İstanbul’daki CHP İl Başkanlığı'nın polis tarafından çevrilmesine yönelik muhalefet cephesinden gelen sert tepkilere, AK Parti’li isimlerden yanıt geldi. AK Parti eski milletvekili Metin Külünk, X hesabından yaptığı açıklamada, muhalefeti “Zelenski projesi” yürütmekle suçladı.
Külünk, "Zelenski'yi Silivri'den çıkarmak için Türkiye'de Turuncu Devrim mi?" diyerek başladığı açıklamasında, "Yurt dışından, geçmişte Turuncu Devrim için düğmeye basanlar, şimdi Türkiye’de bir Zelenski projesi yönetmek üzere sokakları hareketlendirmek için sosyal medyada açıkça çağrı yapmaya başladılar. Devletimizin gücü bu tip kalkışmaların üstesinden gelecek güce sahiptir" ifadelerine yer verdi.
“İç savaş senaryosu” uyarısı ve sağduyu çağrısı
Metin Külünk, vatandaşlara da çağrıda bulunarak, dikkatli ve soğukkanlı olunması gerektiğini vurguladı. Külünk, “Bir iç savaş senaryosuyla alana sürülmek istendiği bugünlerde sağduyulu ve dikkatli olmalı, güvenlik güçlerimizin sahadaki gücüne ve varlığına inanmalıyız. Bu süreci ancak birlik ruhuyla aşabiliriz” dedi.
Mücahit Birinci: “Zelenski projesi berhava edilmek üzere”
AK Parti’nin eski yöneticilerinden Mücahit Birinci de benzer açıklamalarda bulundu. Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Birinci, “Zelenski projesinin berhava edilmesinin son noktasına birkaç gün kaldı. Türkiye, Zelenski projesinde sahne alan istihbarat aparatlarının tamamını teslim alacak” ifadelerini kullandı.
Birinci, CHP içindeki gelişmelere atıf yaparak, “Bir siyasi partinin iç seçim yollarını manipüle ederek önce partiyi, sonra ülkeyi ele geçirmeye çalıştılar. Olmadı... CHP'nin kendi eleği bu herifi eleyecek demiştim sürekli. Bunu izliyoruz” dedi.
Turuncu Devrim nedir?
“Zelenski projesi” benzetmesi yapılan "Turuncu Devrim", 2004 yılında Ukrayna’da yaşanan siyasi protesto dalgasına verilen isim. O dönemdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde hile yapıldığı iddiasıyla başlayan protestolar, seçimlerin iptal edilmesine ve sonrasında Batı yanlısı Viktor Yuşçenko’nun iktidara gelmesine neden olmuştu.
Turuncu Devrim, “Renkli Devrimler” olarak bilinen ve 2000’li yılların başında eski Sovyet ülkeleri ile Balkanlar’da yaygınlaşan, Batı destekli olduğu öne sürülen halk hareketlerinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Bu süreçler genellikle seçimlere müdahale iddialarına karşı sivil itaatsizlik eylemleriyle şekillenmişti.