Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım sürecine ilişkin yayımladığı son raporla, üyelik müzakerelerinin şu anki koşullarda yeniden canlandırılamayacağını vurguladı. Strazburg’da Çarşamba günü yapılan oylamada kabul edilen rapor, Türkiye’nin stratejik önemi ve göç iş birliği gibi alanlardaki rolüne dikkat çekse de, insan hakları ve demokratikleşme konularında yaşanan gerilemenin sürecin önünde ciddi bir engel oluşturduğunu belirtti.

Robert F. Kennedy suikastına ilişkin 60 bin belge daha paylaşıldı Robert F. Kennedy suikastına ilişkin 60 bin belge daha paylaşıldı

Rapor, 367 kabul, 74 ret ve 188 çekimser oyla onaylandı. Türkiye raportörü olan Sosyalist ve Demokratlar (S&D) grubundan İspanyol milletvekili Nacho Sánchez Amor, Euronews’e yaptığı açıklamada, “Katılım süreci tamamen donmuş durumda. Hiçbir ilerleme yok,” ifadelerini kullandı.

Demokratik gerileme vurgusu

Raporun öne çıkan bölümlerinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yargı süreçleri, hükümet karşıtı protestolara yönelik baskılar ve genel anlamda insan hakları alanındaki olumsuz gelişmeler, Türkiye’deki demokratik gerilemenin göstergeleri arasında sayıldı. Sánchez Amor, İmamoğlu’na yönelik “gözaltılar ve tacizlerin” bu baskıcı eğilimin zirvesi olabileceğini söyledi.

Stratejik ortaklık süreci devam ediyor

Türkiye’nin Avrupa Birliği için hâlâ önemli bir stratejik ortak olduğu da raporda vurgulandı. Ankara'nın Karadeniz, Orta Doğu ve Ukrayna gibi bölgelerdeki jeopolitik etkisine dikkat çekilirken, AB Genişleme Komiseri Marta Kos, enerji güvenliği, iklim değişikliği ve ticaret gibi alanlarda iş birliğinin sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.

Kos ayrıca 2016 tarihli AB–Türkiye Göç Mutabakatı’nın hâlâ geçerli olduğunu ve bu yıl Türkiye’den AB’ye düzensiz geçişlerin geçen yıla kıyasla yüzde 33 oranında azaldığını belirtti.

Kıbrıs ziyareti eleştirildi

Parlamento üyeleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yalnızca Türkiye tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs’taki bölgelere yaptığı son ziyareti de eleştirdi. 1974’teki müdahalenin ardından adanın kuzeyi ile güneyi hâlâ bölünmüş durumda. Güney Kıbrıs, Avrupa Birliği’nin tam üyesi olmayı sürdürüyor.

"Siyasi irade eksikliği var"

Raportör Sánchez Amor, Türkiye’nin AB üyeliği yolunun tamamen kapanmadığını ancak bunun gerçekleşmesi için siyasi iradenin şart olduğunu belirtti. “Mevcut iktidarla demokratik

değerlerde ilerleme mümkün görünmüyor. Ülke ile iktidar birbirinden ayrılmalı,” diyen Amor, Türkiye’de hâlâ güçlü bir sivil toplumun var olduğuna işaret etti.

“Farklı liderler ve değişen bir siyasi atmosferle Türkiye'nin yeniden AB ile bütünleşmesi hâlâ mümkün,” diyerek umutlu bir kapı da bıraktı.

Katılım süreci 2005'te başlamıştı

Türkiye’nin AB’ye katılım süreci 1963 tarihli Ankara Anlaşması’yla başladı; 1995’te Gümrük Birliği’ne girildi ve 1999’da resmi adaylık statüsü verildi. 2005’te başlatılan üyelik müzakerelerinde 35 fasıldan yalnızca 16’sı açılabildi; sadece “Bilim ve Araştırma” başlığı geçici olarak kapatıldı. Ancak AB Konseyi, 2018 yılında yeni fasılların açılmasını reddederek müzakereleri fiilen dondurdu. Avrupa Komisyonu verilerine göre, Türkiye’nin 2024 itibarıyla AB’nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası ile uyum oranı yalnızca yüzde 5 seviyesinde.

Kaynak: Haber Merkezi