Özel Haber: Sümeyye Aksu

Dünyada ve Türkiye’de doğa kaynaklı afet sayısı, son yıllarda hem iklim değişikliğine hem de risk azaltma çalışmalarının etkin uygulanıp uygulanmaması gibi birçok farklı nedene bağlı olarak artış gösterdi.  Bu yönde yapılan birçok çalışma, küresel sıcaklıkların artmasının en belirgin sonucu olarak seller, fırtınalar, kuraklıklar ve aşırı sıcaklıklar gibi hava olaylarının sayısının yükseldiğini ortaya koyuyor. 13 Ekim Uluslararası Afet Riskini Azaltma Günü yaklaşırken iklim değişikliğinin hava olayları ve yağışlar üzerindeki etkileri hakkında Enerji ve İklim Uzmanı Önder Algedik ve Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Merkezi Müdürü, İklim ve Doğa Bilimci Prof. Dr. Levent Kurnaz Elips Haber’e değerlendirmelerde bulundu.

“Türkiye’nin başındaki en önemli problem kuraklık”

Prof. Dr. Levent Kurnaz, önümüzdeki yıllarda iklim değişikliği nedeniyle hava kaynaklı doğal afetlerin şiddetleneceğini, sıklıkların artacağını ve daha geniş alanların bu olaylardan etkileneceğini söyledi. Bu kapsamda Türkiye için en önemli üç problemin kuraklık, seller ve yangınlar olacağına dikkat çeken Kurnaz, "Türkiye’nin başındaki en önemli problem kuraklık. Çünkü biz suyumuza çok değer veren bir ülke değiliz; özellikle tarımsal sulama konusunda. Bundan dolayı da gelecekte tarımsal kuraklık Türkiye açısından en önemli problemlerden biri olacaktır. Ve tabi ki buna bağlı olarak orman yangınları da ön plana çıkacak. Aynı zamanda yağışlar geldiği zaman da uzun süren kuraklıkların ardından geldiği için sel felaketine yol açacaktır. Bu konular Türkiye’nin başlıca doğal felaketleri arasında yer alabilir” diye konuştu.

“Çalışmalar bizi geleceğe hazırlayabilmek açısından yeterli değil”

Her bölgenin tehlikesinin de farklı olacağını kaydeden Prof. Dr. Kurnaz, “Rize’ye gittiğinizde daha tehlikeli olan aşırı yağıştır. Konya’ya geldiğinizde bu kuraklıktır. Dolayısıyla herkesin içinde yaşadığı hava şartlarını çok çok sertleşeceğini bilerek kendi mekanına özel tedbirler alması gerekir. Bu çalışmalar hem bireysel hem şirketlerin hem de devletin yapması gereken şeylerdir ve hiç kimsenin yaptığı çalışmalar şu anda bizi geleceğe hazırlayabilmek açısından yeterli değildir. Her yerin kendi özelinde o özel yere uygun çalışma yapılması gerekiyor. Genelde herkese verilecek bir reçete yoktur bu konuda” ifadelerini kullandı.

“İklim krizini birincil mesele olarak görmüyoruz”

İklim değişikliği meselesinin henüz ülkelerin gündeminde öncelik olmadığına, yakın gelecekte artan felaketler karşısında birincil soruna dönüşeceğine vurgu yapan Prof. Dr. Kurnaz, “Ne Türk toplumunda ne de dünyadaki pek çok diğer toplumda dünyadaki iklim değişikliğinin getireceği risklerle alakalı bir farkındalık yok. Başımıza bela geldikçe bu riskleri görüyoruz ve maalesef o zamanda önlem almak için çok geç oluyor. Dünyada ve Türkiye’de daha günlük meselelere öncelik veriliyor. İklim krizini birincil problem olarak görmüyoruz. Şu anda başımızda olan bütün iklim felaketleri daha sıklaşacak, daha şiddetlenecek ve daha geniş bir alanda görülüyor olacak” değerlendirmesinde bulundu.

“Yapılan politikalar felaketleri hızlandırmakta”

“İklim değişikliğinde aşırı meteorolojik olayların olağanlaştığı döneme geçiyoruz ve bu dönemin oldukça ortasındayız” ifadelerini kullanan Önder Algedik, “Dolayısıyla aslında önümüzdeki günler hiçbir şey yapmasak bile geçmişten daha iyi olmayacak. Peki, alınan önlemler ne aşamada? Önlem alındığını söylemek çok zor. Çünkü iklim değişikliğini daha fazla hızlandıran fosil yakıt tüketimi artmakta. Ayrıca bu politikalarla bu afetlerin iklim değişmese bile olması sağlanmakta. Nedir bunlar? Daha çok asfalt dökülmesi, doğanın yağmalanması. Aslında bu felaketleri hızla hızlandırmakta, sayısını da artırmakta. Türkiye özelinde söyleyecek olursak ben tehlikeyi önleyecek önlem alındığını iddia etmek pek mümkün değil ama tehlikeyi artırmak için çalışma yapıldığını çok daha rahat söyleyebiliriz”

“Yüzlerce milyon karbondioksit atmosfere salıyoruz”

İklim değişikliğine bağlı doğal afetlerin önüne geçilebilmesi için siyasetçilerin bu işi fark etmek yerine artık politika uygulamak zorunda olduklarını kaydeden Algedik sözlerini şöyle sürdürdü;

“Şu an Türkiye’nin her tarafında hafriyat kamyonu dolaşıyor. Artık çocuklar, kediler, kuşlar değil. Hafriyat kamyonları geziyor. İster kurak olsun ister kurak olmasın eğer siz bu kadar asfalt beton dökerseniz bu kadar otomobil sokağa çıkartırsanız toplu taşımayı değil de bireysel ulaşımı bu kadar zorlarsanız buna can dayanmaz. Şu an Türkiye’de yılda 50 milyon tona yakın asfalt dökülüyor. 60-70 milyon ton çimento betona dönüşüyor. 100 milyon tondan fazla kömür yakılıyor bir o kadar enerji doğal gazdan elde ediliyor ve 400 milyon tondan fazla inşaat malzemesi üretiliyor. Bütün bunlar için şu an onlarca milyon ithalata para ödüyoruz ve yetmiyor 100’lerce milyon karbondioksit atmosfere salıyoruz”

“Türkiye yeşile çalma ya da neoliberal politikalara hapsolmayla sınırlı”

“Çok küçük bir azınlığın bu işi hakkaniyeti ile yapmak konusunda istekli olduğunu söyleyebiliriz” diyen Algedik,

“Genelde Türkiye’de en hâkim politika yeşile çalma ya da farkındalık gibi neoliberal politikalara hapsolmayla sınırlı. İddialı şeyler yapılmıyor.  Yapılması gereken şey çok ciddi bir şekilde enerji verimliliğinin hakkını vermek, çok ciddi şekilde fosil yakıt tüketimini azaltmak ve burada bir açık oluşuyorsa da bunun yenilenebilir enerjiyle sağlanması, iklim dostu enerjiyle sağlanması gerekiyor.  Bu politikada şirketler üretimlerini, hizmetlerini ve faaliyetlerini kaarbonsızlaştırması gerekiyor ve bununla ilgili de yerel yönetimlerin hükümeti sıkıştırması gerekiyor. Çünkü bir şirketin iklim dostu olması, çalışanları işe arabayla geliyorsa çokta bir anlam taşımıyor”

“Gelecek senaryosu yapmaya gerek yok zaten felaket içindeyiz”

“Türkiye’de 1950’lilerden sonra 2000’lere kadar yılda ortalama 100 aşırı meteorolojik olay yaşıyorken bu rakam 2010’lardan sonra ortalama 600’ün üzerine çıktı” ifadelerini kullanan Algedik, “Biz zaten iklim değişikliğinin ortasındayız. Gelecek senaryosu yapmaya gerek yok zaten felaket içindeyiz. Artık can kaybı yaşıyoruz, bu yaz yaşadığımız sıcaklık rekorlarının ortasındayız bunlar daha da fazla artacak. Şu an yaşadıklarımıza dair bir şey yapmıyorsak geleceği bildiğimizde de bir şey yapacağımızı zannetmiyorum. Çünkü zaten bugün yaşadıklarımız yapılması gerekenleri çok güçlü bir şekilde işaret ediyor” diye konuştu. Özellikle iklim değişikliği ile birlikte afet risk azatlıma çalışmaların daha da önem kazandığına dikkat çeken Algedik, Türkiye’nin afetlerin etkisini şiddetlendiren, bir bakıma çarpan etkisi yapan unsurları ortadan kaldırması gerektiğini söyledi.  

Editör: Sümeyye Aksu