Dursun Erkılıç

Prof. Dr. Zafer Karaer, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarının arttığı bu günlerde, kenelerle mücadelede yıllardır yapılan hataları ve alınmayan önlemleri sert bir dille eleştirdi. Karaer, bilimsel temelli epidemiyolojik çalışmalar yapılmadan kalıcı bir çözümün mümkün olmadığını vurguladı.

Veteriner Hekim Prof. Dr. Zafer Karaer, kenelerle ilk tanışıklığının 1979 yılında doktora teziyle başladığını, daha sonra İngiliz ve Alman bilim insanlarıyla ortak yürüttüğü 14’er yıllık projelerle bu alanda kapsamlı bilgi birikimi elde ettiklerini belirtiyor. Ancak Türkiye’de kenelere ve taşıdığı hastalıklara karşı etkili önlem alınamadığını şu sözlerle özetliyor:

“40 yıldır yürüyoruz ama sadece bir arpa boyu yol aldık. Sorun; araştırma vizyonunun eksikliği, bilimsel kültürün yetersizliği ve siyasi tercihlere göre şekillenen proje destek sistemi.”

Her yıl aynı senaryo, aynı tavsiyeler

Yaz ayları geldiğinde, yetkililer ve bilim insanlarının her yıl aynı açıklamaları yaptığını belirten Karaer, bu tavsiyelerin geçici, yüzeysel ve tekrara dayalı olduğunu belirtiyor. Karaer’e göre alınması gereken gerçek önlemler şöyle özetlenebilir:

Kene riskine karşı uygun kıyafetler giyilmeli, vücut düzenli kontrol edilmeli.

Kan emen kene kimyasalla öldürülmemeli; doğru teknikle, dikkatlice çıkarılmalı.

Kene çıkarıldıktan sonra mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı.

“Kene üzerine sigara bastırmak ya da sabun köpüğü dökmek; kenenin mikrobunu vücuda kusmasına neden olur. Bu, yapılan en büyük hatadır!”

Kenelere sadece yazın değil, kışın da dikkat!

Prof. Dr. Karaer, KKKA’nın taşıyıcısı Hyalomma marginatum gibi sert kenelerin sadece yaz aylarında değil, yılın büyük bölümünde doğada aktif olduğunu, kış aylarını inaktif geçirdiklerini belirterek mücadele stratejisinin mevsimsel değil, epidemiyolojik temelli olması gerektiğini vurguladı:

“Mücadele sadece hayvan üzerindeki keneye yönelik değil, doğadaki tüm konakçılar, mevsimler ve kene yaşam döngüsü dikkate alınarak planlanmalıdır.”

Türkiye’de neden harita yok?

Karaer’e göre Türkiye'de hastalıkların yayılımını gösteren epidemiyolojik haritalar neredeyse hiç yok. Bu da mücadele yöntemlerinin plansız ve etkisiz kalmasına neden oluyor.

“On binlerce akademisyene rağmen, ülkede hiçbir hastalığın detaylı haritası çıkarılmış değil. Bizim birkaç çalışmamız dışında kene haritalaması yok!”

“Kenelerle barışık yaşamayı öğrenemedik”

Kenelerin doğadaki yerini ve önemini anlamadan, sadece öldürmeye yönelik yaklaşımların ekosistemi de tehdit ettiğini belirten Karaer, aynı zamanda acarasid (kene öldürücü ilaç) kullanımının bilinçsizliğine dikkat çekiyor:

“Aynı ilacı yıllarca kullanmak direnç gelişimine neden oluyor. Et ve süt ürünlerine ilacın geçip geçmediği, çevreye olan zararları ve doğadaki yararlı canlıların etkilenmesi üzerine neredeyse hiç bilimsel çalışma yok.”

Bilimsel bağımsızlık şart

Karaer, Türkiye’de bilimsel bağımsızlığın sağlanmadan, hastalıklarla mücadelede gerçek ilerleme kaydedilemeyeceğini söylüyor. Vektör hastalıklarının kontrolü için bilimsel strateji, epidemiyolojik bilgi ve haritalama temel alınmadığı sürece halk sağlığının tehdit altında olacağını belirtiyor ve ekliyor:

Yahnici: Çocukken Ankara'da sokakta kurulan darağaçlarında idam edilenleri gördüm
Yahnici: Çocukken Ankara'da sokakta kurulan darağaçlarında idam edilenleri gördüm
İçeriği Görüntüle

“Sahip çıkamadığımız verilerle, tanımadığımız kenelerle savaşamayız. Önce bilim, önce harita, önce vizyon.”

Muhabir: Dursun Erkılıç