince başvuru yargı yoluna taşındı. Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden de sonuç alamayan başvurucu, son olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Anayasa Mahkemesi: İnsan onuruna aykırı bir durum
Anayasa Mahkemesi kararında, Anayasa’nın tutuklu ve hükümlülerin insan onuruna yakışır şartlarda tutulmasını güvence altına aldığını hatırlattı. AYM, mahkûmun 112 gün boyunca sadece 3 metrekarelik alanda kalmasının “kötü muamele yasağının ihlali” anlamına geldiğini belirtti.
Kararda şu ifadelere yer verildi
“Hükümlülerin özgürlüklerinden yoksun bırakılmaları, onları insanlık onuruna aykırı sıkıntı ve eziyetlere maruz bırakmayı haklı kılmaz. Devlet, hükümlülerin sağlık ve esenliklerini yeterli şekilde güvence altına almakla yükümlüdür.”
Her mahkûma en az 4 metrekare alan düşmeli
AYM kararında, çok kişilik koğuşlarda her bir mahkûma en az 4 metrekare zemin alanı sağlanması gerektiğine dikkat çekti. Ayrıca bu alana banyo, tuvalet gibi sıhhi bölümlerin dahil edilmemesi, her hükümlüye ayrı bir uyku alanı verilmesi gerektiği vurgulandı.
Mahkeme, başvurucunun uzun süre bu standartların çok altında yaşamaya zorlandığını ve bu nedenle Anayasa’nın işkence ve kötü muameleyi yasaklayan hükümlerinin ihlal edildiğini tespit etti.